bi ara bu muhabbet dolanıyodu. işte efendim gelmiş geçmiş en genç profosör turkmuşte bilmem neymişte.. radikal gazetesinde bi köşe yazısında ( Zekânın Altında Ezilmek-İsmet Berkan) bu olayla alakalı olarak gelmiş geçmiş en zeki adamın öyküsü anlatılmış. Adı geçen şahıs William James Sidis.google|bio-photo-books Zeka katsayısı 250-300 arası tahmin ediliyor. muhteşem bi insan ve trajik bi son..
yorumlar
Verdiğin yazıyı okuyamadım ama en genç prof muhabbetinin doğru olduğunu düşünüyorum. Türkiye’de fazla tanınmasa da dünyanın en genç profesörü, 26 yaşında Yale Üniversitesinde ders vermeye başlayan, Türk Einstein‘ı olarak da bilinen Prof Dr Oktay Sinanoğlu dur. Zaten en genç profesör ile en zeki kişi kavramlarını karıştırmamak gerekir.
Kendisini hakkında bir kaç alıntı yapmak isterim;
Sonuç olarak yukarıdaki yazınız ‘bizden adam çıkmaz’ düşüncesinin bir ürünü olsa gerek diye düşünüyorum.
Yaziyi Ismet bulmamis, bir okuru gondermis. Zaten yazidan da Ismet in neyi yazip neyi yazmadigi anlasiyliyor. Adam giris-gelisme bolumune oyle sallama bir sonuc otutturmus ki, lisede "gir, gelis ve sonlan" sloganiyla yazdigimiz o kompozisyonlarin hakikaten de gerekli oldugunu dusunmeye basladim.
Adam sahislarla alakali bir sorunsaldan bungee jumping taktigi ile devletin egitim sorunsalina atlamis ki akrobasi adina bir "masterpiece" gerceklestirmis…
Yahu birkan, adam universiteye falan paso usa da gitmis, bizimkiler burdan biraz elleri cebe indirmisler. Simdi bu adam bizden mi cikti? Ayrica bizden ne demek? Bizim irktan mi demek? Ne bu? Yani kisisel becerileri falan toptan bi millete mal etme olayi mi bu? Yok siz boyle, bizden cikti falan diye giderseniz, avrupada yere okkali balgamlar bosaltan magandalar da ‘bizden’ cikti ozaman. Hayir yok bole bisey, benden ne prof cikti ne maganda, benden ben cikti, ancak da ben cikar. Maganda, profesor, fanatik, terorist, yeryuzu dehasi falan onlarla benim alakam yok. Adam bilmem nerde profesorse bunda senin, benim veya hepimizin payina dusen nedir ki?
uyelik falan gerektiriyor radikal gazetesinin sitesi. bu sebepten dolayı yazının tamamını yolluyorum..
Adı William James Sidis. Zekâ katsayısı 250 ile 300 arasında tahmin ediliyor. Daha 18 aylıkken The New York Times’ı okuyabiliyordu.
İki yaşındayken kendi kendine Latince öğrendi. Üç yaşında Yunancayı da biliyordu. Yetişkin olduğunda 40’tan fazla dil ve diyalekti konuşabiliyordu.
11 yaşında Harvard’a girmeye hak kazandı. Daha birinci sınıf öğrencisiyken Harvard Matematik Kulübü’nde dört boyutlu nesnelerle ilgili konferans verdi. 16 yaşında akademik eğitimini tamamladı ve tarihte gelmiş geçmiş en genç profesör oldu. Ünlü matematikçi ve fizikçi Subrahmanyan Chandrasekhar’dan 20 yıl önce kara deliklerin mümkün olduğunu gösterdi.
Gelmiş geçmiş bütün harika çocuklar arasında muhtemelen en yüksek zekâya ve kapasiteye
sahip olan oydu. Ama elde ettikten çok kısa bir süre sonra profesörlüğü bıraktı ve geri kalan hayatında bir işten ötekine girip çıktı.
Harika çocuk olarak öyle acılar çekmişti ki, hayatının geri kalanında aynı şeyleri yaşamamak için çok kararlı davrandı. Yeteneğini reddetti, matematik hakkında düşünmeyi reddetti, çocukken zekâsını göstermesi için yaptığı her şeyi yapmayı reddetti.
Bütün Zekâsını tramvay tarifelerine adadı, yaşadığı şehir olan Boston’un tarihini araştırdı. Normal bir insan olabilmek için üstün çaba sarf etti ama tümüyle başarılı da olamadı. 46 yaşında öldüğünde, hayatında seks yapmamıştı. Yaz ya da kış olsun, sürekli yelek giyiyordu. Düzenli olarak yıkanmayı öğrenemedi.
Ünlü yazar Aldous Huxley’in bir zamanlar Sir Isaac Newton için söyledikleri, kolayca onun içinde söylenmiş kabul edilebilirdi aslında:
"Newton’ın üstün bir zekâ olarak ödemesi gereken bedel, dostluğu, sevgiyi, babalığı becerememesiydi. İnsan olarak büyük bir başarısızlıktı, bir canavar olaraksa süperdi."
30/12/2001
Radikal Gazetesi
Sayın Yarma., zaten burada senden ne çıktığı veya çıkmadığı değil bizden neler çıktığı ve çıkabilme ihtimalinin de olduğundan bahsetmeye çalıştım. İşi bireyselleştirip benim alakam yok dersen en baştan yolumuz ayrılır.
gloin’in ‘işte efendim gelmiş geçmiş en genç profosör turkmuşte bilmem neymişte..‘ sözüne karşılık var böyle bir türk demek için yazdım o yazıyı.
Evet adam usa da ama senin ırk deyip geçtiğin topluluğun daha iyi bir geleceği olması için elinden geleni yapıyor.
Bahsettiğin magandaların övünülecek bir tarafı olmadığını zaten biliyoruz ama ortada varsa böyle bir bilim adamı ve bu benim ırkımdansa, onun fikirlerinin de uygulanabilirliğine inanıyorsam tabiki gurur duyup bu bilim adamı bizden çıktı, işte düşünceleri ve işte yaptıkları deyip tanıtmaya çalışırım. Benim payıma düşen de budur.
Yukarıdaki linkleri daha iyi incelemeni dilerim.
O zaman irkinla ve ondan cikan proflarla gurur duy, kendini avut… Beni bosver, ben ole konusurum ileri geri, bakma sen bana, gurur duy irkinla…