Marshall (William Hurt) Mr.Brooks’un cinayet işlemeye, karagaşa yaratmaya sevk eden, olağan görünümü altında yatan benliğidir. Mr.Brooks, Marshall’ın etkisine çoğu zaman karşı koyamaz. Bu yüzden hep vicdan azabı çeker. İşlediği profosyonel cinayetleri en ince ayrıntısına kadar düşünüp ardında iz bırakmadan yok olması, profosyonel dedektif Atwood’un (Demi Moore) dikkatini çeker.Mr Brooks cinayet işleme şeklini tıpkı aşık olmak gibi tanımlar: ‘Bir sürü aday ile tanışırsın, hepsi güzeldir bazılarından hoşlanırsın ama doğru insan değillerdir.Derken özel biri karşına çıkıverir ve kalbin güm güm atmaya başlar ve doğru insanın o olduğunu anlarsın.’İçindeki öldürme hazını keşfettikten sonra kendi öldürme stilini yaratır ve gözüne kestirdiği çiftleri, uzun bir araştırma, planlama aşamasından sonra öldürür. Öldürmek için sevişmelerini bekler. Kurbanların kanlarıyla parmak izini alır ve duvara ya da masa lambasına izini çıkartıp, resimlerini çeker Hiç kimse sanki o odaya girmemiş gibi ayrılır ve evine gider.Artık günah çıkarma vaktidir. Ağlar, vicdan azabı içindedir, Tanrı’dan onu affetmesi için dua eder.

Bir çeşit deli, sosyopatla tanışır ve Mr.Brooks’un en son işlediği cinayette odanın perdeleri açıktır ve bu çifti devamlı olarak izleyen, fotoğraflarını çeken kendini Mr.Brooks’a Mr. Smith diye tanıtmış biridir.Mr.Brooks’un o gece cinayeti işlerken fotoğraflarını çekmiştir. Mr. Smith, Mr.Brooks’un yanına gider, fotoğraflarını gösterir ve ne para talep eder ne de ün şöhret. Tek bir şey ister: bundan sonra ki cinayetleri beraber işlemek. Film, insanların içinde yatan öldürme hissinden daha çok, insanların görünüşleriyle yanıltabileceğini de gösteriyor.