Diploma için gelenler, Üniversiteli desinler diye gelenler, Şöyle bir bakmaya geldim diyenler, normal eğitim olmadı birde uzaktan eğitimi deneyeyim diyenler, üniversite okumak için geldim diyenler, ben gelmedim ösym getirdi diyenler ve daha nice şeyler diyenler. Hepsinin ortak bir özelliği uzaktan eğitim okuyor olmaları.Peki uzaktan eğitim teoride nedir? Pratikte nasıl işler?Aslında teoride herşey güzeldir. Ama işler uygulamaya gelince işler değişiyor. Dünyadan görünen sevimli ay dedeye gidildiğinde aslında bu sevimli tontiş gezegenin taş yığını olduğunu anlıyor insan…Kişi çeşitli sebeblerle normal eğitime gitmediğinden uzaktan eğitimi tercih eder ve internet kanalı sayesinde eğitim içeriğini alır. Eğitim programına göre aldığı dersler her hafta sisteme yüklenir. Kişi bunları platformdan indirir çalışır. Ayrıca verilen ödevleri yaparak kendini geliştirir, kısa ve ara sınavlar ilede bilgisini ölçer.Ayrıca forum sayesinde diğer öğrencilerle fikir alış verişinde bulunur, soru & sorunları paylaşır ve çözer.Peki ya pratikte?Kişi her hafta ders içeriğini indirir çalışır. Foruma gelir soru & sorunlarını yazar. Ancak o da ne? Kendisini takan yoktur. 1-2 derste hocaların kendi gayretleriyle gerçekten güzel işler çıkardığını görür sevinir. Ama diğer derslerde hocalar bırak mesaj yazmayı foruma bile girmezler. Çünkü o hocalar aynı zamanda örgün eğitimde de öğretmendirler. Yani uzaktan eğitim; hocaların tonla para alıp ek iş olarak yaptıkları birer müessedir.Nasıl olur bu yaaaa? diye kişi sistemi araştırdığında bir gerçekle karşı karşıyadır. Verilen dersler yıllardır kelimesine dokunulmadan, eğitim içeriği geliştirilmeden her sene aynı dersler sisteme yüklenir durur.Hocalar dersleri güzelleştireyim, eğitim içeriğini geliştireyim, geçen seneden daha fazla örnek olsun, daha açıklayıcı olsun, animasyonlar ekleyeyim gibi kaygılar taşımamaktadır.Çünkü zaten bir kere öğrenci artık sisteme gelmiştir. Ya da öğrenci sistemin böyle olduğunu bilir ve diploma için katlanıyoruz abi deyip Hiçbir şey öğrenmeden mezun olma yoluna devam eder.Kişisel olarak bazı hocalar gerçekten sorumluluklarının farkındadırlar. Uzaktan eğtimin en büyük dezavantajlarından olan “öğrenemezsem kime sorarım” sendromunu atlatmak için ellerinden geleni yaparlar. Ama bunlar sadece istisnadır. Genel olarak öğrenci üniversite öğrencisi değil müessese müşterisidir.Türk eğitim sisteminde geçerli olan 2 kanun burada da aynen geçerlidir.1.Hoca her zaman haklıdır.2.Hocanın haksız olduğu durumlarda 1. kanun geçerlidir.O bu şu sebeplerle normal eğitime gidemeyen ama uzaktan eğitimde de gerçekten eğitim almak isteyen kişi çaresizdir. Ve çaresizseniz çare siz siniz lafını hatırlar ve kişisel olarak girişimci & paylaşımcı ruhunu canlandırır. Ve zaten zar zor anladığı dersleri açar en baştan. Sistemi genel olarak ele alır. En baştan derslere başlar ve genel konuların anahatlarını çıkartır. Ve anahatları araştırabileceği tüm kaynaklardan internetten & kütüphanelerden & yakın çevreden araştırır. Bilgileri harmanlar. Ve şık bir sunum yapar ders notları içerikleriyle. Arkasından yardımcı kaynak olması açısından hocaların en başından beri yapmakta direttiği görsel dersler hazırlar bilgisayarda kendi çabalarıyla. Arkasından yetmedi der oturur örnek sorular yazar ve soruların çözümlerini ayrıntılı olarak açıklar. Yetmedi kişi araştırıp kendinide geliştirmeli der ve her konuya ait araştırma konuları ekler. Arkasından herkes bilgisini daha genişletsin diye internetten bulduğu ek kaynakların adreslerini de yazar.Çalışmalarını foruma yükler ve bekler gelecek olan tepkiyi. Forumda kişiler girer çıkar girer çıkar cevap yazan yoktur günlerden beri. Ve en sonunda birisi “teşekkürler” yazısını yazmıştır. Kişi çok sevinir. izlenmeyen dizilerin, seyredilmeyen filmlerin, gezilmeyen yerlerin acısını çıkartır bir teşekkürün verdiği sevinçle.Arkasından her hafta bunu tekrarlamaya koyulur. 1, 2, 3, 4. haftalarıda yapar. Ama en çok 2-3 kişi bir teşekkür yazısı yazmıştır. Acaba eksik bir şeymi yapıyorum? der. Foruma yazar ders notları hakkında ne düşünüyorsunuz diye. Ve o zaman çoğu kişi içindeki bombardıman ruhu uyanır ve başlarlar saydırmaya “burası uzaktan eğitim ne bekliyordun, biz zaten diploma için varız bir şey öğrenmesekte olur, boşu boşuna yapmışsın…” ve öğretmenlerden de gelen sadece “idare eder” lafı yıkmıştır kişiyi.Sisteme genel olarak tekrar bakar tonla para verilen sistem gerçekten bir eğitim kurumu değil bir müessedir. Bilgi = Güçtür dünyasında bilgiye değer verilmeyen müessese içinde olduğunun farkındadır.Madem çevremdekiler öğrenmek istemiyor kendileri bilirler der ve eğitimini var gücüyle devam ettirir. Bilgisayar’ı sevdiği için onunla uğraşmaktan zevk aldığı için bilgisayar teknolojisi ve programlama bölümünü okumaktadır. Ve günler aylar geçer kişi mezun olur. Kendini eğitmiştir bir çok alanda. Ve yaptığı projeler vardır. İş başvurusunda bulunur 1-2 yere malum anne-baba parası bir yere kadar. Mülakata gider ve gittiğinde aldığıı ilk soru karşısında şok olur “bilgisayar mühendisi değilmisin?” hayır der ve kendini geliştirdiği alanları söyleyemeden ve karşısındaki işveren “hangi alanlarda çalışıyorsunuz” demeden patron lafı koymuştur: “Bilgisayar mühendisi arıyoruz biz”. Peki der kişi. Kendime güveniyorum der başka şirketlere iş başvurusuna gider. Ama hepsinden aldığı cevap aşağı yukarı aynıdır. “Biz işlerimizi bilip çözüm üretecek kişi değil vitrine & tanıtım kartına ismi konulacak mühendis arıyoruz” cevabıdır hepsi.Sorun değildir kişi için. Kendisine güvenmektedir. Kafasında açık kaynak & özgürlük & yazılım ekonomisi & istihdam gibi konular fırıl fırıl dönmektedir ve yararlı olacak projeleri üzerine çalışmaya başlar. Tabi bu biraz zaman alacaktır ve bu zaman içinde yakınlarından şöyle bir diyolog dahi duyacaktır:“Hatçe tiyzenin oğlu bak bilgisayar mühendisi isviçreye gitmiş aylık 10 milyar para alıyomuş. Sen daha bi baltaya sap olamadın. Bütün gün bilgisayar başında kukuman kuşu gibi oturacağına git biraz iş ara kendine”Kişinin canına artık tak etmiştir. Ne yaptıkları nede yapacakları beğenilmiştir. Kişi boynunu büker. Umutsuzlar dünyasına merhaba der ve işsizler ordusunun rakamını bir hane daha yükseltir…