Sevgili günlük ;Sana yazmayalı nerede ise bir ay oluyor. Bu sırada çok calistim sık sık anılar ve hatıralar toparladım .Kimileri iyi kimileri kötü…Ama sana yazmamamın asıl nedeni istememekti sanırım .Hep yazdım ve vazgeçtim .Bir çok şey yaşıyordum ama ne yazacaktım ki.Hayat akıp gidiyor ve bir anı buraya sıkıştımak bile bazen sıkıcı oluyor. Sıkıldığım ve yapmaya zorunlu olduğum çok şey var.O yüzden zorunda olmadığımı bildiğimiçin sana yazmadım.Şuan çok ünlü bir beyaz eşya firmasında yaptığım projeler yüzünden içim dışım beyaz eşya oldu. Sanırım evime asla bu marka ürünle almayacağım .Bu kadar kaprisli insanın bir araya geldiği bir topluluk olamaz .Kaç gecedir 24 ‘te eve gidip hemen uyumak zorunda kalıyorum .Bu yoğunluk bazen işime gelmiyor değil. O kadar yoğun oluyorum ki telefon da konuşmak bile zamanım kalmıyor.Böyle durumlar da bazen annem aradığında sanırım fazla agresif oluyorum .Neden böyle bilmiyorum . Kendimi onun yerinde koyduğum da haksız buluyorum .Ve ona karşı vicdanı kırıklık hissediyorum .Ama bazen her şey o kadar yoğun ki. İnsan kaldıramıyor olabilir. Genelde anneme ve aileme çok bağlı ve sevgi dolu bir insanım .Ama bazen böyle sıkıntılarımız olabiliyor.Bu gece sunu düşündüm .Bizim yabacılarla aramızdaki en büyük fark yaşamı sevmek .Bence yaşamı onlar kadar sevmiyoruz. Sürekli çevremde mutsuz ve elindeki ile mutlu olamayan insanlar var. Hemen insanlarda sen nasılsın sorusu geliyor . Bir insanın bir şeyi eleştirmesi için onu yapmaması gerekmiyor .Bende mutsuzum ama zamanla daha iyi oluyorum . Mutsuzluğumun bir iki nedeni vardı .Biri huzursuzlık ve eskiden deger verdiğim biriidi . Okuduğum bir kitapta afetmemeniz bir insan için zehir olduğunu söylüyordu .Gerçekten kin ve nefret bir zehir. Hayattan zevk alamadığım çok gün yaşattı bu sene. Ama hepsi bir silgi gibi geçti gitti. Eskisi gibi sıradan biri oluyorum .Sıradan sorunlarım var falan filan. Bu defteri geçmiin tozlu raflarına kaldırdım anlayacağınız..Huzursuzluğum her şeyi yapmak isteyip , hep bir şeyleri kaçıyorum havasında hissediyorum. Ki öyle insan büyüdükçe bir şeyleri kaçırmaya mahkum . Hem çalışıp , hem ailenle , hem arkadaşlarınlar , hem sevgiline , hem evine vede kendine vakit ayıramıyorsun .Ve bu bize mutsuzluk olarak dönüyor. Çevremdeki hiç kimse yaptığı işten mutlu olduğunu söylemiyor.Mesela mesai kalmaktan sevgilimle görüşemiyorum .Çok zor bir durum 🙂 Neyseki haftasonları var..Bugün dünyada ki ilk biyionik adamı gösterdiler. Adamın beynine bağlanan bir çiple bilgisayarı kullanması sağlanmış. Detayda daha da derin olabilir. Burda bizim felçli hastalarımız geliyor da. Onların çoğu ki bunlardan heran biri bizde olabilir. Olmaz demeyin hayat bu .Her şey bizler için. Ama o adam bu teknolojiyi kendi üzerinde denetmiş .TEknolojinin boyutundan çok yaşama tutunmasın daki tutkusuna hayran kaldı .Benim annem amcası böyle felçli idi. Ne oldu. 7 sene öylece yattı .Çocukları onu gezdirirse yürüdü. Sonra ne oldu . Hareketsizlikten kangren oldu . Öldü sonuçta detayı bu . Çokomik dede derdim .Gerçekten çok da değerliydi.Ama tutunamadı yaşama . Oysa her şey farklı olabilirdi. Bizim için her alanda böyle .Yaşamı yeterince sevseydik ne değişirdi. Daha güler yüzlü insanlar olabilirdi. Her gün birbirimize saygısızca davranım , yollarda sinirlerimizi bozmayabilirdik. Hayatımız yaşanabilir kılmak için çalışabilirdik. Hayatmızı kolaylaştırmak için teknoloji geliştiriyor olabilirdik. Daha temiz bir çevrede yaşıyor olabilirdik.Yaşamı ve birbirimizi sevelim .Elimizdekilerle mutlu olmanın bilincin de olalım .Kitap okuyalım .Hemen de bir kitah önereyim Ruh Bilinci adın da bri kitap.Ve tatile gitmek istiyorum güneyee 🙂 gidemiyorum ama .hem izin de vermiyorlar .Ama yasamayı seviyorum ki. Birde sevgilim var. iyi kötü yuvarlanıp gidiyoruz işte . Hayat böyle basit falan işte …:)