Hayır hayır faşizanlıktan söz etmeyeceğim. Bu daha farklı, günlük hayatta edinilen kimliklerle ilgili.

Birisini düşünün, bu kişi müzik dinlesin, tv izlesin ve gazete okusun. Bu üçünü öyle bir şekillendirelim ki bunlar: klasik müzik, nationalgeographic ve radikal olsun. Nasıl, kanınız ısındı mı? İnsana bir tarz bir hava getiriyor. Onun yanında diğer insanlar biraz altkültür insanı olarak kalıyor. Ki bu kültürün altı-üstü de var, bir de yüksek deniyordu galiba, yüksek kültür. Nedense nez dinleyen bir insanı bu kültürün iyi olan kısmına sokmazlar. Kahramanımız ise iyi bir müzik dinlemektedir ve bir yüksek kültür insanıdır. Sırf bu kahramana halt etmişsin demek için yazıyorum. Kahraman görenler, sizler de halt etmişsiniz.

Bir üçüncü kesim daha var. O da bu dinlenen, izlenen, okunanları sunanlar. Misal, radikal’den bir makale hatırlıyorum. İsmet berkan veya ekonomi yazarlarından biri. Yazı şöyle: Biz arka sayfa güzellerine, sansasyon için atılan manşetlere yer vermiyoruz. Gazetemiz gerçek bir gazetedir bu yüzden zor okunur ve az satılır. Sonrası propagandaya veya marka geliştirmeye giriyor. Sizler ayrıcalıklı insanlarsınız. Sizler ne kadar azsınız, biz sizler için, siz bizler için şeklinde bir yazı. Bir gazete okuyorum ve başyazar hem kendini hem beni övüyor.

-Ben televole izlemem, belgesel izlerim.

Yahu anlamıyor musunuz? bu uydurduğum herif, bunları yaparak ayrıcalıklı olduğunu düşünüyor. Son söylediğine bok atayım hemen. İki saat boyunca tv’nin karşısında oturdun. Yaptığın şey bu. Buradan nasıl birsürü şey çıkarabildin ki. Hemen aşağılanacak ve övülecek şeyleri buldu. tabi övülen kendisi. Ve bunları tv izleyerek başardı.

Tv Tv’dir, müzik müzik, gazete gazete. Sadece o kadar. Eğer birine dinlediği müzik yüzünden laf atıyorsanız, hatta onu dinlediğiyle tanımlıyorsanız, bu müzik dinlenerek birşeyler edinilebileceğini düşünüyorsunuz demektir. Bu da budalalıktır. Aslı ikinizinde yalnız müzik dinlemiş olduğunuzdur.

Kimlik edinmek.