Gelecek hafta Türkiyenin en büyük kalite örgütü olan Kalderin 11.sini düzenleyeceği Kalite Kongresi var. Bu seneki kongrenin konusu Yönetim Kalitesi ve Bir dünya markası olarak Türkiye.

Her sene yurtdışından çağrılan kendi alanında ünlü bir kaç yabancı konuşmacı oluyor adet üzre. Bu sene yurtdışından gelen konuşmacılar; ünlü Tarihin Sonu tezinin sahibi Fukuyama ve Satış rekorları kıran İnsanın Yeniden Tasarımı gibi kitapların yazarı Genetik uzmanı Dr. Gregory Stock

Francis Fukuyama 1989’da, adı pek duyulmamış The National Interest adlı bir dergide yayımlandığı halde, büyük dikkat çeken ve hararetli tartışmalara yol açan “Tarihin Sonu” adlı makaleyle dünyaya ün saldı. Bu makalede önce monarşiyi, sonra faşizmi, nihayet komünizmi de alteden liberal demokrasinin “insanoğlunun ideolojik evrimindeki son durak” ve “nihai yönetim biçimi” olabileceğini söylüyordu.

Fukuyama, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından ve komünizmin çöküşünden sonra, Hegelci tarih felsefesinin kavramlarından istifade ile, liberal demokrasinin zaferini ilan ettiğini öne sürüyor ve durumun tarihin sonuna şahitlik ettiğini öne sürüyordu. Fukuyama’ya göre, liberal-demokrasinin zaferini, bundan böyle ‘küresel’ ölçekte hiçbir güç tehdit edemezdi. Buna din ve milliyetçilik de dahildi. Din evrensel ölçekli iddialara sahipti, ancak halihazırda güçsüzleştirilmişti ve ancak ulus-devletlerin denetiminde varlığını sürdürebiliyordu. Aslında bu konuda İslam’ı bir ölçüde ayrı tutuyordu Fukuyama, ama mevcut durum temelinde İslam’dan kaynaklanan bir tehdidin de var olmadığı neticesine ulaşıyordu. 1990’lı yılların başında tüm dünyada popülaritesi artan milliyetçiliği de şanslı görmeyen Fukuyama, milliyetçiliğin özünde evrensel olmaması nedeniyle liberal-demokrasiye tehdit oluşturmadığı değerlendirmesinde bulunuyordu.

Daha önce 1997’de de SPK’nın davetlisi olarak Türkiye’ye gelen Fukuyama ile ropörtaj lar yapılmış. Kendi tezi ile tam uyuşmasa da 11 Eylül olayları da Fukuyama’nın düşüncelerini değiştirmemiş görünüyor.

Fukuyamanın son kitabının ismi “Trust” yani “Güven”…

Kalkınma için sağlıklı bir toplumsal yaşamın, insanlar arası güvenin, kollektivitenin ve sosyalliğin şart olduğunu söyleyen Fukuyama, piyasa ekonomisinin işlemesi için bireyi ön planda tutan liberal ekonomistlerin yanılgı içinde olduklarını savunuyor.

Toplumları düşük güvenli ve yüksek güvenli toplumlar olarak ayıran futurist, gerçek refah toplumlarının ABD ve Japonya gibi yüksek güvenli toplumlar olduğunu vurguluyor.

Daha önce demokrasi anlayışımız ve güven duygusu arasındaki ilişkiyi irdeleyen bir blog vardı hatırlarsanız. Ordaki veriler aslında Fukuyamanın söylediklerini de doğruluyor:

Toplumu oluşturan diğer bireylere yönelik güven oranı şöyle:

İngiltere: yüzde 42.4

Finlandiya: yüzde 59.5

Amerika: yüzde 49.5

Bulgaristan: yüzde 28.7

Türkiye: yüzde 6.5

Velhasıl, gelecek hakkında Amerikan hükümetine danışmanlık yapan, bu konuda tezler üreten adamlar pek bir meşhur oluyorlar. Fukuyama, Huntington ve diğerleri bizden değiller ama, süper güçler adına bizim gibi ülkeleri ve halklarını tanımlıyor, tasnif ediyor, ileri de problem çıkarırmıyız buna bakıyorlar.

Son olarak kongre hakkında bir kaç kelam: Başarılı bir organizasyon örneği, fiyatlar da cazip sayılır: Öğrenci 50 milyon, normal 100 milyon, Kamu çalışanı 65 milyon. Online kayıtta %10 indirim… Lütfi Kırdar Kongre sarayında 2 gün boyunca full çeşitli seminer, yemek, sunum dökümantasyonları+cd…