İzlendikten sonra unutulması gereken bazı filmler varsa;jacob’s Ladder hiç şüphe yok ki buna iyi bir örnek. Her başarılı gerilim gibi en ilkel ve temel korkumuzdan yakalar bizi. Film boyunca aslında izledigimiz , insan beyninin salt bir gerçeklik olan ölümle mücadelesidir. Apaçık bir gerçeği işaret eder: Dogası geregi kibirli ve hayyata kalmak konusunda uzman benligimiz, ölümle;onu mantıklı ve makul kılan olası ajitasyonların ötesinde yalın bir gerçeklik olarak karşılaştıgında başa çıkamayacaktır, ne yapmamız gerektigini film söyler bize:“if you’re frightened of dying and you’re holding on you’ll see devils tearing your life away,if you’ve made your peace then the devils are really angels freeing you from the earth…”
Bire bir tercümenin dışında bu ,şu demek:“eger ölümden korkar ve hayata tutunmaya çalışırsak heryerde hayatımızı elimizden almaya çalışan şeytanları görürüz.oysa onunla uzlaşırşak ,şeytanlar bizi dünyadan kurtarmaya çalışan meleklere dönüşür.”Yönetmen(Adrian Lyne) gerçekle rüyanın sürekli birbirinin içine geçtigi, hangisinin nerde başlayıp nerede bittigi muglak bir hikaye anlatıyor bize. Emin olabilecegimiz yegane gerçek_belki de_ jacob Singer’ın(Tim Robbins)vietnemda savaşan bir amerikan askeri oldugudur. Ve itiraf etmek gerekirse iyi bir başlangıç ve son için bu yeterlidir.Film, kurgusu ve sürpriz finaliyle , izleyenin akli meleklerini yerden yere vururken, gerilim türünün bir çok unsurundan da sonuna kadar yaralanıyor; fantastik , mistik, politik gerilimin klişeleri jacobs ladder de yeniden kurgulanır ve _özelllikle de finaliyle_film kendi klişesini üretir.İzlerken en sık yasayacagınız duygu “şaşırmak”olacaktır sanırım. Asıl gerçege (korkunç olana) ulaşana dek zihnimiz gecici yanılsamalarla meşgul edilip durur ve “tamam işte bu” dediginiz de yanılgınızı da farketmiş olursunuz.Hayatımıza dair söylediği rahatsız edici aforizmasıyla, jacobs Ladder, gerçekten de unutulması gerken filmlerdendir zira kaçınılmaz olana doğru hızla ilerlerken,izlediginizin , “o” anla yüzleşen bilincin çaresizce çırpınışlarından _ tüm deneyimlerini ve hatta gerçek dediği herşeyi reddetmek pahasına _ başka bir şey olmadığını farketmek rahatsız edicidir.söz konusu olan ölüm korkusundan çok , insanın kalbini sıkıştıran bir çaresizlik, zavalılık duygusudur ki hiç kimse bununla uzun süre yaşamak istemez.Filmin isminden bahsetmek gerekirse;türkçe karışılığı “Yakub’un merdiveni”. Tevrat’ta geçen bir hikayeden alımıştır.Buradan okunabilir:ya da:Film 1990 yapımı.Senaryo Bruce Joel Rubin e ait. Başrollerde Tim Robbins,Elizabeth Pena oynuyor.imdb bilgileri için..