ben reklamcı falan değilim sevgili günlük…lakin çağımızın cafcaflı koridorlarında pornografinin ve reklamın biribirine fazlasıyla kenetlendiği gerçeğini kabul edersek,çağımızın reklam çağı, hepimiz reklam için varolduğu sonucuna ulaşabiliriz.hele ki sayın büyükşehir belediyesinin belediyeciliğe yeni bir ses, yeni bir soluk getirerek yaptığı üstün hizmetlerini, bir takım bilboard reklamlarıyla halka duyurması duygusal gönençler yaşanmasına vesile olmuştur.Bu ayrıca modern yüzyılın reklam çağı olduğunu kabul eden türk belediyecilik anlayışının muasırlıkta sınırları ihlal derecesine ulaştığını bizlere muştular ki kent sakini olarak bunun da sevincine payan olmaz.Sayın büyükşehir belediyecilik anlayışı;”x kadar zamanda x kadar asfalt yaptık” , “dikkat ettiniz mi çevreniz artık daha yeşil” gibi festival havası yaratan şirin mi şirin bilboardlarla kentimizle olan aidiyet,salahiyet ve de dumuriyet bağlarımızı perçinleştirerek, ilaveten bir reklam kampanyasına temel izlek olabilecek başarılara imza atmıştır.adam olan çevresine bakar ve bir bakışta gerçekten de çevresinin daha yeşil olduğunu şıppadanak anlar…içimizde tüm bu yapılanları anlayamayan avusturyalılar var ise ya da anlasa bile tüm bu belediyecilik hizmetlerinin bir belediye sorumluluğu olduğunu,bunlar üzerinden, yine belediye hazinesinden reklam harcaması yapılmasını etik bulmayan geri kafalılar da çıkar ise onlara söyleyecek tek bir sözümüz vardır: doğru avusturya’ya..naşşş!zira bu duyurumsu-reklamlar, ileride diğer kamu kuruluşlarına da sirayet etmesi halinde tamamen müreffeh bir yaşama kavuşmamızın sembolü olacaktır.bir süre sonra, bir hastenimizin “bu yıl tam 15656674 kadar hastayı tedavi ettik”, ya da bir okulumuzun “çevrenize bir bakın bakalım hiç okuma-yazma bilmeyen çocuk görüyor musunuz” türünden bilboardlaşma oranımıza katkı yaptıklarını neden görmeyelim ki! hıı? neden haa neden!yaşasın kamu kurum ve kuruluşlarının reklam hakkı!