Bazi seylerin tibbi olarak kanitlanmasina gerek yoktur:Suphe sagliga zararlidir.Paranoyanin dumandan kaynaklandigi tezi uzerinde durulsa da cok saglikli vucutlarda da psikodelik semptomlarin varligi ortadadir.Smokers die younger
Orbital coverlamak huner ister..
Eldeki tek gercek bunlar degil.Bati dillerinde oldugu gibi islam dillerinde de duz anlamda “bas”; tepedeki, ust olan, yetkili olan anlamina gelmektedir.Bati dillerinde de acik ya da ortulu olarak “bas”‘a yaptigimiz gondermeler(ing;head,chief,capital) Arapca’da re’s ve re’is olarak; Farsca’da ser olarak, Turkce ‘de de bas olarak aynen kullanilmaktadir.
Basimiza tas yagacak.Olmek zorunda kalacagiz..
yorumlar
Uzun bir zaman cizgisinde hayatta kalma sansi herkes icin sifira iner.
hepimiz olecegiz dogru ama bazilarimiz bu dunya icin guzel birseyler yapmis, yapmaya calismis veya en azindan denedim demis olarak olecek. requiem for a dream’i seyredin arkadaslar. hayat sizin icin ekstra zor degil. hepimiz icin zor. sakat sakat universite okuyanlar var, hapishanelerde olup okullar bitirenler var. yasadiginiz hayat sizin tabi ki, istediginiz gibi kullanirsiniz ? ama dedigim gibi ekstradan zor degil kimsenin yasami, uzerinizden cokca cikar saglayanlarin hayatini kolaylastiriyorsunuz sadece.
güzel bir şeyler yaptım/yapmaya çalıştım/denedim demenin bize öldükten sonra ne faydası olacak?
sizden sonraki neslin ayni problemleri daha hafif yasayacagini bileceginizden daha mutlu/huzurlu yasayacaksiniz, cevrenizle bir olacaksiniz belki de. obur dunyadaki odul mekanizmalari beni ilgilendirmiyor dogrusu.insanlarin hayat kalitesi merdiven misali yukseliyor, her nesil bir oncekilerin yaptiklarini bir adim ileri goturuyor. okullarda onceki nesillerin yaptiklari ogretiliyor; devletler, kurumlar is bolumu yapmak icin kuruluyor. hayatimizi icinde bulundugumuz kalitede surdurebilmek icin bir cok seye ihtiyac duyuyoruz. bu ihtiyaclari gidermek icin topluca calisiyoruz. kimi sokagi supuruyor, kimi kanseri tedavi etmeye calisiyor. ikisi de onemli isler.bunlar afaki geliyorsa, bir de sunu dinleyin. Her bir insan yasamina yapilan maddi yatirimini hesaplayiniz. yedikleriniz, ictikleriniz, odanizda olan esyalar, okudugunuz okullarin masraflari, giysileriniz bunlarin tamami sizin icin yapilmis yatirimlar. en kotu durumda gozuken insan bile topluma yuzbinlerce dolara mal oluyor. bu hayat sizin, istediginiz gibi yasarsiniz ama bunu bilincli sekilde secin lutfen. herseyi tartiginiza emin olun.trainspotting gibi oldu 🙂
yaşayacağı problemleri nasıl hafifletebileceğimi düşünüyorum, doğrusu aklıma pek bir olasılık gelmiyor. Hayal gücümü zorlayıp bazı çözümler üretsem bile, bunlar tüm yaşamımı onlar uğruna çalışıp didinmekle geçirmemden, kısacası kendimi daha kısa vadeli yollardan mutlu/huzurlu kılma seçeneklerini göz ardı etmemden başka bir işe yaramayacak. Ayrıca böyle bir imece ruhuyla, çoğunluğun bencilce yaşadığı bir dünyada çevreye uyum sağlamaktan çok sırıtmam, idealist tavırlarımla insanların sinirlerini bozmam daha mümkün görünüyor.Çocukken herkesin yaptığı meslek için yaratıldığını sanırdım. Sütçüler, öğretmenler, bakkallar benim için mesleklerinden hiçbir şikayetleri olmayan, doğalarına uygun işleri yapan kimselerdi. Çöpçülerin sokakları sadece para için temizlediğini, doktorların para için yıllarca mesleki eğitim aldıklarını anlamam çevremdeki çocuklara kıyasla hayli uzun sürmüştü sanırım. Ama yaşamımın “kalitesini” topluca iyiliğim için çalışan insanlığa değil, ebeveynlerimin haftanın beş sabahı gönülsüzce kalkıp işe giderek kazandıkları paraya borçlu olduğumun o zaman bile farkındaydım.Her yatırımın bir sebebi vardır. Ailemin bana yaptıkları yatırımın da kendilerine göre sebepleri vardı mutlaka. Bunun dışında, devlet halktan topladığı vergilerle beni okuttu, sahip olduğum giysiler ve eşyalar da ailemin çalışarak kazandığı paralarla ödendi. Yani para=emek denklemi, konfor=yardımseverlik denkleminin yerini tuttu. (Trainspotting’te de bir çanta dolusu paranın kavgası yapılmıyor muydu? Yanılıyorsam düzeltin, izleyeli çok oldu ve beni sarsmış, zihnimde yer etmiş bir film değildir.)Seçtiğimiz hayat tarzında, kontrolümüz dışındaki çevresel faktörlerin yanı sıra yaşımız, geçmişimiz, ruh halimiz, sağlığımız ve bilinç düzeyimiz gibi etkenler önemli rol oynar. Bütün bu etkenlerin toplamı on dokuz yaşında tüm insanlığa sevgi duymamı sağlarken, şimdi sadece kendi çıkarlarımı düşünmeme yol açıyor. Belki ileride tekrar değişirim, veya siz değişirsiniz, kimbilir.