Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var;

Yaşadın mı büyük yaşayacaktın,ırmaklara,göğe,bü

tün evrene karışırcasına

çünkü ömür dediğimiz şey,hayata sunulmuş bir armağandır

ve hayat,sunulmuş bir armağandır insana ..(Ataol Berhamoğlu)

Doğrusunu söylemek gerekirse ilk başta korkmuştum.”Bir öğretmenin aramızda ne işi var!”diyebilirdiniz.Demediniz,teşekkürler çocuklar.

Gençliğe değer veren,onların düşüncelerini önemseyen biriyim.Belki de öğrencilerim tarafından sevilmemin nedeni budur.Öğrencilik yıllarımda karşı olduğum disiplin kurallarına hala karşıyım.Saygının,sevginin sigarayla karşılaştırılmasına karşıyım.Karşımda robotlaşmış insan görmeye karşıyım.Hakkını arayan,konuşan,ne konuştuğunu bilen,kendini ifade edebilen öğrenci herzaman tercihimdir(terbiye sınırları içinde).Not korkusu olmadan öğrenmeye yönelik bir eğitim-öğretim sistemi isteyen gençlik için çalışıyorum.Bazen çeşitli zorluklarla karşılaşıyorum.(kendi arkadaşlarım tarafından engel çıkarılıyor)Bunları sizlerle paylaşmak ve düşüncelerinizi öğrenmek istiyorum.

Çok sesli düşünmeye karşı değilim hatta herkezin düşüncelerini söylemekte özgür olduğunu savunuyorum.Bu sene dokuzuncu ve onbirinci sınıfların edebiyat dersine girdim.Başarılı bir eğitim ve öğretim yılı olduğuna inanıyorum.Ben işin eğitim yönüne daha çok önem veriyorum.

Öğrencilerimi (bilhassa 9.sınıflar)hedefleri doğrultusunda yüreklendirmeye,bunu yaparken de zararlı diyebileceğim bazı baskılardan korumaya çalışıyorum.(dışarıdan yapılan siyasi gençlik örgütlerinden)Çünkü daha kişiliği oturuşmamış,ne genç ne çocuk ikilemi içerisinde olan çocukları kandırmak çok kolaydır.Bunun mücadelesini yaparken okul idaresinden uyarı aldım.Sizce ne yapmalıyım?

NOT:Düşüncemi mi merak ediyorsunuz?Ben kendimi bir Kuvvayı Milliyeci olarak görüyorum.