bu gun o kadar cok bunaldim ki ne yapacagimi dusunurken, bir kac saatimi harcadim. evde yapacak hicbir sey bulamayinca, disari cikip oylesine dolanmaya karar verdim. sonra insanlarin bakislari beni killandirdi nedense. sanki amacsizca yurudugumu farkediyorlar da beni kucumsuyorlarmis gibi bakiyorlardi. hemen bir amac bulmaliydim! sevgilili gunlerimde neler yapardik ki biz? her zaman yapilacak bir seyler olurdu. derken bir kozmetik dukkanin vitrininde buldum camdaki aksimi. hey, meraba ben! baksana sunlara! rengarenk, piril piril, boy boy kutular, siseler, ivir zivirlar.icimi cocuksu bir merak sardi, bakmak istiyorum , dokunmak istiyorum, koklamak istiyorum. hooop, iceri daldim. gulumseyen ama nemrut bir surat “hos geldiniz,” dedi “sizin icin ne yapabilirim?” hadi bakalim, cevap ver hatuna. dokunucam, kokluyacam filan de! “ha ha, seyyyy. meraba. kiz arkadasim bu gun dogdu da… ahahaha…. kiz milleti bilirsiniz. simdi hediyesiz eve donersem agzima sicacaktir, donuma bahse girerim, ahaha!”. nemrut surat, saskin ordek gulumsemesini tezgahin altindan alip caktirmadan suratina yerlestirmeye calisirken saclarini duzeltip, bir iki parfum sisesinin yerini filan degistiriyor, icinden gecenlerin mimik ve tavirlarina yansimasini engellemeye calisirken kendini iyice ele verdiginden bihaber oksurukumsu sesler cikarmaktan geri kalmiyordu. “laf sokusturmali” diye gecirdim icimden ve nese dolu bir ses tonu ile sordum: “sigara icmemin bir sakincasi var mi (en kibarindan bir) acaba?”. cevaplamasina firsat tanimadan iyi gunler dileyerek disari ciktim. onunden bir daha gececegim gunu merakla bekliyorum.