Biraz geç kaldım bu yazıyı yazmak için ama olsun,Geçen hafta Ankaraya gittim trenle. sevgili dostum tamilgerillasını görmeye. gördümde tabi. ama benim dağınıklık abidesi arkadaşım yatağını düzgün toplamadığı için haftasonundaki çarşı izni iptal edilmiş. bizde yerinde ziyaret ettik arkadaşımızı.tabi sorduk telefonda ne getirelim die verdiği siparişler az bulunur cinsten… günülk kutu süt, börek, vede büyük sert sulu elma :). yabancısı olduğum Ankarada buldum hepsini götürdüm arkadaşıma. girdik içeri bekledik geldi. çok değişmiş adam kilo vermiş bi miktar iice siyahlaşmış rengi 🙂 sportmen bi kişilik olup çıkmış. özlemişim vala. ama neyseki az kaldı. yılbaşından az sonra burda. Adam 5 saat kadar hiç susmadan konuştu hasret kalmış dedim konuşmaya. başka bi sonuç çıkaramadım. Birde üzüldüm arkadaşım için. korkunç bi yerdi. hertaraf yıldızlı komutanlarla doluydu. samanyolu gibiydi. neyse, uzuun uzuun konuştuk (o konuştu) baya bişe anlattı hep güldük gene anlattığı olaylara. sonra çıktık ordan doğru Anıtkabir e. hayatımda ilk defa gittim. dediklerine göre değişmiş baya yeni bi müze eklemişler. içeri girdiğim anda hayran kaldım muhteşem bir yer. televizyonda gördüğüm görüntüler en ufak bir ipucu bile vermiyormuş meğer. gitmeyen arkadaşlara söylüyorum kesinlikle çok şey kaçırıyorsunuz.ankaraya gidince aramak istediğim arkadaşlar vardı ama mümkün olmadı. sebebi ise 1) ben gene simkartımı kaybettim ve elimde kimsenin telefonu yok 2)hiç zamanım yoktu. ama asıl sebep 1.si :)gittiğim günün gecesi de geri döndüm istanbula. çok yorulmuştum geldiğimde fosur fosur uyudum sonra gene sabahın 5 çeyreğinde uyanış ve iş günü :)bu arada hala seviyorum işimi mutlu mesutum ticket larımıda seviyorum. çok güzel bişey çalışmak :)uzun bi ara oldu siteye içerik eklemeyeli, ahkam kesmeyeli. unutulmamışızdır inşallah 🙂