Bir tutam sevda düştü yüreğimin derinliklerine… Bir tutam umut, birazda çaresizliklerim şimdileri:Aslında ben gecenin karanlığında unuturum meşakkatli günlerimi. Ve acımasız rüzgârlarım da vardır zaman zaman. Bir yok oluştan bir varoluşa sürüklenir dururum hep.Takıntılarım olur… Bazen yıldızlar bazen de yıldızları kaplayan kül rengi bulutlar.Hatırlıyorum da sen karanlıklardan korkardın hep. Gün dönencelerinde telaşlı koşuşturmaların olurdu. Yanakların pembeleşir, utandığını kimseden saklayamazdın: değişirdi her şeyin rengi…Ben aldırış etmezdim gitmelerine. Aslında gözlerim gitmelerine dayanamazdı. Tüm gece boyunca gözyaşlarıma hâkim olamazdım. Çocuksu yanlarım vardı her zaman. Bazen anlam veremezdim.Bazen de susar kalırdım öylece…Sense çocuksu yanlarına aldırış etmeden özgürlüğe kanatlarını açardın hep. Meltem rüzgârlarıyla savrulurdun gökyüzüne. Bir güvercine arkadaş olur sonra da bir su kenarında serçeyle sohbetlerde bulunurdun. Hep iyiyi düşünür iyi olurdun…Aslında ikimizin de farklı yönleri vardı. Sen beyazken ben her zaman karaydım. Ama çok iyi anlaşırdık. Ortak noktalarımız olmasa da çok iyi anlaşırdık. Sen beni hep alttan alır. Bende seni gecelerime sorardım acımasızlığımla… Aslında hep acırdım. Birlikte kâğıttan gemiler yapar sonsuzluğa bırakırdık. Uçurtmalar yapar uçurum kenarında uçururduk gücümüz yettiğince…. Ama uçurumdan aşağıya bakmazdık hiç! Gözlerimiz hep gökyüzünde olurdu…Sen ve ben birbirimizi çocuksu yanlarımızla severdik…Ve ve… Bir eylül sabahı ansızın ortadan kaybolmuştun… Aynı bir sonbahar yaprağı gibiydin! Ben o sabaha sancılarımla uyandım.Yaşamak, nefes almak nedir artık bilmiyorum. Keşke keşke sana seni sevdiğimi daha fazla söyleseydim… Yüzündeki tebessüm gözlerimin önünde hala… Bana güç veren hayat dolu bakışlarını özlüyorum. Cam kenarında menekşelerinle yaptığın o hoş sohbetleri özlüyorum…Şimdileri başkalarının sırtında sadece bir yüküm… Kalbim olmadan yaşıyorum ama sen olmadan bu hayata dayanamıyorum. Artık geri dönmeyeceğini bile bile yaşamak beni kahrediyor. Sen benim vazgeçmeyi göze alamayacağım tek varlığımdın. Biz biz biz… Biz tek bir ruhta iki bedendik.Belki sen bir daha geri gelemeyeceksin ama ben sana kavuşacağım günü bekliyorum, sabırsızlıkla! Yalnız odamda…Şimdileri vücudumu esir alan bir çaresizlikle uğraşıyorum… Biraz kilo verdim, birazda rengim soldu o kadar! ilaçlardanmış ama. Öyle söyledi doktorlar… Ahhh meleğim, uzun yıllar oldu sensiz sabahlara uyanmaya başlayalı. Haaaa… Bide hani sen derdin ya her sabah; “saçlarını tara da gel kahvaltıya!” Saçlarım artık eskisi gibi değil biliyor musun? Yeniden eskisi gibi olacak merak etme diyorlar ama ben pek inanmıyorum onlara… Ve içimden bir ses bunun sana ulaşmam için bana tanrının bir lütfu olduğunu söylüyor… Çok az kaldı meleğim çok az, yanında olmama çok az kaldı.