Frederic Beigbeder’in “Aşkın Ömrü Üç Yıldır” adlı kitabından alıntı; “Aşk muhteşem bir felaket, duvara gireceğini bilmek ve gene de gaza basmak, dudaklarında tebessüm kendi yıkımına doğru koşmak, işin bokunun çıkacağı anı merakla beklemek. Aşk programlanmış tek hüsran, insanın yeniden yaşamak istediği tek öngörülebilir mutsuzluktur…”
Copy+paste için özür dilerim ama daha iyi ifade edemezdim 🙂
Bu yüzden yorum yapıp da içine etmicem 😛
Sanırım bi özür de bunu önce köşe yazısı olarak yollamaya çalışıp sonra duruma uyanıp -hatta uyandırılıp 😛 – yazıyı günlük olarak koyup arada milleti meşgul ettiğim için 🙂
bi daha olursa ben vurur musunuz? yoksa adam olmıcam bu gidişle 🙂
yorumlar
irfanyuvasında aşk nasıl bir duygudur sorusu altına girdiğim yanıt idi bu tanımlama benim. Elbette ki illa ki bir tanıma ve bir kalıba sokmak gerekmez bu mevzuyu (kaldı ki tam anlamıyla giremez zaten) ama bence şu ana kadar rastladığım en muazzam tanımsal paragraftır aşk’a dair…
ya şu aşkın ömrü 3 yıldır’a başlayıp başlayıp 3. sayfada adama küfürler edip kapatıyorum,.. çok gıcık bir şahıs hissi veriyor,.. sıkılınca iki sarışının memelerinin arasından kokain filan çekiyor,.. aferin diyorum ben de ne kaddar acılısın.