Evin asıl sahibi olan Siyam kedisi hazretleri Mart Nisan ayları, gevşer gönül yayları hesabı azdı, kudurdu, kabına sığmaz oldu. Öyle ki, haşmetmeapları salonun orta yerinde, evin en kral otoritesi ve sair zamanda Allah gibi tırstığı pederin gözlerinin içine baka baka, Niagara şelalesi gibi şorul şorul işedi. Aslında biz evin bilumum ücra köşelerinden gelen kesif sidik kokusundan, kendilerinin çaktırmadan tıstı tıst diye diye ilaçlama yaptığını biliyorduk bilmesine ama zat-ı şahanelerinin bu kadar ileri gideceğini asla tahmin edemezdik.Pederin duruma el koymamasının asıl nedeni ise daha önce bu hususta edindiği acı bir deneyim idi. Vaktiyle kedi efendi hazretleri koridorda işerken yakalanmış, pederin panikleyip bağırması ve hayvanı atraksiyonun orta yerinde kovalamaya başlamasıyla kedi hem işedim hem de koştum yalan dünya senden geçtim diye diye evin içinde işemedik yer bırakmamıştı. Eh, aklını kullanıp hayvanın işini neticelendirmesini beklemeyen babamız, aynı hatayı bir kere de hayvan kusarken yapmış idi. O sebeple evin her yanı amerikan salatası olmuştu, onu bilir, onu söylerim. Bu salatalar da her zamanki gibi bizlerin (annem ve şahsım) ellerinden öptü netekim.İşte bu sebeptendir ki peder, bu defaki olaya el koymamış, Siyami efendinin bütün aksiyonuna vıy vıy vıy vıy nidalarıyla seyirci kalmış idi. Eh, ihale yine bize patladı tabi. İşte beyle.