evvel zaman içinde kalbur saman içinde.. büyyük bir gemin iskeletine çakılı küçük bir çivi varmış.. gemi okyanusun ortasında iken bu küçük çivicik.. “aga benden buraya kadar, ben yoruldum takat kalmadı artıkın, hayden hakkınızı helal edin” deyip yavaş yavaş kendini okyanusun sularına bırakmaya meyillenmiş.. durumu farkeden tahta olayı diğer tahtalara aksetmiş.. ordan iskeleti oluşturan baba tahtalar, yelken direği derken olay bütün gemiye yayılmış.. hemen bir elçi gönderip çiviyi düşmemesi için ikna etmişler, “sen çok önemlisin sen çıkarsan yavaş yavaş bütün gemi batar, aslansın kaplansın” diyip vermişler gazı ve nihayetinde bizim çivi kendini bişi sanıp düşmekten vazgeçmiş..bundan bir kaç sene sonra gemide büyük bir yangın çıkmış.. gemi yanmış bitmiş kül olmuş.. koca gemiden kala kala çivi parçaları kalmış.. ufak bi çocukta bu çivileri toplayıp bir hurdacıya satmış.. geminin çeşitli bölgelerinde ki çiviler artık bir aradaymış “geçmiş olsun, iyiki çiviyiz, biraz sıcak oldu ama sapasağlam ayaktayız şükür” faslından sonra başlamışlar anılarını anlatmaya..biri zıplamış hemen “ben bu gemiye gelmeden önce bir at nalında idim. savaşın en çetin yerinde yerimden oynayacak gibi oldum. ama üzerimdeki sorumluluğun farkına vardım birden, ben düşsem nal çıkacak, nal çıksa at tökezleyecek, at tökezleze asker düşecek, asker düşse ordu yenilecek.. son bir gayretle savaşın sonunu getirdim arkadaşlar. ben olmasaydım malazgirt meydan muharebesini türkler kaybedecek ve anadolu ya giremeyecekler” diye anlatmış..bütün çivilerin gözü bu hikayeyi anlatan çivinin üzerinde yönelmiş..sonra okyanusun ortasında düşmek üzere olan çivi kendi hikayesini anlatmış.. “ben olmasaydım gemi batacak okyanusun dibinde sizde paslanacaktınız” demiş.. arkalardan bir çivi aynı şey benimde başıma geldi aynı sözleri banada söylemişlerdi demiş.. ve başka bir yerden başka bir çivi daha. bir çivi daha.. ve bir çivi daha kendisine söylenen “sen olmazsan gemi batar, sen çok önemlisin bizim için” gibi sözleri duyduklarını söylemişler..bütün çiviler pek te önemli olmadıklarını her seferinde aynı sözlerle kandırıldıklarını farketmişler..ufak bir ayrıntıdan ibaret oldukları ve pekte önemsiz olduklarının farkında varmanın verdiği kederle düşüneduruken, ufak bir çivi savaş hikayesini anlatan çiviye dönüp “o savaşta bende vardım”. demiş..bir uğultu başlamış tekrar.. “bende.. “, “bende !..”, “bende vardım !”, “ben de..”Kıssadan Hisse :her söylenene aldanmayın.. ilk değilsiniz ve son olmayacaksınız.. belli başlı kalıpları ezberleyin ve her fırsatta kullanın, devran böyle dönüyor..