Mülkiye 1. sınıfta çok değerli hocamız tarafından dillendirilen bir fıkrayı anlatmak istiyorum.Fıkra şöyle: Kars yeni Rus işgalinden çıktığı zamanlar buraya gelen bir grup asker bir köyü ziyaret ettikleri esnada eski bir ev görürler. Kapıyı çalan askerleri yaşlı bir kadın karşılar.Onlara sitem ederek “Neredeydiniz yavrularım siz yokken erzakımı yenileyemedim, aç kaldım günlerce 1 ay oldu neredeyse..” ne 1 ayı teyze biz sizleri ruslardan yeni kurtardık 5 gün olmadı…” der.Bunun üzerine teyze de” kusura bakmayın oğlum bende sizi Ruslar sanıp sevinmiştim der.”Bir ülkeyi sömürmenin, işgal etmenin en başarılı yolu kültürünü çökertmek ve de tabi meşruiyet kazanmaktır. İtalyanlar veya Ruslar kendilerine olan halk direnişini ortadan kaldırmak için kendilerini meşrulaştırma yoluna tarihimizde başvurduklarını görüyoruz. Hala bile Amerika’nın Irak’ta yaptıklarına bir bakarsak bunlarla ilgili uygulamalarına rastlarız.Kültür yozlaşması bunun 2. ve daha tehlikeli kısmıdır. Şu an Türkiye’nin etrafında da bulunan bir karabuluttur adeta. Bu yozlaştırma da en fazla pay sahibi olan ise televizyondur. Artık bir 5 sene öncesine göre insanlarımız daha batıya yakın bir düşünce yapısına sahiptir. Her geçen an bu daha da beliginleşmektedir. Türkiye üzerine oynanan en büyük oyun budur. Önce dini sonra da kültürü yozlaştırmak ve de sonucunda kültürsüz,inançsız,boşlukta kalmış sadece parayı düşünen kapitalist bir toplum ;birbirinden kopuk pasif bir toplum oluşturmaktır.
yorumlar
Güzel tespit. O kadar büyük bir kampanya var ki; artık 10 yıl önce hayatımızın asla bir parçası olmayacak tutum ve davranışları kanıksadık. Vakayı adiyeden sayılır oldu, kapımıza bile uğramaya cesaret edemeyecek adilikler. Aslında bu saldırılara karşı kalkanlarımızı indiren yönetimlerimizin en iyisini ben bilirim edasıyla giriştikleri toplum mühendislikleri oldu. Örneğin kılık kıyafette osmanlı padişahlarının fermanları ve cumhuriyetin ilk yıllarındaki düzenlemeler bir anda akan suyun önünde büyük kırılmalar yaşatmış ve bir giyim kültürü olmayan 4 000 yıllık tarihi olan ucube millet olup çıkıvermemizi sağlamıştır. Abdulmecit’in getirdiği ve ilk başlarda büyük tepki çeken fesin daha sonra şapkaya dönüştürüldüğünde aldığı tepki (ki hala devam ediyor aslında bir şekilde) ve sahiplenilme çabası çok ilginçtir. Ayrıca taş yerinde ağırdır atasözümüzün anlamını bir daha görüyoruz. Köklerinden ayrılmış hele de büyük kentlerin heyyulasında gözden kaçan genç dimağlar serbestlik adı altında bir savrulma içinde bu tuzaklara daha kolay düşebilmekteler. Acı ama gerçek.Saygılarımla
At gozluguyle bakmak buna denir. Avrupa’dan, Amerika’dan bilim ve aydinlanma yerine, en yoz, tuketici, somurgeci ozelliklerini, hayat stillerini adapte etmeyi “tercih eden” biziz. Burada kendimizden baska suclayacak hic kimse yok.Yozlasmaya meyil her zaman vardi, var olacak; bu insanin mizacinda dogal olarak bulunur. Gokturklerde de, Selcuklularda da, Osmanlilarda da her zaman mevcuttu. Sadece yozlugun hizla yayilmasini saglayacak medya yoktu.Yozlasma aklimizda sacma sapan Dogu-Bati ayirimi ile basliyor, (bkz. “falanca hain bati ulkesi propaganda yapti, komplolar kuruldu, bizi kandirdi” diyerek yozlasmaya bilet almak); gunah kecisi ayarlandiktan sonra herkese aninda ulasan medyanin yardimiyla, icimizde var olan “toplumsal yozlasma istegi” yerine getiriliyor.Eger medeni, insani degerleri yuksek, kendini bilen, ve dunyaya da kendini gururla tanitabilen bir toplum olmayi GERCEKTEN ISTESEYDIK, oyle bir toplum olurduk.Istedigimiz gibi olmak icin “dis guclerin ” ne yardimina ya ne de zorlamasina ihtiyacimiz yok.Eger bu donguyu kirmak istiyorsak biraz kendimizi elestirmeyi ogrenelim.
Doğu batı ayrımını saçma bulmanızı garipsedim doğrusu. Oryantalizmin ne olduğunu bildiğinizi düşünüyorum. Bu ayrımın kimler tarafından yapıldığını da. Kültürel emperyalizmin olmadığını söylemek ise daha bir şirin olmuş. Kurban var ama intihar ediyor diyorsunuz anladığım kadarıyla. Ben ise hala bir katilden bahsediyorum.Dünya kiliseler birliğinin Amerikada bir kuruluş aracılığıyla özellikle geri kalmış ve hristiyanlığın yaygın olmadığı ülkelerde amerikan kültürünün özelliklerini yasnıtan çeşitli etkinlikler düzenlemekle görevli olduğunu duyduğumda ben de çok şaşırmıştım aslında. Mesela Türkiye de rock müzik nasıl gelişti sahi. Şimdi adını hatırlayamadığım bir boş alanda gençlerin bir hafta kadar bir süre çadırlarda çeşitli rezillikler (uyuşturucudan bahsediyorum) sergilediği etkinliklere bir bakın kimler düzenliyormuş. yozlaşmayı kimse istemez ve beklemez. Önce cahilleştirilirsiniz. Sonra yozlaştırılırsınız. Selçuklu ve osmanlıdaki yozlaşmadan kastınızı anlayamadım ama Osmanlıyı bitirenin de batılılaşma hareketleri olduğunu düşünüyorum açıkçası. Son yıllarında koca imparatorlukta türkçe konuşmayan bir seçkinler topluluğu değilmiydi bizi maceralara sürükleyip batıran. Moşerler topluluğu diyorum bunlara. Şimdi başka bir dilin ve kültürün etkisinde bir topluluktan bahsedilmesi gerekiyor. Daha adını bulamadım.
bu -izm’ler 2. dunya savasindan kalma bir takim hasta mentaliteler tarafindan uyduruldu ve “cok son yuzyil” kavramlar.Osmanlilarin uc kitaya yayilmis cok uluslu bir imparatorluk oldugunu, padisah annelerinin, elit kesimin avrupali ve slav oldugunu goz onune alirsak, batililasma denen sifatsiz terimin osmanli gibi yapilanmayla alakasi olmadigini goruruz. Afrika/Asya ulkelerine yakistirdigin terimleri bize yakistiramazsin.Kurban falan yok ortada, tas gibi kulturumuz var ama bana kimse ogretmedi okulda. O yuzden toplumsal bir hafiza kaybi icindeyiz. Bizden sonra nesiller daha da sahipsiz. Ama bunun suclusu tamamen biziz. Biz boyle olmayi secmisiz.Kimse sana “cahil ol” demiyor. Sen TVni acip dansoz seyretmek ile kitap okumak arasinda secim yapabiliyorsun. (Dansozlugu de mi Bati’dan ogrendik?) Bu ozgurluk verilmis sana. Sen siir geceleri duzenleyebiliyor, halk ve sanat muziklerini calisabiliyorsun. Bu firsatlari tanimis ulkemiz bize. Sen gidip muzeleri, ulkemizin binlerce arkeolojik sitelerini gezebilirsin, fotograf cekebilirsin, resim yapabilirsin, ebru sanati ogrenebilirsin, hattat calisabilirsin, kilim dokuyabilirsin, sedef veya bakir calisabilirsin, otantik sanatlara ve kulture kendini adayabilirsin. gidip halay cekebilirsin, horon tepebilirsin; ney, kemence saz, kanun calabilirsin, aile seceresini cikarabilirsin, osmanli/ selcuklu tarihi hakkinda arastirma yapabilirsin, osmanlica ogrenebilirsin… kimse sana ne yasak koymus ne engel. kim tutar seni?daha ne mizmizlaniyorsun?Monserlerden sana ne?