Arthur Schopenhauer
Batı düşüncesinin aksine, doğu felsefesinden etkilenip, kötülük sorunsalı uğraşıp durmuştur; Temel eserleri “irade ve tasarım olarak dünya” ve “yeter sebep ilkesinin dörtlü kökeni üzerine” olan 1788-1860 yılları arasında yaşamış ünlü alman düşünür. Nietzsche’nin etkilendiği şahıslardan biridir. Çelişkilerle dolu olması bir yana, karamsarlığı, hayati acı dolu ve nahoş bir tecrübe olarak bakmış bir filozoftur. Düşünceleri birçok kişinin ilgisini çekmiş, nihilizm ve Nietzsche’nin ubermensch teorisini de doğrudan etkilemiştir. Aşırı derecede bireyciliği ve egoizmi savunmuştur.“Aşkın metafiziği” ve “Yaşam bilgeliğinden aforizmalar” adlı kitaplarından seçme bölümler.
“İnsanın hayatı, yenileceğinden hiç şüphe etmeksizin, varolmaya çalışmak için harcanmış bir çabadır.””Dünyanın özü kötüdür, yapılması gereken en iyi şey yaşam istencini reddetmektir”“Can sıkıntısı insanın en büyük düşmanıdır.””Herkes kendinde eksik olanı sever.””Beraberinde getirdikleri umutlar ve korkularla akın akın gelen arzulara teslim olduğumuz sürece, kalıcı mutluluğa ya da huzura hiçbir zaman kavuşamayız””Trajedinin eğilimi ve son amacı, bizi; razı olmaya yöneltmek, yaşama iradesini olumsuzla-yacak hale getirmek olduğu halde, komedi, bunun tam tersine, yaşamaya yöneltir ve yüreklendirir bizi. Gerçi komedinin de, bütün öteki hayat betimlenimleri gibi, gözlerimizin önüne bir yığın acıyı ve iğrençliği serdiği doğrudur. ama komedi, bütün bunları geçici kötülükler gibi gösterir bize. Sonunda, hepsinin, neşe ile biten şeyler olduğunu, her zaman yengi kazanan umutlar gibi görülmeleri gerektiği anlatılır. Bundan başka, hayatın sayısız terslikleri arasından sadece gülünebilecek ve neşelenmeye yol açacak yanları seçer. Böyle-ce, koşullar ne olursa olsun, sevincimizi ve iyimserliğimizi sağlamak ister. bütün olarak ele alındığı zaman, hayatın çok iyi olduğunu ve her şeyden önce, eğlenilecek garip bir yanı bulunduğunu ileri sürer. Ne var ki, daha sonra neler olup bittiğini görmememiz için, mutlu ve sevinçli bir olayla perdeyi kapamak gerekir. Oysa trajedi, artık başka bir olayın ortaya çıkamayacağı biçimde sona erer.”“Şu dünyayı tanrı yarattıysa, onun yerinde olmak istemem doğrusu. Çünkü, dünyanın sefaleti yüreğimi parçalar.”“Yaratıcı bir ruh düşünülürse, yarattığı şeyi göstererek ona şöyle bağırmak hakkımızdır: bunca mutsuzluğu ve boğuntuyu ortaya çıkarmak uğruna, hiçliğin sessizliğini ve kıpırdamazlığını bozmaya nasıl kalkıştın?”“Dinsel düşüncelerden doğan her çeşit hareketin,bir ödül beklendiği için ya da bir cezadan korkulduğu için yapıldığını söylemek ve bu çeşit hareketlerin tam anlamıyla ahlaksal sayılamayacağını ileri sürmek kabildir . Ama buna karşılık, her yerde her ulusta, hayatin her durumunda,her çeşit kargaşada ve önemsiz olayda, acıma duygusunun iyi sonuçlarını nasıl ortaya koyduğunu; haksızlıklar nasıl önlediğini ve ödül olma düşüncesi söz konusu olmaksızın iyi davranışlara nasıl yol açtığını gören kimse, katışıksız ahlak değerinin, bu duyguda bulunduğunu nasıl kavramaz.'”Hayat, ıstırapla can sıkıntısı arasında bir danstır.””Hayat bir derttir; çünkü, mahrumiyet ve ıstırap bize biraz sükun verdiği an can sıkıntısıbaslar.””Her dramatik veya destani eser, sadece mutluluk uğruna savaşı anlatır. Fakat hiç bir zaman mutluluğun kendisini anlatamaz. bu eserler, kahramanlarını bin bir zorluk ve tehlike içinde hedefe götürüler ve hedefe ulaşınca hemen perdeyi indirirler. Çünkü kahraman ulaştığı parlak hedeften sonra umduğu mutluluğu bulamamış ve hali eskisinden daha iyi olmamıştır.”“Kim ne derse desin, mutlu insanın en mutlu anı, uykuya daldığı andır ve mutsuz bir insanın en mutsuz anı, uykudan uyandığı andır. insan hayatı, bir tür hata olmalı.”