Tüm eklemlerim ağrıyor. Bugün yediğim yağmurdan mı yoksa 22 senenin sonunda insanlarla uğraşmaktan mı bilmem bir kırgınlık var içimde. Değişiyor herkes, herşey gibi bende değişiyorum ufak ufak. İstasyonun kenarında oturup motoru bozduğumuz taşlarda değişmiş. Orda beklemekte. Eskiden orada bedava beklerdik şimdi ise çay bahçesi mafyası anılarımız üzerine üç beş masa çekip bir çay içimi olan beş dakika için çay parası adı altında beşyüz binlira alıyordu. Oturdum. Bardağı yarılamadan geldi. Paçalarım ve montum ıslaktı, onun da dudakları. Türk kahvesinin dibindeki telvenin çizdiği şekillerde aradık aşkı parayı ve sıhhati. Saat dokuza yaklaşırken birazdan arabası balkabağına dönüşecek bir prenses edasıyla telaşlandı. Büyü bozulmadan Bakırköy-Bağcılar dolmuşuna yetiştirdim. Umarım yarı yolda dolmuş bal kabağına dönüşmemiştir.Sonradan farkettim ki boşuna endişeleniyorum, çünki zaten ortada bozulacak bir büyüde kalmamıştı.