Eskiden resmi dairelerde şimdiki gibi dosyalama sistemi olmadığından evraklar üzerinde ait olduğu ayın ismi yazılı olan bez torbalara konulup saklanırmış. O zamanlar eski takvim kullanıldığından ayların ismi şaban, ramazan, muharrem,cemaziyelevvel, cemaziyelahir şeklinde yazılırmış çuvallara. Bir resmi dairede katiplerden birisi, eski yıllara ait torbalardan birkaç tanesini evine götürüp kendisine bu torbalardan iç çamaşırı diktirmiş.Ancak torbaların üzerindeki ayları gösteren kırmızı yazılar ise yıkanmasına rağmen çıkmamış.Bir gün hamama giden katip orada çalışma arkadaşlarından birisiyle karşılaşmış.Soyunurken arkadaşı katibin iç çamaşırının arkasına gelen yerde kırmızı mürekkeble yazılan “cemaziyelevvel” yazısını görerek durumu anlamış ama birşey dememiş.Gel zaman git zaman torba hırsızı katip yükselmiş,daireye müdür olmuş.Hamamda rastladığı memur arkadaşı da artık onun emrinde çalışıyormuş.Birgün aralarında bir tartışma çıkmış artık sabrı kalmayan arkadaşı daha fazla dayanamamış;-“Haydi canım sende müdür oldum diye.Ben senin cemaziyelevvelini bilirim!” demiş.”Cemaziyelevvelini bilmek” zamanla birinin geçmişini özellikle de geçmişteki kötü durumlarını bilmek anlamında kullanılan bir deyim haline gelmiş…