“Sultaaniiyegaahh” diye kulak zarina zarina bagiran bi teyzeyle evliydi sanirim. En son da naylondan bir cadirin icinde yasadigini gormustum televizyonda. Hepsi budur.
dı o teyzenin adı. sanırım halada öyle. ergüder yoldaş ta ada da yaşıyodu dediğin gibi bir naylonun altında. ama daha sonra istanbula gelmişti/getirtilmişti binbir rica ile.bende bilmiyorum ne oldu. sadece o teyzenin adını yazmak istemiştim. bu arada sultaniyegah ı da ergüder yoldaş bestelemişti
Sanırım Türk müziğinde bir makam evet evet sözlükten baktım. Alaturka muzikte kalin re notasina karsilik gelirmis bu ses. Bir de Atilla İLHAN’ın yazdığı bir şiirin adı olup, Sultan-ı Yegah Şamdanları dolanınca eski zaman sevdalarının/Başlar ay doğarken saltanatı sultan-ı yegahın/Tende nemli yumuşaklığı, denizden gelen ahın/Gizemli kanatları ruhta ölüm karanlığının/Başlar ay doğarken saltanatı sultan-ı yegahın./Yansıyan yaslı gülüşmelerdir karasevdalı suda/Bülbüller kırılır umutsuzluktan yalnızlık korusunda/Eylem dağılmış gönül tenha çalgılar kış uykusunda/Ölümün tartışılmazlığı nihayet anlaşılsa da/Başlar ay doğarken saltanatı sultan-ı yegahın/Bir başkasının yaşantısıdır dönüp arkamıza baksak/Çünkü yaşadıklarımız başkasının yargısına tutsak/Su yasak rüzgar yasak açık kapılar yasak/Belki bu karanlıkta yasakları yasaklasak/Başlar ay doğarken saltanatı sultan-ı yegahın/Attila İlhan70 li yıllarda Nur YOLDAŞ’ın (kızlık soyadıyla Nur BELDA) eşi Ergüder YOLDAŞ tarafından bestelenmiş ve Nur Hanımın kendisi tarafından okunmuştur. Nur Hanım ve Ergüder Bey ne sepeple ayrılmışlarsa birbirlerinden bilmiyorum ama Nur Hanım ayrıldıktan sonra Halil İbrahim Tuş ile evlenmiş ve Halil İbrahim Bey 2001 yılının ilk ayında (hangi gün bilemiyorum sanırım 19 Ocak) geçirdiği mali kriz sonucu bunalıma girmiş ve intihar etmiştir. Hatta bu konuda Milliyet gazetesi Bu konuyla ilgili olarak Nur Hanıma hitaben ‘uğursuz yoldaş’ başlığı altında bir haber yayınlamış ve başlık sansasyon yaratmıştı. Neden mi? İşte burda Geçenlerde bir sitede Nur YOLDAŞ’ın ‘Sultan-ı Yefgah’ adlı parçasını ‘rm’ formatında buldum ama ‘rm’ formatını destekleyen bir programım (Real Player’i biliyorum bunu destekleyen. Başka varsa yazın lütfen. Hatta free indirebileceğim yer varsa.) olmadığı için dinleyemiyorum. Nur YOLDAŞ’a olan merakımın sebebini ise anlatayım: 2002 yılının Ağustos ayında Mardin’in ilçesi Nusaybin’de Per.İşl. Yazıcısı olarak askerlik görevimi ifa ederken badim çarşı iznine (hafta sonu izinleri) çıktığı bir gün bir müzik marketten MP3 CD’si hazırlatmıştı. İşte bu CD’nin içinde vardı bu parça ve ilk dinlediğimde resmen büyülenmiştim o sese. Büyük bir heyecan ve hayranlıkla kim bu diye sorduğumda badim ”nasıl tanımazsın yaa Nur YOLDAŞı” cevabını vermişti. Ben de şimdi bu sanatçımızın yurdumuzda neden çok az kişi tarafından tanındığını, mutlaka herkes tarafından keşfedilmesi gereken bir cevher olduğunu düşünerekten soruyorum; nasıl tanımıyorlar yaa Nur YOLDAŞ’ı!!
ne zamanki güzel yurdumda bir assolistin başarısı yırtmaç boyu, bacak uzunluğu, göğüs dekoltesi veya yazılı-görsel basının üst düzey yöneticileriyle olan samimiyet derecesine bakılmaksızın ölçülür, işte o zaman Nur Yoldaş gibi kaliteli ve değerli insanların da hatırlayanları çıkar.
Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.Tamam
yorumlar
~~~
“Sultaaniiyegaahh” diye kulak zarina zarina bagiran bi teyzeyle evliydi sanirim. En son da naylondan bir cadirin icinde yasadigini gormustum televizyonda. Hepsi budur.
dı o teyzenin adı. sanırım halada öyle. ergüder yoldaş ta ada da yaşıyodu dediğin gibi bir naylonun altında. ama daha sonra istanbula gelmişti/getirtilmişti binbir rica ile.bende bilmiyorum ne oldu. sadece o teyzenin adını yazmak istemiştim. bu arada sultaniyegah ı da ergüder yoldaş bestelemişti
Sanırım Türk müziğinde bir makam evet evet sözlükten baktım. Alaturka muzikte kalin re notasina karsilik gelirmis bu ses. Bir de Atilla İLHAN’ın yazdığı bir şiirin adı olup, Sultan-ı Yegah Şamdanları dolanınca eski zaman sevdalarının/Başlar ay doğarken saltanatı sultan-ı yegahın/Tende nemli yumuşaklığı, denizden gelen ahın/Gizemli kanatları ruhta ölüm karanlığının/Başlar ay doğarken saltanatı sultan-ı yegahın./Yansıyan yaslı gülüşmelerdir karasevdalı suda/Bülbüller kırılır umutsuzluktan yalnızlık korusunda/Eylem dağılmış gönül tenha çalgılar kış uykusunda/Ölümün tartışılmazlığı nihayet anlaşılsa da/Başlar ay doğarken saltanatı sultan-ı yegahın/Bir başkasının yaşantısıdır dönüp arkamıza baksak/Çünkü yaşadıklarımız başkasının yargısına tutsak/Su yasak rüzgar yasak açık kapılar yasak/Belki bu karanlıkta yasakları yasaklasak/Başlar ay doğarken saltanatı sultan-ı yegahın/Attila İlhan70 li yıllarda Nur YOLDAŞ’ın (kızlık soyadıyla Nur BELDA) eşi Ergüder YOLDAŞ tarafından bestelenmiş ve Nur Hanımın kendisi tarafından okunmuştur. Nur Hanım ve Ergüder Bey ne sepeple ayrılmışlarsa birbirlerinden bilmiyorum ama Nur Hanım ayrıldıktan sonra Halil İbrahim Tuş ile evlenmiş ve Halil İbrahim Bey 2001 yılının ilk ayında (hangi gün bilemiyorum sanırım 19 Ocak) geçirdiği mali kriz sonucu bunalıma girmiş ve intihar etmiştir. Hatta bu konuda Milliyet gazetesi Bu konuyla ilgili olarak Nur Hanıma hitaben ‘uğursuz yoldaş’ başlığı altında bir haber yayınlamış ve başlık sansasyon yaratmıştı. Neden mi? İşte burda Geçenlerde bir sitede Nur YOLDAŞ’ın ‘Sultan-ı Yefgah’ adlı parçasını ‘rm’ formatında buldum ama ‘rm’ formatını destekleyen bir programım (Real Player’i biliyorum bunu destekleyen. Başka varsa yazın lütfen. Hatta free indirebileceğim yer varsa.) olmadığı için dinleyemiyorum. Nur YOLDAŞ’a olan merakımın sebebini ise anlatayım: 2002 yılının Ağustos ayında Mardin’in ilçesi Nusaybin’de Per.İşl. Yazıcısı olarak askerlik görevimi ifa ederken badim çarşı iznine (hafta sonu izinleri) çıktığı bir gün bir müzik marketten MP3 CD’si hazırlatmıştı. İşte bu CD’nin içinde vardı bu parça ve ilk dinlediğimde resmen büyülenmiştim o sese. Büyük bir heyecan ve hayranlıkla kim bu diye sorduğumda badim ”nasıl tanımazsın yaa Nur YOLDAŞı” cevabını vermişti. Ben de şimdi bu sanatçımızın yurdumuzda neden çok az kişi tarafından tanındığını, mutlaka herkes tarafından keşfedilmesi gereken bir cevher olduğunu düşünerekten soruyorum; nasıl tanımıyorlar yaa Nur YOLDAŞ’ı!!
ne zamanki güzel yurdumda bir assolistin başarısı yırtmaç boyu, bacak uzunluğu, göğüs dekoltesi veya yazılı-görsel basının üst düzey yöneticileriyle olan samimiyet derecesine bakılmaksızın ölçülür, işte o zaman Nur Yoldaş gibi kaliteli ve değerli insanların da hatırlayanları çıkar.
Hatırlatayım dedim 🙂