Halkı, yaptığın tüm programlarla sürekli aşağılayacaksın. Bunu ufak-ufak, yedire-yedire vereceksin. Gün gelecek bombayı patlatacaksın. Halk kendisine yapılan hakaretleri, aşağılamaları normal kabul etsin. Hep halka ikinci sınıf vatandaş olduğunu hatırlatacak programlar yapacaksın. Yarışma programları düzenleyerek, gerçekten ihtiyacı olan insanlara hediyeleri vermek için programın sunucusuna, “showman”ine (ne demekse?! palyaço gibi bir anlamı olmalı) yalvarmasını, adeta ayaklarına kapanmasını sağlayacaksın. Yarışmadan çok, herkesin önünde açık dilenme durumuna getireceksin. İnsanların gururu ile oynayacak, açlıkla, yoksullukla, yoklukla… alay edeceksin. İyiliğin en makbul olanı gizli yapılan diyecek, ama eğlence programları düzenleyeceksin. Milyonlarca kişinin önünde iyilik yapan kişilerin reklamını yapacaksın. Hem de bağıra-bağıra günlerce anlatacaksın.Yaptığın dizi filmlerle sınıf farkını belirginleştireceksin. Adeta halkın gözünün içine sokacaksın. Olmayan evler, olmayan yaşantılar göstereceksin ki, halk zenginle fakirin ne demek olduğunu daha iyi anlasın. Beş para etmez yaşantılara daha çok özensin. Hem sen böylece halkın gerçek kimliğini, kişiliğini daha da ezeceksin. Sırf fakir olduğu için insanların aşağılandığı diziler yapacaksın. Nasıl sınıf atlanır onu göstereceksin. İnsanlara fakirliğin bir kader olduğunu, bazılarının şansları varsa kurtulabileceklerini öğreteceksin. Hatta haberleri bile sunarken bilinçli olarak, bunları vurgulayacaksın. Ah zavallı nameleriyle, timsah gözyaşları dökerek, fakir zavallı, muhtaç durumda olan insanlarla alay eder gibi haber hazırlayacaksın. Öyle ki bir yerlerde “iyilik sever bir para babası!?” elini uzatırda diyetini öder diye. Maksat “reyting” artsın.Bu arada yeni, aydınlatıcı, açıklayıcı, bilgilendirici programlar yapmayacaksın. Eğer yaparsan halk uyanır. Sürekli uyutacaksın, sürekli aşağılayacaksın, ezeceksin. İstediğin haberi istediğin gibi vereceksin ki, hem halk haber alsın, hem de senin istediğin şekilde bilgilensin.Birinci sınıf olmak ne demek? İyi para kazanmak, güzel evlerde, semtlerde oturmak, pahalı ve iyi giyinmek, kaliteli şaraplar içmek, lüks arabalara binmek, çok güzel yemekler yemek, güzel eşlere, güzel çocuklara sahip olmak mı?Peki ikinci sınıf, üçüncü sınıf olmak ne demek? İkinci sınıf pazardan alış-veriş yapmak, artıklarla geçinmek. Üç öğün yemek yiyememek, modanın anlamını bilmemek, dolmuşa, otobüse binmek, kenar semtlerde, gecekonduda oturmak mı? Nasıl yaşar ikinci sınıf vatandaş? Sinemaya, tiyatroya gidemez. Sürekli televizyon izler. Zevkleri gelişmemiştir. Çok okumamıştır. Çok bilgili değildir. İstediği gibi gezemez, göremez. Milli gelirden çok az pay alır. Toplumun yüzde altmışını temsil etse de.“Birinci sınıf insan” için fakir, ya hırsız, ya uğursuz, ya meczup, yada acınacak Ayşe, Fatma teyzedir.Sevgili medyamız yedi gün yirmi dört saat aynı taktikle çalışır. Nedir bunun adı? Elit kesimden ikinci sınıf halka hizmet sunmak. Ama bilmiyorlar ki, kendileri, geri kalmış üçüncü dünya ülkesinin üçüncü sınıf medyası. Bilmiyorlar ki, hala çağ atlayamamış, geri kalmış, karanlık, üçüncü sınıf olduklarını.