Yaşam sınırsızdı, bağımsızdı…İçinden çıkmıştık bütün zorlukların ve evet bu sevgi romeo ve juliet’in sevdasına örnek olacaktı…Karamsar değildik,yarınlardan umutluyduk,gözlerimizin içine bakarken birbirimizin, vucudumuz titriyor, ellerimiz yanıyor ve mutluluktan gözlerimiz doluyordu…Güneşin doğuşunu izliyorduk sıcak yaz sabahlarında…Ben yazıyordum o da bana “yaz , yaz senin yazdıklarını ben de okumalıyım hadi yaz merak ediyorum” diyordu…Denize girdiğimiz bir koy vardı ben ona mısırın gizemini anlatıyordum.Ve bir gün akşam sahilde oturup sohbet ettikten sonra bana “seni son kez öpebilirmiyim” diyordu.Ben ona neden diye sormuyor,soramıyordum bile..İşte o öpüşü beni son öpüşü oluyordu.İçkili bir şöförün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi,çıkan sesler,çakan şimşekler ve yokoluş…Gözlerimi açıyorum ve dilimde tek hece “ayrılmak için çok erken”…Son yolculuğunda bile göremediğim sevgilim, bedenimden kopup yanına gelmedim belki,belki anlamını yitirdi bütün aşk cümleleri…Sen sonsuza akıp giderken ben düşlerinle ve yaşattıklarının kölesi olarak yine yanında olacağım günü bekliyorum…Sevgilim doğum gününde seni kaybettim…Aradan uzun yıllar geçti ve bugün benim doğum günüm.Sensiz geçirdiğim ve artık kutlamadığım bir gün bu artık…Seni ağlayarak hatırlamak istemiyorum bebeğim,ama durmuyor yaşlar gözlerimde…Sevgilim,bebeğim…