İnsan hayatı boyunca varolışuna mahkum edilmiştir ve bu bilinçli veya bilinçsiz mahkumiyet , sonlanabilir veya sonlandırılabilir karabasan , varolmak , zorunlu yaşamak gibi bir hapsoluşu da beraberinde getiren bir tutsaklığa , spiritualistlere göre ruhun bedene , materyalistlere göreyse bedenin kendine mahkumiyetini zorunlu kılmıştır. Varolmak , insanın yaşamaya kendini tutsak etmesi dışında dolayısıyla , kendine de tutsak düşmesidir. Bu , şüphesiz insanın kendine , özünün temelinde yatan o özgürlüğe karşı bir amansız ve altını şizerek söylemek isterim zorunlu bir başkaldırış , bir yıkıcı isyandır. İnsan , bu içindeki , benliğindeki ve sürekli görmezden geldiği bu eylem,isyan dünyasında kendini kaygan bir zeminde hisseder.Bu karamsarlık insana , artık içindeki bu büyük eylemleri bastıramamasının yorgunluğunda ansızın gelir ve bir daha uzun süre de yok olmaz.İşte karamsarlık varoluşun en büyük acısının kaynağıdır.Varolmak başlı başına bir acı çekmedir zaten , ancak insan bu acıyı sürekli görmezden gelmekte diretmek zorunda , ağlayış ve büyük kederlerini bir yerde bırakıp yaşamaya devam etmek zorundadır. Fakat acı , iç karartan bu büyük acı , yaşam denilen karanlıkta kör yürüyüş içinde maalesef aydınlık ve gözlerimizi açtığımız bir köşede bize bütün çıplaklığıyla saplanmayı , saldırmayı beklemektedir , bunu gören gözler eminim ki büyük bir dehşete ve ulanıklığa kapılmakta gecikmeyeceklerdir. İşte bu ürpertici ruh hali benim farkındalık dediğim kavramın bizatihi kendisidir. Dolayısıyla , buradan hareketle acı çekmek varoluşdan acı cekmek başlı başına bir farkındalık halidir.Acı çekmek , sürekli bir uyanıklılık durumudur. Yaşadığının ve kendisinin farkında olanlar , olmayanlara göre büyük ihtimalle aptalca bir melankolik acıyı , ama bence , bende yaşadığının farkında olan birisi olarak , bu büyük ,kutsal acıyı çekerek evrensel bir mutluluğun damarlarımda yol aldığını düşünüyorum ve güçlendikçe düçleniyor yalnız bedenim ve bir o kadar da daha ince pamuk iplikleriyle bağlanıyorum hayata.Bu durumun ne kadar yanlış olduğunu düşünsem de sürekli gözlerimin yavaş yavaş yok olan minik ışığıyla intihara el sallıyorum…