Size Ahmet Kaya’dan bahsedeceğim.İlk defa bir yazıyı yazarken ellerim titriyor. Sürekli, yazdıklarımı karalıyor, daha düzgün cümleler arıyorum. Oysa her şey aklımda, anlatacaklarım çok belirgin. Size Ahmet Kaya savunuculuğu yapmayacağım. Beni tanıyanlar bilir, O’nu kötülemem de… (İşte… Parmaklarım tıkır tıkır işliyor).****Ahmet Kaya Adıyamanlı bir baba ve Erzurumlu bir anneden Malatya’da doğmuş. Kendisiyle beraber 5 kardeşlermiş. 15 yaşına kadar Malatya’da büyümüş. 15 yaşına geldiğinde göç dalgası ailesini vurmuş ve İstanbul’a taşınmışlar. Denizi ilk defa 15 yaşında İstanbul’da görmüş. Ahmet Kaya ve ailesi kamyondan eşyalarını indirirken İstanbul’un yerlileri eşyaların üzerinde “Malatya” yazdığı için belki Kaya ailesine belki de tüm Malatyalılara “kıro” yaftasını yapıştırmışlardı bile.Çok uzun süre arkadaş edinemedi kendisine. Giyimlerinden konuşmalarına kadar sürekli insanları izledi. Kimseyle konuşmuyordu. O’na göre kendi konuştuğu dil ile İstanbulluların dili aynı değildi. Sonra özenmeye başlamış onlara da; becerememiş.”dostum dostumgüzel dostumbu ne beter çizgidir bubu ne çıldırtan dengeyaprak döker bir yanımızbir yanımız bahar bahçe…”Okulda herkesin beğendiği kızla konuşmayı çok istemiş. Kızın yanına gidip konuşmak istediğini söylediğinde, kız “rica ederim” demiş. Kızın rica ederim demesini ise uzun süre küfür etti sanmış.80 ihtilaline kadar İstanbul’a alışmaya çalışmış. İhtilalden önce, yeni edindiği ortak görüş ve fikirleri savunduğu “solcu” arkadaşlarıyla duvarlara afiş ve bildiri astığı için ihtilal olunca tutuklanmış. Bir süre içeride kaldıktan sonra özgürlüğüne kavuşmuş (Acı çekmek özgürlükse)…Dışarı çıktığında eski arkadaşlarının yanına gitmiş. Cebinde bir kuruş parası yok. Daha önce beraber mücadele verdiği arkadaşları Ahmet’i tanımamışlar bile. Eve dönmek için otobüs parası istemiş. Onu bile vermemişler.Saatlerce yürümüş eve varmak için. Yolda uzun uzun düşünmüş. “Param yok. Kimse iş vermiyor. En iyisi tekrar hapse girmek” demiş. Hapishane girmek için ilginç bir fikir gelmiş aklına. Düzeni eleştiren bir kaset çıkarırsa muhakkak kendisini içeri alırlar diye düşünmüş. Zaten daha önce eğlence yerlerinde, düğünler de türkü söylemişti. –Hatta bir keresinde hiç tanımadığı birinin düğününde salonda kendini ortaya atmış. Var gücüyle oynamış… Oynamış… Oynamış… Bu olayı Can Dündar’a Aynalar Programında anlatırken hüngür hüngür ağlamış. Bu gözyaşı ne için dökülüyordu?-Hapse girme fikrini annesine söylediğinde annesi çok ağlamıştı ama başka çare yok gibiydi. En azından hapishanede karnını doyuruyorlardı.Arkadaşlarının yardımıyla albümü zar zor tamamladı. Hatta içerde fazla yatmamak içinde albümün en sonuna Mehmet Akif Ersoy’un dizelerinden oluşan bir türkü ekledi. Albüm piyasaya çıktı. Ertesi gün kapının çalmasını, polislerin kendisini almasını bekledi. Ama öyle olmadı. Hayat işte şimdi O’nun için dönmüştü. Dışarıya çıktı. Seyyar kasetçiler, plakçılar Ağlama Bebek ile inliyordu. Yolda kendisini görüp “Ooo Ahmet Abi” diyenlere selam veriyordu ama plak şirketine gidecek otobüs parası hâlâ cebinde yoktu.Ağlama bebek 450 bin sattı. Her şey değişmişti artık.”çok uzakta öyle bir yer varo yerlerde mutluluklarbölüşülmeye hazırbir hayat var.”Yaptığı müziğin benzeri olmadığı için bir süre herhangi bir gruba dahil edilemedi. Tedadüf eseri kendinden önce bu tür türküler söyleyen Ruhi Su ile karşılaştı. Ahmet Kaya, Ruhi Su’dan bir türkü çalmaya başladı. Ruhi Su’nun tepkisi çok sert oldu “Kes kes” dedi. “Bağlama böyle mi çalınır?”Oysa Ahmet Kaya’ya göre bağlama at koşturur gibi olmalıydı. Dans etmeliydi parmakları tellerle. Bu konuşmanın ardından Ahmet Kaya çıkacağı bir konserin ismini belirlemişti bile: “Bağlama böyle de çalınır””bırak beni gayri uçamuçamda yollara göçemben uçmasam bil ki içemuçsuz yollara yollara.”Sonra albümler peşpeşe geldi. Milyonları peşinden sürüklüyordu artık. İlerleyen zamanlarda şarkılarını artık insanlara değil; “dağlara” söylemeye başlayacaktı.O öyle bir müzik tarzı oluşturmuştu ki, kendi gibi olmaya çalışan şarkıcılar-türkücüler türemeye başlamış ama hiç biri tutunamamıştı.
Ahmet Kaya’nın
-Dönüm Noktası-Belki o gün ödülünü aldıktan sonra teşekkür edip yerine otursaydı yaşadıklarının hiçbiri yaşanmayacaktı. Ama O her zamanki gibi bildiklerini okudu. “Kürtçe kaset yapacağım, Kürtçe klip çekeceğim” dedi. Sonuna da ekledi: “Ve bunları yayınlayacak cesaretli insanların olduğunu da biliyorum”S. Ortaç başta olmak üzere E. Saatçi ve bir grup Türklüğe hakaret ettiği gerekçesiyle (Oysa ağzından Türklükle ilgili bir kelime bile çıkmamıştır) Ahmet Kaya’nın bulunduğu masaya çatal-kaşık fırlatmaya başladılar. Sanki Milli Takım galibiyeti kutlayan fanatik gruplar gibi 10. yıl marşını söylemeye başladılar.İşte… Rüzgâr tersine dönmüştü. Birkaç gün sonra bir televizyon kanalının kapısının altından(!) Ahmet Kaya’nın 1993 yılında Almanya’da pkk bayrağı önünde çekilmiş fotoğrafı atılmıştı. Oysa daha sonra ıspatlanacaktı ki; Ahmet Kaya 1993 yılında hiç yurt dışına çıkmamıştı.”dövülmüşüm sövülmüşüm kovulmuşum bens.ktir çekilmişim yani kendi öz yurdumdançeker giderim.”Evet gitmişti Ahmet Kaya. Hem de bir daha dönmemek üzere. Tarih 16 Kasım 2000’i gösterdiğinde de ölüm haberini almıştık. “Biz buradayız gitmeyiz, ülkemizi bekleriz” şarkısını yazan E. Saatçi ve S. Ortaç artık ülkelerinde rahatça gezebilirlerdi.30 yaşına kadar insanların nasıl lahmacun yediğini, nasıl içine soğan döktüklerini, nasıl dürüp ağızlarına götürdüklerini izlemişti Ahmet Kaya. Acaba kendisine “terörist” diyenler bunun ne demek olduğunu bilirler miydi? Acaba kendilerine hiç “kıro” denilmiş miydi?Hayatı boyunca hiçbir partiye ve örgüte üye olmamıştı O. Ama sapasağlam bir video bırakmıştı geriye. Aynalar belgeselindeki son cümleleri:“Arka cebimde yarım metrelik kefenim var. Her anlamda yani. Ölürsem, bir tek isteğim var. Kimse ama hiç kimse bu ülkeyi sevmiyor demesin. Ben Edirne’den Ardahan’a kadar bu ülkeyi çok sevdim.””biri saksımızı çiğneyip gittibiri duvarları yıktıcamları kırdıfırtına gelip aramıza serildibiri milyon kere çoğaltıp hüzünleriher şeyi kötüledibizi yaraladıbiri şarabımızı döktüsoğanımızı çaldıbiri hiç yoktan vurdu kafeste kuşumuzuciğerim yanıyor, yüreğim kanıyorolmasaydı… olmasaydı sonumuz böyle”gözüm yaşarıyoryüreğim yanıyor /kanıyorolmasaydı sonumuz böyle”****98 yılında çıkaracağını söylediği Kürtçe albümler artık piyasada. Şarkılar devletin televizyonunda bile söyleniyor. Ne oldu? Ülkemize bir zarar geldi mi? Özgürlükleri kısıtlamak ne kadar doğru peki? Peki şimdi S.O ve E.S’yi televizyonda görünce ne kadar mutluyuz?****Hepimiz farklı dinden, ırktan, mezhepten olabiliriz. Ben hiç kimseye Alevi/Sünni, Hıristiyan/Müslüman ayrımı yapmadım. Hatta bunlara o kadar ilişkisiz kaldım ki en yakın arkadaşlarımın bile dinini, dilini, ırkını merak etmedim/bilmedim. Ve ben de bu ülkeyi Edirne’den Ardahan’a kadar çok sevdim (şehrinin birinde 37 yıldızlı bir otel yanmış olsa bile…).Kulaklarıma çok uzaklardan bir türkü geliyor şimdi…”edirne kapısı zordur geçilmez,uzaktır memleket kolay gidilmez,dağda açan çiçek şehirde büyümez;koyma beni buralarda gözünü seveyim,zincir vurma yüreğime bırak döneyim.”Zamanını
zı bu uzun yazıya ayırdığınız için teşekkür ederim. Ben inanıyorum ki bu yazıya zamanını ayıran Aynalar Belgeseli’ne de 57 dakikasını ayırır.aynalarhttp://www.sabah.com.tr/2004/06/13/yaz85-10-110.htmlSevgiyle…
Ekşisözlük
yorumlar
selam ben bir ahmet kaya dinleyicisi değilim hatta bir yerlerde calan bir ahmet kaya cdsi veya benzeri birsey varsa gidip onu durdurmayı veya baska bir seyle degistirmeyi tercih ecerim. ama ahmet kayanın istanbula gelisi ve sonrasından alıntılar ile beslenmis yazıyı okudum. bu tip durumlarda hep aklıma gelir Nazım Hikmet her defasında hep sorarım kendime acaba o zamanlar Nazım Hikmete de yapılanlar olmasaydı, sürülmemiş olsaydı, o özlemi esareti yaşamamış olsaydı o yazdıklarını yazabilir miydi ? kanımca bu tip sanatçılar tabiki çektikleri acılardan beslenirler belki onlara en büyük düşmanlığı yapanlar aslında hiç farketmeden koskoca bir güç vermiş oluyorlardır ellerine ve verdikleri o güç, kuyusunu kazmaya çalıştıkları kişinin belki de sonsuza kadar dimdik hatırlanmasını sağlayacaktır. evet ahmet kaya nın müzigini dinlemem ve sevmem dedim fakat eminim ki bir masada oturup yemek yemekten zevk alabilecegim bir kişiydi kendisi ama yukarda soyadları geçen kişilerle aynı masa fazla vakit gecirebilecegimi sanmıyorum umarım anlatabilmişimdir.
acılarıyla beslendikleri bir bakıma doğru olabilir.ama daha ne kadar acı çekecek bu insanlar?ne gerek var…Orhan Pamuk içinde aynı şeyler yapılmaya başlanmadı mı yakın bir tarihte? evet dostoyevski de çok acı çekti çok iyi işler yaptı.ama Tolstoy babadan kalma mirasıyla gayet zengin yaşadı.eee tolstoy’un ürünlerine kim kötü diyebilir,bir kaç kişisel görüş dışında? acı çekmek özgürlükse özgürlük bunun neresinde?
acı çekmenin özgürlük olduğunu söylemedim ve nasılsa sanki benim söylediklerimden oh iyi olmuş az bile yapmışlar gibisinden bir anlam çıkartılmış ona cevaben yazılmış gibi geldi son yazılanlar. ama sanırım biraz iletişim bozukluğu mevcut. evet sanatçılar acıyla da beslenir ama bu daha çok acı çekenin daha gerçek bir sanatçı olması veya acı çekmeyenin de sanatçı olmaması demek değildir. özgürlük arayışınıza konuyla ilgili bir anlam yükleyemediğimden yardımcı olabileceğimi sanmıyorum.
yazının parmak bastığı nokta önemli. ahmet kaya ve onun müziği, kürt sorunu ülkedeki faşist baskıcı rejim, ab ile birlikte son dönemde değişen ve daha önce gelişmiş olan kürt ulusuna tanınmayan azınlık hakları…kısacası sorun ahmet kaya nın gelişimi yada Nazım ve benzer sürgün hayatı yaşamış sosyalistlerin sanat anlayışı değil..bence yazıyı bu geniş vizyonda değerlendirmeli ve varacağımız sonuçları bu şekilde tahlil etmeliyiz ..
meraklısı için: <a href=”http://www.netkitap.com/ayrinti.asp?id=57636″>Ahmet Kaya</a>.Hatta yazarlardan birine dikkat zira <a href=”http://www.hafif.org/uye/NuMB”>NuMB</a>=Emrah Aydoğdu
Belgeseli izleyince Ahmet Kaya “bazı solcular beni seviyor bazıları ile bazı ortak noktalarda buluşuyoruz” dediğini duydum. Aklıma çok yazı ile ve Ahmet Kaya ile alakalı olmasa da şu laf geldi, “türkiye de iki solcu bir araya gelirse üçe bölünürler.” Galiba Ahmet Kaya’da parçalardan birisi, kabul edilse de edilmese de…
plum, peki 🙂
sayin can dündarin çok başarili bi çalişmasi daha ahmet kaya hakkinda belli belirsiz atip tutanlar izlesin ve ne hakkinda eleştiri yaptiklarini kimin karşisinda durduklarini bilip de konuşsunlar bari!! bu adam önemli bi insandir ve bir duruşu vardir bu biline! ben dinlediğimde çok duygulaniyorum çünkü zulmedilmiş baskici rejim politikalariyla köreltilmiş devrim işiğinin feri söndürülmüş dönemlerin sanatçisidir!! o anlatmaya çalişmiş ayakta kalip sesini duyurmaya çalişmiştir!!temsilcidir o! bizden yaralarini sarmamizi istememiştir ki yaralari sarilamazdi zaten..yoluna baş koyanlarin türküsünü çigirmiştir kendi üslubunda! aşk şarkisi yapmiş ama tadinda birakmiştir! böyle bi insana klibiyle cevap veren (tamamen yalaka bi uslupla!)televole gibi bi proramda ben vatanimi böldürtmem diye ahkam kesen ercan saatçiye bakalim şimdi.. şu an seray severin albüm yapimciligini üstlenen şahis! hangi şarkisinda böyle aci bi dönemi ele almiştir? anca seçim propagandalari için şarki düzenler o! (haydi şimdi bütün eller havaya!)kendisini ciddiye almiyorum! piyasaya sürdüğü gereksiz tiplere de sinir oluyorum!! ne tarafta oluacağimiza karar verirken daha bilinçli olalim sadece ve her ağzi olan konuşmasin!! kürtçe şarkiyla vatan bölünmez seçim senindir çünkü dinlersin veya dinlemezsin! ama böyle bi arzdan dolayi bi insan yağmalanamaz vatan haini ilan edilemez! bu bir insanlik ayibidir kiniyorum! politika diil sanat yapiyor bu insan!! vatan sevgisiyle yüregi kabaran!! millet! bizi ahmetkaya gibi bi illetten kurtardiğiniz için size minnettarim! yoksa napardik biz ne hallere düşerdik??!
Ahmet Kaya dinlerim müziğini severim ama anlamadığım olay Ahmet Kaya neden bir propoganda aracı olarak aramızda dolaştığı. Neden O da diğerleri gibi müzik adamı kimliği ile karşımıza çıkartılmadığı. İşte bu noktada Ahmet Kaya’nın isteyerek/istem dışı olarak sömürülmesi noktasına geliniyor. Ahmet Kaya bir müzisyendi benim için fazlası değil.
Neden mi? Yurdumun hobidi loy loy popçuları tarafından vakt-i zamanında kürtçe şarkı söylemek istedi diye müzisyen olduğu unutulup, bölücü ilan edilerek linç edilmeye çalışıldığı için, şimdi tvde kürtçe şarkılar en popüler talk showlarda söylendiği için. Medyamız tarafından günah keçisi ilan edilen müzisyene, hakkettiği değeri geç de olsa geri verme çabası, yazanın eline sağlık, güzel olmuş.Ayrıca az önce uzunluğuna aldırmadan, üstelik sıkılmadan okudum, <a href=”http://www.hafif.org/yazi/mecburen-mecburiyetten”>şu blogun</a> altında konuşulmuş taa 2002 yılında. Adeta link canavarı oldum ama okunmasında fayda var diye düşünüyorum.
Ahmet kaya her yönüyle ülkemize ve yüce türk milletine ihanet etmiş bir kişiliktir. Birçok hayranı (ki onlardan bitanesi de bendim) gibi ben de, yurt dışına gidip ülkemiz hakkındaki kötü düşüncelerini açıklamasıyla şaşırdık kahrolduk. Ne onu ne de ona ait şarkıları dinlemiyorum. Dinleyenleri de elimden geldiğince uyarıyorum.
hayir! ben ülkemi çok seviyorum demiştir hep.. ayrica yargisiz infaz yapan onu parise neredeyse süren bi millet hakkinda ne düşünseydi??
Sizin hiç babanız öldü müBenim öldüKör oldum.rialto eline saglık
Ülkemi seviyorum demekle olmaz! Madem ülkesini seviyorsa bunu gösterecek. ahmet kaya’ nın ülkesi adına olumlu bir iş yaptığını görmedim, varsa yoksa onu eleştir, buna isyan et, bunu kabul etme…
ne zaman ki ”Arabamı şerefsizlerin memleketinde bıraktım” dedi benim gözümde de hiçbir değeri kalmadı.
herseyden önce yukarıda yazılanlarda değinilen asıl konuyla biraz uzak kalmış gibi görünen ama bir yerlerde üstüste binen bir iki şey söylicem. sizin hiç babanız öldü mü ? benim öldü kör oldum bu kelimlerle beslenen bir çok şarkı bir çok babasını kaybetmiş insan tarafından kendilerinden bir parça buldukları, gördükleri için hemen diğerleri arasından ayıklanıp zihinlerde baş köşeye konulacaktır. her toplumda olduğu gibi bizim insanlarımız arasında da herhangi bir şekilde babasını kaybetmiş insanların önlerine akıllıca atılmış kurnazlık kokan kırıntılar da olabilir ve tabiki olmayabilirler de. ama bunu biraz kafası çalışan her şarkı sözü yazarı veya daha kopmpleks işler yapan kişi tarafından maksatlı bir şekilde kullanılmaya hatta sömürülmeye açık durumlardan biridir. yüzde 99 un babası vardır bundan baya düşük bir yüzdesinin de babası ölmüştür.bar taburesinde babasının öldüğü yaşta o tabureden ayakları üstünde inemeyecek kişiler bile mevcuttur. o yüzden bu tip şeylere takılmayın yanlış yerde çamur içinde sömürüler balçığında bataklığında bulursunuz kendinizi ve debelendiginiz kadar batarsınız. peki kabul bazen batmaktan başka çare bulamazsınız eywallah.gelelim asıl konuya; bunu neden kimse düşünmüyor belki müzik veya benzeri bir yaratma ve veya performans ile ilgili konularda fazla kafa yormadığınızdan olabilir. ben bu konularda biraz düşünceli bulurum kendimi ve yanlış anlaşılmasın hiçbirinizden üstün olduğumu öne sürmüyorum ama bildiğim çok basit kavramlar var. insan kendi şarkılarını kendi istediği dilde yapar, besteler, yazar, söyler. şimdi biraz daha açalım buraya kadar anlaşıldığı üzere her besteci veya söz yazarı veya her ikisini de yapan insanın kendi içinden gelen hatta yine aynı kişinin bilinçli kontrolunden dışarı taşan ölçülerle ortaya çıkabilir şarkılar veya sözler.. ve tabiki sözlerin de dili. şimdi burada uymayan bir şey var. ahmet kaya diyelim ki kürtçeyi kendiyle bağdaştırmış ve o dil üzerine yoğunlaşmış kürtçe besteler yapan birisiydi o zaman neden türkçe söyledi. haa kürtçe yasak diye mi türkçe söyledi? hem adama solcu diyorsunuz bunun sonrasında da aslında kendi istediği dil kürtçeydi ama başka zorunluluklar dolayısıyla türkçe söyledi dersiniz solcu kavramlarımız arasında tutarsızlıklar var demektir. yahu benim bildiğim sanatçının içinden gelir o genellikle sadece bir araçtır içinden çıkanları dışarı vurmakta içinden gelenler ona özel, onundur. yani kusura bakmayın da adamın içinden gelen dil başka dil ama söylediği dil farklı dil ise zaten hemen bir sinekkaydı tıraş olup sabah programlarında teyzeleri hoplatıp göbek attırmaya başlamasının zamanı gelmiştir. haa baştan beri içinden gelen türkçe ise o zaman kürtçenin politik avantajlarını kullanmak için ortalarda ben kürtçe de söylicem kimse tutamaz kıvamında dolaşıp yıldırımları üstüne çekmek nedendir nicedir? baştan beri amaç sadece müzik olsaydı şarkılarda kimse silahını helalarda unutmazdı. amaç baştan beri kürt halkı için müzik yapıp zaten kendi içinden gelen dil kürtçe olduğundan kürtçe müzik yapmak olsaydı yakın bir zamana kadar biz duyamamış olacaktık. farkındaysanız azınlıkların hakları, özgürlük bıdı bıdılarına uzaktan yakından hiç dokunmuyorum. bir sanatçının uğrunda başkaldıracağı tek şey birlik beraberlik kardeşlik barış sevgi huzur ve yardıma ihtiyacı olanlara yardım eli uzatmaktır. bu din dil ırk renk cinsiyet bayrak coğrafya gözetmeden bir tek şey içindir. insan ve diğer canlılar. iş ne zaman bu etrafını çizmekte zorlandığım kocaman parçanın bütünlüğünden herhangi bir alt gruba indirildiğinde olay farklı boyutlara girer. eğer siz o indirgenen gruba mensupsanız değmeyin keyfinize tadından yenmez ama dışarıda kalanlardansanız olay başkalaşır. biraz daha açıyorum. müzik, diğer edebi sanatlardan daha farklı ögeler içerir. hatta öyle güçlü ögelerdir ki bunlar bazen sözlerde anlatılanlardan tek kelime bile anlamasanız da hüngür hüngür ağlar zamanı geldiğinde camları pencereleri açtıktan sonra dinlediğiniz müziğin sesini sonuna kadar kökleyip duvardan duvara atarsınız kendinizi. şimdi kürtçe müzik yapmak yasak veya zamanında yasaktı diyelim o zamanlarda içlerinden kürtçe besteler çıkan kürtçe türkülerde kendilerini bulan kürtçe düşünen kürtçe yazan kürtçe hisseden insanlar şarkı söyleyenler; yaa hay allah bugun de kürtçe söylemek yasak neyse başka bir güne inşallah deyip türkçe mi söylediler yani? ula hala kürtçe yasak naapalım ekmek parası türkçe söyliycez gibi bir mantık mı yürüttüler yani? yahu bu kadar kolay mı yaa hah ulan buldum kürtçe yasak düşünsenize kaç tane kürt var bee bundan sonra söyleyemesem de etrafta kürtçe sölicem tutmayın beni argumanıyla nasıl da çoğaldı ahmet kaya sevenler. çocuk şarkıları yapmak da bunun bir iki gömlek üst halidir. anne başka fikir ve görüşlerde başka zevklere sahip olabilir bunun üstüne baba daha da bambaşka şeylerden zevk alıyor olabilir ama çocuklar bir yaşa kadar aynıdır (istisnalar bıdıbıdı) o zaman bir bakmışsınız aslanlar miyav der minik fareler kükrer. hiç dikkat ettiniz mi hep minik fareler kükrer gerçek aslanlar ya hiç kükremeyle ilgilenmez yada zamanında bir kere kükremişlerdir o herkese yeterli olmuştur zaten.son bişey mrkus için evet şerefsizlerin memleketinde yaşıyoruz senin gözündeki değerim için bunu değiştiremeyeceğim kusura bakma.
bir yerlerde müziğiekmeğini yediği memleketi parçalamak için kullanmayanbirileri vardır,umarım…ve hala iş aş diyerek bağıran insanların cebinde parasız nereden bulunur bilmem çakıların ve silahların olmadığı bir yer vardır,umarım…
@be_goodie: Yahu bi, ne alaka? Kürt kökenli Türkler, Türkçe konuşmasın, türkü söylemesin mi yani? Kulağını, kolunu spiral yapıp tersten tutmuşsun. İlla ki aşk, sevgi, kardeşlik üzerine mi şarkı yazılırmış? Olur mu öyle şey allasen? Şarkılarda dile getirilen duyguların tümü insana dair değil mi? Şimdi kitlelerin duyguları sömürülmesin diye, kertenkelelerin aşkına dair mi söz yazılsın?Ayrıca <b>mrkus</b>, okumadan yorum yazıyorsun. Eğer konu ile ilgileniyorsan, az buçuk özen gösterip verilen linkleri okursun. Medya dedik, günah keçisi dedik, okumakta fayda var dedik. Oku da öğren ne demiş ne dememiş. Zamanında bize dayatılan uydurmaca, kırpılmaca haberlerle yargılamayın kimseyi rica ederim.
Peki ya demokrasi? Bırakınız bir insanın bir ülkeden gitmeye zorlanmasını, “saçmalıyor, konuşmasın” demek bile demokrasi kavramı ile örtüşmez. Dolayısı ile haklıydı-haksızdı çeperinde edeceğimiz her söz, “benim demokrasim daha iyidir” demek olacaktır. Vatandaşların memnun olmasalarda ülkelerinde yaşama hakları olmalıdır. Ve biz onlara -demokrasiye inanıyorsak eğer- tahammül edebilmeliyiz. Bize uygunsuz, aykırı, saçma gelse bile.Türkçe – kürtçe konusuna gelince, üniter devlet yapımızın mantıken en doğrusu olduğuna inanıyorum ama anlamadığım tek şey şu: ben doğduğum çevrede türkçe konuşulduğu için türkçe konuşuyorum. Tıpkı bir fransızın fransızca, ingilizin ingilizce konuşmayı öğrenmesi gibi. İbrahim Tatlıses bir keresinde (tam olarak Siyaset Meydanı’nda) “Ben mağarada doğdum” demişti. Sanırım doğuda herkesin ilkokula gitme şansı olmadığını konusunda hepimiz hem fikiriz. İbrahim Tatlıses’e benzer şartlarda doğanlar da türkçe bilmediği için onlara “neden türkçe bilmiyorsun” diyebilecek miyiz?Ben İzmir’liyim, evimin çevresinde iki üç okul seçeneğim vardı. Oradan buraya bakıp eğitilmediğim için bana kıro muamelesi yapsalar kızardım benim gibilere diyorum. Benimki gibi onunki de temel insan tepkisi. Ben tanımadığım için, o da aleyhine haksızlık gördüğü için tepki veriyor. Yani herkes haklı. Ben memnun muyum? Hayır. Peki sorun ne?Sanırım biraz da şunu görmeliyiz. Biz halk olarak, toplum olarak, devlet olarak -sorumluluk sanırım hepimizde- nasıl oldu da kendimize yabancılaşacak kadar fark olmasına izin verdik? “Baba beni okula gönder” diye kampanya yapılıyor memleketimde. Benim için inanılmaz, olur şey değil bu kampanyaya ihtiyaç duyulması. O halde kızını okula göndermeyecek kafada insanlar varsa hala, biz sekiz yıllık eğitimin nesini tartıştık? Neden, neden, ama neden? Bu eğtimi sistemi nasıl olurda bu kadar farklı insanlar olmamıza izin verir?Ben daha Türk’üm diyebilir misiniz? Tanımı nedir? “Ne mutlu Türk’üm diyene” neyimize yetmiyor? Farklı olanı kabul edebilmeliyiz. Birbirimize, ya da bir başkasına tahammülü öğ-ren-me-li-yiz. Başka şansımız var mı?Son bir paragraf. Ntv’de “Crossing The Bridge – İstanbul” belgeselini izliyorum, sokak çalgıcılarıyla konuşuyorlar. “Sen bizden değilsin” diyorlar, “nasıl derler?” dedi, “Benim dedem vatanı kurtarırken öldü”.Yeterince duvar var, artık köprü yapalım.
yok yok, aman okumayın, bilgilenmeyin, suçlayın iyi gelir size, yanıldığınızı kendinizden ne kadar saklayabilirseniz o kadar mutlu olursunuz..
@be_goodie: yazdigim siir Cemal Sureya’nindir boş işler muduru begu bey.@hocja: Ahmet Kaya sanatçıydı. Yüzlerce şarkı yaptı hala zevkle dinledigimiz; Onu sevmeyenlerin bile arşivlerinin baş köşesinde duran şarkılara imza attı. Baska ne gibi işler yapmasını isterdin acaba merak ettim ben şimdi. la havle…
@hocja: tam sana cevap vermek adına klavyenin başına geçmiştim ki sağolsun benim yerime threewishes gereken yorumu yapmış..anlayamıyorum adam penisilini bulacak değildi herhalde?birincisi o sadece bir müzik adamıydı,ikincisi penisilin zaten bulundu…İrlanda müziklerine biraz aşinalığı olanınız var mı?neredeyse çoğunda söz duyamazsınız.daha çok bizim lay lay,ahey ahey,vaaaay,vay tadındadırlar…tabii kendi dillerince.yinede derdini anlatabilmiş olmalıki bu müzikler hala yaşıyorlar..ya da balkan müziklerine bir bakın.yok olma tehtidiyle karşı karşıya olan diller var.ama hala şarkılarıda var.ne olacaktı yahu bu dili konuşan kalmadı popüler olanından mı yapayım deselerdi.haftada 5 ila 6 dilin yok olduğunu biliyor muydunuz? bunların yok olmaması ve nesilden nesile aktarılabilmeleri için müzik çok önemli bir araç.bu durumda kürtçe,türkçe,ugandaca,slavca,pomakça…ne fark eder?müziğin evrensel olduğu klişesini hepiniz bilirsiniz.ama bir şey klişe haline gelmişse içinde mutlaka doğruluk payı barındırdığındandır.hala bazı filmlerde muza basıp,düşenler ve hala bunlara güldüğümüz anlar var..ahmet kaya değişik yorumu,sesi ve gırtlağı olan bir şarkıcıydı.hilal cebecilerin,seray severlerin,serdar ortaçların cirit attığı bir piyasa var şu anda.en azından ahmet kaya kendince doğru işler yaptı.yalnız şöyle bir gerçekte var ki az önce saydığım isimlerde olmak zorunda.eğer onlar olmazsa belkide iyi iş yapanları bu kadar kolay farkedemeyeceğiz.farklı kültürler ve anlayışlar hep olacaktır.ve olmalıdır.uygarlığın en büyük gereksinimi çelişkidir.bize düşense bu çelişki ortamlarında karşı tarafı rencide etmeden dinlemek ve birazda öğrenip gelmek olacaktır
illa aşk ve sevgi uzerine sarkı yapılır demedim zaten klasik aşk sarkılarından gına geldiği için aşk sarkılarından yeterince bayılmış durumdayım. her konuda her konsepte sarkı yapılır. kimin neyle ilgili sarkı yapacagını kendisinden baskasi bilemez. her istedigin dilde de sarkı yapilir. kökenin neresiyse o kökenden gelen sarkılar da yapabilirler. olay o diil olay neysen oyle olmak veya gorundugun gibi yada oldugun gibi bıdıbıdısı. sorun burda diil sorun ilk başlarda türkçe sarkılar soyleyip sonra başka başka yani sadece sarkı soylemek amacından sapıp sarkıyı nece soylemek konusunda ileri geri konusup bir sekilde hem yandas hem de karsına insanları almak. ilk baslarda da kurtce sarkıları varsa neden onlarla hiç ilgilenmedi ilk baslarda da icinden önune gecilmez bir kurtce muzik yapmak istegi varsa neden turkce soyledi. kopruyu gecene kadar ayıya dayı deme taktigi mi bu. yine yineliyorum ben her dilde sarkı muzik yapabilme ozgurlugunu savunan biriyim ama muzik yapmak baska bas kalsirmak baska seyler. yukarda da sanatcinin bas kaldiracagi seyleri listeledigimde karsima gecip nassı yani bunlardan baska seyler icin sarkı yapilmaz mi derseniz benim kolumu nereme koydugumla ilgilenmekten asil konuyu anlamamıs olursunuz. yani amcam ilk onceleri kimseleri arkasında goremedigi icin turkce soyledi sonraları baktı birileri onun yanında tutturdu kurtce de soylerim diye. bunun sebeplerini olmasi gerekenleri tartismiyorum ama o zamanlar kurtce soylemek yasaktı. ahmet kaya girdigi muabbetlerden dolayı burada barinamayıp yurt disina kacti diye mi kurtce serbest oldu. iki arada bir derede olmaktan öte bir yol secseydi simdi daha saygın bir yerde olurdu.ayrica babasını kaybetmekle ilgili sozler kimin tarafından yazılmıssa yazılmıs bunu bir sarkıda kullanmak sömürüdür. bu kadar basit. bazıları sömüürülmeyi sever bile bile isteye isteye bazılari sevmez.
anlamamakta direnen arkadaşlar basin yoluyla edilgenmiş beyinler türkçe de söyler adam kürtçe de!! ülkemi seviyorum demekle olmaz tabi!! yüklenelim hadi ahmet kayaya hatta tekrar öldürelim!! sen neleri dinliyosun ki?? evet ülkesin seven vücudunu sergilemeli!! et piyasasi oluşturmali!! soruyorum sana bunlarin abazalari doyurmaktan başka ülkesine hizmeti varmi??!! sen göster hadi türklüğünü!! şerefsizler yok mu!! ne o üstüne mi alindin şerefsizliği?? niye o zaman bu isyan.. birak güzel kardeşim ahmet kayaya dalaşmayi sen anlayamazsin farkina varamazsin çikaramazsin at gözlüğünü!! ben ne desem boş faydasiz..
peki o zaman çok saygıdeğer be_goodie söylemeyelim fatih kısaparmak’tan kara dut’u da.. onu da bedri rahmi karısınayazmış.. e baya fazla sayıda erkeğin karısı var şu ülkede.. bak şu fatih efendi’ye.. nasıl sömürürsün o kadar erkeğin duygularını, sevdiği insana olan.. bak sen şu işe ki şehrazat da oktay rifat’tan çalmış da yazmış nilüfer’e söyletmiş sonra da namuzsuz akşamlar’ı.. oktay rifat karısına yazmamış mıydı o şiiri oysa ki.. neden sömürüyorlar ki duygularımızı eşimize,dostumuza,babamıza duyduğumuz.. bu şairler de yazmasınlar şiir miir kardeşim.. söyleyenler kadar şairler de suçlu bu sömürüde,değil mi çok saygıdeğer be_goodie.. nazım da halt etmiş ama memleket özlemini,sevdicek özlemini,gençlik özlemini, hem de aynı şiirde dökmüş satırlara.. nasıl sömürürsün sen kardeşim milyarlarca insanın duygusunu bir şiirle.. bir de zülfü livaneli var,gitmiş bu sömürü şiirini şarkı yapmış.. yazmayın kardeşim şiir miir.. siz de söyleyecekseniz şakşuka falan söyleyin sömürmeyin bu kadar garibanın duygularını.. yok şakşuka da söylemeyin acıkır millet.. susun en iyisi hepiniz..
Ahmet kaya’yi sevmemenin dayanilmaz hafifligini uzerimde tasiyan bir insanim ben.Ahmet Kaya’yi ne kadar on yargili olarak degerlendirdigimi bilemiyorum fakat sevmiyorum kendilerini Hem sanatsal acidan hem de dusunceleri bazinda. (sebep ve nedenleri ben de sakli kalsin)Yukaridaki yazdiklarimi fasistlik olarak gormeyin dusuncenin ozgurce soylenmesi olarak algilayin lutfen.
@be_goodie: Allah aşkına sen de çoğunluğun yaptığı gibi yapma ve üşenmeden <a href=”http://www.hafif.org/yazi/mecburen-mecburiyetten”>şu </a> linkte yazılanları oku -yukarıda da verdim ama ahkamların gidişatına bakınca anladım ki, pek okuyan çıkmamış-. Yukarıdaki blogda da bahsedilmiş üstelik ilk albümünü nasıl çıkardığından. Bizim baktığımız pencereden bakarak anlamak zor, evet. Yurdumun batısında doğdum, yediğim önümde, yemediğim arkamda idi. Ayrımcı yaklaşımların ya da bakışların hedefi olmadım. Baş kaldırılıyorsa eğer bazı şeylere, bir nedeni vardır elbet.Asırlardır oyunlar, romanlar, şiirler ve şarkılar yazılmış toplumsal sorunlara parmak basan ve hatta baş kaldıran. Dileyen istediği mesajı verir, istediği şeye de baş kaldırır. Dinlemek ya da okumak insanların seçimidir. Birlik beraberlik için yazılan şeyler, haksızlıklara baş kaldırı olamaz mı? Bu ne yaman çelişkidir böyle? İstediği zaman, istediği dilde söyler müzisyen şarkısını. Ayı dayı bağlamından öte, sesini duyurabilmekse derdi, ister dayı desin, ister ayı. Deli cesareti göstermek de adı üzerinde deliliktir. Ahmet Kaya böyle mi düşünmüştür bilemem ama ben kafama takmıyorum ne zaman kürtçe söylemek istemiş de söylememiş. Üstelik türkçe söylediği şarkıların da dayı demek olduğunu düşünmüyorum açıkçası. Neyse oymuş işte, farklı mı göstermeye çalışmış kendisini? İki arada bir derede değiller mi ki? Bak bi doğuya, sonra bir de batıya. Al sana ara, al sana dere.Ayrıca birlikten kuvvet doğar, evet.
insanların kuşaktan kuşağa bilgi aktarabiliyor olması normalde bir avantajken öyle şeyler oluyor ki bundan nefret etmeye başlıyorsun bir süre sonra. keşke insanoğlu en azından bir önceki kuşaktan gelen bilgiye şüpheyle yaklaşabilseydi. aksine dedikodu dedektörü gibiyiz; bilgi gidiyor, söylentiler kalıyor. dünkü hürriyet gazetesinde de buna güzel bir örnek vardı. bir çınarın üzerine “ünlü türk şairi nazım hikmet bu ağacın altında yatıyor” yazan bir plaka asılıyor. sembolik birşey. köy ikiye bölünüyor; yarısı “köyün adı komüniste çıkacak” diyor, diğer yarısı “ağacın altında define avına çıkarlar” diye söyleniyor. aslında bir bütün halinde çıksın o plaka deyince halk elden birşey de gelmiyor. velhasıl giden gidiyor. nazım demişken böyle de bir şiiri vardır anlayana.Akrep gibisin kardeşim,Korkak bir karanlık içindesin akrep gibi,Serçe gibisin kardeşim,Serçenin telaşı içindesin.Midye gibisin kardeşim,Midye gibi kapalı rahat.Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim.Bir değil,Beş değil,Yüz milyonlarlasın maalesef.Koyun gibisin kardeşim,Gocuklu celep kaldırınca sopasınıSürüye katılıverirsin hemenVe adeta mağrur, koşarsın salhaneye.Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,Hani şu derya içre olupDeryayı bilmiyen balıktan da tuhaf.Ve bu dünyada, bu zulümSenin sayende.Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğerVe hala şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsakKabahat senin,-demeğe de dilim varmıyor ama-Kabahatın çoğu senin, canım kardeşim
yahu siz manyak mısınız diycem olmıycak. baslamissiniz yok nazım hikmet de o zaman yazmasaymıs yok otekisi de erkeklik duygularini somuruyormus yahu galiba en mantıklısı sorunu kendimde aramak hala anlatamadım demektir bu.evet etrafta tepki verenlere bakıldıgında bir tane dediklerimden benim soylemek istediklerimi cikartip ona gore kelimeye cumleye burunmus bir yazı okuyamadığımdan sen ne soylersen soyle karsindakinin anladigi kadarsındır kısır döngüsünde bulmuşluğumun tekrarıdır bu olanlar alışığım ben aslında. demek ben bir sekilde bu konuda kendimi yeteri kadar ifade edemiyorum ve bunun farkındalığıyla önüme sunulan bilmemkaç tane linki tıklayıp her sakallıya baba demeyi seçen bir grup insanla bu konuda fazla bir sey tartısabilecegimden ümidi kesmiş durumdayım. şimdi de içimden bir sürü şey söylemek gelse de bunlar daha öncekilerin anlatımında yapılacak birkaç değişiklikle yine aynı şeyleri önünüze koymaktan farklı bir şey olmayacağından ve daha öncekilerle vardığımız noktanın trajik pozisyonundan dolayı girmiyeceğim ben tekrardan bu olaya. ölünün arkasından kötü konuşulmaz zaten ahmet kayanın kişiliği ile ilgili tek bir kötü kelime söylemediğimi düşünüyorum ama yine yineliyorum ki her türkücünün yanık bağrını kendi bağrı ile bir tutmak ve her sakallıya baba demek bana göre değil. her sakallıya baba dememe öngörümden dolayı ve bunların üstüne (ahgg üzülerek yine tekrarlıycam ama kısa kesicem) birinin ilk başlarda kelimelerin farklı farklı yerlerinin üstlerine basarak neredeyse kendine özgür bir şekilde türküsel nitelik ve öğelerle dolu bir müzikle ortalara çıkan birinin ilk çıkışında (aslında dunyanın en aptalca seyini tartısıyoruz burda ama) kürtçe gibi bir isteği yokken sonraları bir şekilde bunu kendi bünyesine dahil etmeye çalışması ve hatta bu çabayı da oturup adam gibi bir kürtçe şarkı kaydetmek yerine bir yerde aldığı bir ödülün ve o an masadaki rakının verdiği gazla kürtçe de söyliycem kimse tutamaz beni kıvamında olaya girişmesi; ucuz bayat. zaten bence kensdisinin muzigi de bu iki kelimeyle tanımlanabiliyor benim icin. bunlar zevkler ve renkler bıdı bıdısı. burada diilim ben. ama neden yalan söyleyeyim ucuz ve bayat olan o kadar cok sey var ki ülkede el üstünde tutulan.bana gore birseyin ucuz ve bayat olması sadece hoppiri hoppiri olması göt göbek sunmasıyla kısıtlı diil. bu konuda yapabilecegim bir sey yok. bakın o ödül töreninde ve sonrasında ahmet kayaya yapılanların doğru olduğunu söylemiyorum.ben 16 yaşımda kendi oturdugum yazlık sitenin içinde başıma eski bir özbek takkesi olan öbbe takıp dolaşırken yanıma gelip pardon siz pakistanlımısınız diye sorduklarında yoo türküm dediğim zaman; sen ne biçim türksün böyle şapka mı takar türkler diye tartaklanmaya başladım bir arkadasımla beraber kafamdakinin özbek takkesi oldugunu özbeklerin zaten türklerin soyundan olduğunu anlatmaya calismak hic aklıma gelmemisti bunlari biliyorlardir diye dusunmustum konudan kucuk bir sapma olcak ama o gece rakısını icmis karısı ve ogluyla cekirdek yiyerek yuruyuse cikan türk amca bizi pakistanlı olarak yargılayıp ogullarını kopek gibi ustumuze saldıgında birimiz sunu dedi: -senin bu yaptığın türklükse evet biz turk diiliz!!. ve bu cumleden sonra etrafta herkes ustumuze kosmaya basladi ben bizi kurtarmaya kostuklarini sandim yaslı yaslı amcalar balkonlardan atlaya atlaya yazlık sitede saçlarının telinin görünmemesi için yaşaayan teyzeler gül memelerini ortaya atıp sallaya sallaya kostular megerse onlar turkluge hakaret edenleri gebertmek icin kosuyorlarmıs yani bizi. işte simdi buradaki alakayı ister dusunun ister dusunmeyin burada anlatılmaya calisilan sey bu vatan millet sakarya olaylarının muzigin icine girdigi zaman o muzigin baska bir sekle burunmesi ve artık o andan sonra o muzikte aranılan veya begenilen seylerin muzikaliteden baska seylere varması. şimdi yineliycem belki ama o tip bir muzigi yapan bir sahıs ile ilgili daha fazla arastırma yapıp yok ilk begendigi kıza bir şey deyince kız rica ederim demis bu rica ederimi kufur sanmıs gibisinden turkiyenin batısında kendisini icinde buldugu yabancılıktan örneklelermiş bıdı bıdıymıs kac haftada bir traş olurmuş bi lahmacuna kaç tane soğan kırarmmış gibisinden ayrıntılar ilgimi cekmiyor. siz olaya muhtesem geniş bir acidan bakıyor olabilirsiniz ve o baktiginiz açidan herseyi gordugunuzu dusunuyor olabilirsiniz. belki de öylesinizdir. ama kusura bakmayın benim bünye bu isime ve yaptığı müziğe bu kadar tepki veriyor bu kadarıyla ilgileniyor o da sizin gül hatrınız için yani. türkçe ve kürtçe saçmasapanlığı zaten o kadar rezil kepaze bir durumdaki neresinden tutarsan tut boka batıyosun işte.ve ayrıca yahu madem bu adam benim bu sığ bakışımla bu kültürsüz egitimsiz ilgisiz cahil halimle algılayamadığım kadar yüce muhteşem bir adam sakallarıyla hepinizin babası tahtına oturmus o kadar seviyorsunuz ki hiç bir yere koyamıyorsunuz o muhteşem anlamlı müziğini ee şimdi mi aklınıza geldi lan bunlar dürzüler kaçan balık büyük olur misali bir helvasını kavurmadığınız kaldı o zaman nerdeydiniz ülkeden kaçmak zorunda kaldığında nerdeydiniz!!! ??? şimdi yok ordan link burdan link verip insanların okumasını istiyorsunuz. beni ilgisizlik bilgisizlik öğrenme ihtiyacı ve isteginden yoksun olarak nitelendirip kendinizi bi bok sanıyorsunuz benden daha fazla linke tıklayıp okudugunuz icin benden daha fazla sakallıya baba demeyi marifet saniyorsunuz. aferin devam edin belki bir gün baltaya sap olursunuz tıkladığınız linklerle. kaçınız kürtçe biliyo kaçınız kürtçe sarkıları duydugunda anlayabilecek durumdasınız yoksa cogunuz sadece yasaklara karsı o kutsal durusunuzu sergilemk icin mi evet tabiki isterse kurtce de soylebilir diyorsunuz?. ben hayir efendim kurtce soyleyemez mi dedim hic cikti mi agzımdan boyle bir sey nereye tıkklarsanız tıklayın artık mazi olmuş kemikleri topraga karışmış bir insanı şimdi hiç bir yere koyamıyorsunuz vaah vaah getti dağ gibin yiğidimiz kıvamında kıcınıza kınalar yakınız ancak kına yakarsınız
boyle iste ama zamanında bir seyler yapmanız gerektigi zaman siz evde oturup o link senin bu link benim tıklarsınız zevzekler. aah bakın orda ne guzel soylemiş bakın bunu da tıklayın orda baska baska seyler öğrenin ama uyanın artık! evde link tıklayarak adam olunsaydı buradan ne profesorler cıkardı kim bilir!!? evlerden martaval okumakta ustunuze yok sevgili monitor arkası ozgurlukculeri karsima gecmis soylemeye calistiginiz seylerin hicbirinde yoksunuz sadece dısardan yorum yapiyorsunuz o kadar. ne zamanında fikrinizi belirtmissiniz ne de bu fikriniz ugrunda bir seyler yapmaya calismissiniz. evet bu durumda sizi ahmet kayayla kıyasladigimda o adamın muzigini ve anlattıklarından hic zevk almasam bile simdi karsima cikmis gec kalmıs ozgurlukcelere onun da kıcıyla guldugune eminim hade devam edin tıklamaya o zaman o ödül töreninde diğer şovenist piçlerin attıkları çatallar bıçaklara cevap olsun diye hiç bir şey yaptınız mı lan? yok tık yok ama onlar piç de olsalar şovenist de olsalar kendi tepkilerini verdiler siz o tıktıkçı gençlik naaptınız? aman dikkat edin kıçınıza bağladığınız kınanın bezini öyle hemen açmayın tutmaz o kına biraz daha uzun süre kalması lasım ki iyice tutsun kıçınıza yaktığınız kınalar. hem ne de olsa ben kıçınızda devamlı bir bezle dolaşmanın sizin için daha güvenli olduğunu düşünüyorum mazallah….
arkadaşlar kimsenin kendi dilinde şarkı söylemesine kimse birşey söylemiyor bakın lazlara onlarda lazca şarkı söylüyor niye onlara bişey söylenmiyor tabiki herkes kendi dilinde duygularını düşüncelerini hissettiklerini anlatacak ama bunu baş kaldırmayla isyan etmeyle terörizme destek vermeyle karıştırırsa o zaman bunlara karşı tepki gösterir
bigudi, anlama kabiliyetini tamamen yitirmişsin. Senin şu yukarıdaki laf kalabalığına cevap verme gereği duymuyorum aslında ama bir iki laf etmeden geçemeyeceğim. Zevzek sensin takke özgürlükçüsü kardeşim benim.
valla son nokta bu olmuş. helal olsun kardeşim. senin gibiler de olmasa bu devlet elden gidecek. güzel türkçemiz kimbilir kimlerce mundar edilecek. varol yaşa.edit: tabi tam bu yazının üstündeki yorum sahibince silindiği için bu söylediklerim havada kaldı. olsun, insanın hatasını anlayabilmesi de güzel bir şeydir.
Size Nazım Hikmet’in VATAN HAYİNİ şiiri en güzel cevabı verecektir.http://www.siirperisi.net/siir.asp?siir=4012
uc bes kisi bir araya gelip, vatan-millet-dil-din kelimelerini diline pesenk edip, kendilerinden farkli dusunen insanlari vatan hainligi ile suclamanin bir cehalet/kultursuzluk ornegi oldugunu ne zaman anlayacagiz acaba?Ha Ahmet kaya? ahmet kaya’nin arabeskligi tartisilir, kalitesi tartisilir. Seversiniz/sevmezsiniz. Ben, kisisel olarak, pek basarili bulmuyorum muzigini. Solcularin orhan gencebay’i gibi gorurdum kendisini sahsen (Ahmet kaya ile ilgili Fikret kiziloku’un yaptigi cok guzel bir beste vardi, dinlemediyseniz tavsiye ederim : ). Ama sarki soylemekten baska hic bir sey yapmamis bir insana ‘ben kurtce sarki soyleyecegim’ dedigi icin vatan hainligi yaftasi yapistirmak, kusura bakmayin ama bizlerin demokrasi acisindan ne kadar ilkel oldugunu gostermekten baska hic bir ise yaramaz. Bu Nazim ile de oyle idi, Orhan Pamuk ile de oyle.keske bu tur insanlari ‘vatan hainligi’ ile suclayanlar, o sucladiklari insanlarin bu ulkeyi sevdikleri kadar sevebilmis olsalar!
sana bir sey diyicem arakadas daha ne kadar demokrasi deyip gercekleri gormezden gelicelsin bi demokrasi diyosun ama ne olduğunu bimeden yasıyosun sen her acıklanan gercekleri demokrasi boyle olmaz diyerek kendini kandırıyosun hangi demokrasiden bahsediyosun avrupanın egemenilğideki demokrasidenmi bahsediyosun bana azınlıkların ezildiği bu insanlar sadace sarkı soyledikleri için bunları yasamdı kimsede yasamaz ve sanada kimse benim vatan sevgimi belirileme yetskisini vermez vatanın seven gecekleri zaten biliyo kendinizi kandırmayın bazı batı politikalarıyla uyutulup yasıyosunuz
Turk ulusu yakin gecmisinde vatanini sevdigini zanneden ve kendisi gibi dusunmeyenleri ‘vatan haini’ ilan eden cahillerden cok cekti. Gorunen o ki Halen de cekiyor. 🙂
o yorum silinir ama zihinlerimizden bu yorum asla silinmeyecek efe. bu ülkede türkcenin canina sen olmadan ot tikanamayacak arkadas. kahrolsun tüm noktalama işaretleri ve ayrı yazılan dahi anlamındaki “de”ler. vatanını sevmeyle ana dilinde okur yazar olma arasındaki bağdan bahsedenler silinsin bu dünyadan. çok seviyorum lan bu vatanı.
evet vatanın sevenler bu zamanda cahil sayılıyo ve kendini bu ülkeye hizmet etmek için canını verdiği ve hiç bir karsılık beklemdiği için bu devlet devamlı geriye gidiyo galiba senın bu dunucelerin kabul etmesem cevap veryeme calısmazdım ama senın vatan sevgini nasıl kabul etiğini anlamıs oldum bence iki yazı okuyup gercekleri biliyorum diye kenidini kandırma
Bir gün yolda yürürken bir <a href=”http://www.loglar.com/album.php?id=420″>kaset</a> buldum.Üzerinde Foneks yazıyordu.Sağında ve solunda sakallı bir adamın resmi vardı.Hemen eve koşup yeni aldığımız teybe taktım.<a href=”http://www.loglar.com/song.php?id=7369″>Biz üç kişiydik</a> diyordu.Üç ağız, üç yürek, üç yeminli fişek..Ne de güzel söylüyordu.Bingöllü arkadaşlarım iyi biliyorlardı bu adamı.Adını duyuyordum fakat tanımıyordum.Ahmet Kaya’ydı bu.Belgeselde de anlattığı meşhur ‘rica ederim’ meselesini dinleyince gülmüştük fakat içimizde o masumluğu yer etmişti.Daha sonra diğer kasetlerini aldım arkadaşlardan.Ahmet Kaya söylüyor ben dinliyor, bazen beraber söylüyor bazende sadece ben söylüyordum.Dinleye dinleye ezberleyivermiştim şarkıları.Babam bir yandan <a href=”http://eksisozluk.com/show.asp?t=mahalli+sanatci”>mahalli sanatçı</a> arkadaşlarının, kendisine hediye ettiği kasetleri getiriyordu.Babam Ahmet Kaya dinlememe hiç laf etmedi.Ama rahatsız olduğu belliydi.Onun huzursuz olduğunu anlayınca, <a href=”http://www.belgenet.com/12eylul/12eylul.html”> 12 eylül </a>ihtilalinde çatıda sandıklarda saklanmış <a href=”http://www.ozan-arif.com/ozan/arif.htm”>Ozan Arif </a> kasetlerini takardım.<a href=”http://www.turkuler.com/ozan/hilmisahballi.asp”>Hilmi şahballı</a> dinlerdik.Arkadaşlar iyi <a href=”http://www.tdk.gov.tr/TDKSOZLUK/SOZBUL.ASP?kelime=k%FCrt%E7e”> kürtçe</a> bilirlerdi. O zamanın <a href=”http://eksisozluk.com/show.asp?t=bilindik”>bilindik</a> şarkılarını kürtçe okurlardı.Bu şekilde bir sevgim oldu kürtçeye.”Devrimci arabesk” diye adlandırabileceğiniz bir diğer ismi; <a href=”http://www.ferhattunc.net/”>Ferhat Tunç</a>’u o arkadaşlardan tanıdım.Aslını tam hatırlayamamakla birlikte Sezen Aksu Beyaz Şov’a katıldığı programda müziğin çok masum bir iletişim aracı olduğundan söz ediyordu..Sanatçının ideolojik fikirlerini bir kenara bırakıp müziğiyle ilgileniyorsunuz.Bir sanatçı için “müziğini seviyorum ama kendisini sevmiyorum” demek ne kadar doğrudur? İnsan bir bütündür.Parçalayamazsınız.İnançlarıyla, hatalarıyla, alışkanlıklarıyla, aşklarıyla bir bütün..Sonra bir vakit geldi; Ahmet Kaya, benim pekte hazetmediğim <a href=”http://www.loglar.com/song.php?id=4821″>bir şarkısıyla</a> ödüle layık görüldü.<a href=”http://eksisozluk.com/show.asp?t=saz%FD+eline+almak”>Mikrofonu eline alınca</a>kürtçe şarkı yapacağını söyledi; olay oldu.Bir gün kendisini <a href=”http://arsiv.hurriyetim.com.tr/hur/turk/99/12/27/turkiye/10tur.htm”> pkk bayrağı altında </a>gördük; <a href=”http://eksisozluk.com/show.asp?t=ici%20burkulmak”> içimiz burkuldu</a>.Bir arkadaşın söylediği “kızıl güller açınca kürdistan dağlarında,isyan ateşi yanar yüksek yaylalarında,gerillalar savaşır engin dağlarında,teslimiyete hayır direnişe davet var” diye devam eden türkü daha bi anlam kazandı.Öcalanın onun hakkında <a href=”http://web.archive.org/web/20030603165500/http://d-cizgi-savascilari.com/belgeler/belge_5.htm”>söyle</a>dikler<a href=”http://web.archive.org/web/20030603174138/http://d-cizgi-savascilari.com/belgeler/savcilik.htm”>ini</a> iliştirdiler gözümüze. <a href=”http://www.loglar.com/album.php?id=423″>Şarkıları dağlara</a> mıydı yoksa <a href=”http://pkk.ataturk.org/pictures.shtml”>dağdakilere</a> miydi?Hiç nefret etmedim bu adamdan.Aksine onun gibi söyledim şarkıları.Şimdi bir <a href=”http://eksisozluk.com/show.asp?t=basubadelmevt”>basubadelmevt</a> görüyorum sanki.Görüyorsun ya Ahmet abi, nasıl değişti buralar.Artık insanlar kürtçe şarkılar söylüyorlar.Hemde bu bir faziletmiş gibi.İyiki gitmişsin. İnsanların bu iki yüzlülüğünü, bu duyarsızlığını ve işte bu acayip hallerini görmek zorunda kalmadın.Yakında arkdandan küfredenlerde peşin sıra <a href=”http://www.tdk.gov.tr/TDKSOZLUK/sozbul.ASP?Kelime=methiye%20düzmek”>methiyeler düzecekler</a>.Ruhun şad olsun!
arkadaslar bence bundan sonra butun yazacaklarımızı post etmeden önce indiye gönderelim kendisi yüce dil bilgisini kullanarak düzeltmeler yapıp elden geçirsin.evet bir tane yorumu sildim çünkü bir öncesinde yazılan o kadar şey arasından sadece zevzek ve takke kelimeleri üzerinde durulmuş talihsiz bir yazıya cevap verdiğimi farkettim. en önemlisi de yazının çok sevdiğim prune tarafından olması. kendisiyle herhangi bir sivrileşmeye girmek istememem. ayrica o zevzek kelimesinin hedefi bir kişi değildi. bunların üstünde durup zaten bulanık durumu daha da fazla bulandırmak istememiştim ki hala da bu fikirdeyim.fakat bunlar konusulurken birinin cıkıp yok ayrı yazılanlarmış beraber yazılanlarmış, noktalarmış virgullermiş bunları konu etmesi başka bir komedi. bu vasat espri anlayışını geçersek; ben bir çok kişi gibi ahmet kayanın vatan haini olduğu sanmıyorum. sadece bu durumu kullanıp hitap ettiği kitlenin sınırlarını genişletmeye çalıştığını ve eline yüzüne bulaştırdığını düşünüyorum
be_goodie, indian o ahkamı ile seni hedef almamıştı. efe_kor’un muhteşem bir ahkamı vardı benim son ahkamımdan sonra, böyle hepimize parmak ısırtan. efe onu silince sen üzerine alındın tabii. hehe, nasıl karıştı ortalık yahu.
yalnız bien’in ahkamının kaynaması beni bi hayli üzdü okunsun tabi <strong>’VATAN HAYİNİ'</strong> muhteşem gerçekten
Arkadaşlar biri hakkında yazı yazarken daha dikkatli olmak gerekiyor. Ahmet Kaya iyi bir sanatçıydı ve dert anlatmasını hak aramasını bilmeyen bir topluma kara kaşlı dik başlı şarkılar söylerdi…Ancak, örnek olarak “Acı Çekmek Özgürlükse” onun eseri değil bu Hasan Hüseyin Korkmazgil’in şiiri. Yazıda sanki bu eser Kayanınmış gibi bir eda var belki çok önemli değil ama Hasan Hüseyin gibi bir şairin hakkını yemek doğru olmaz…
yahu ulen ben de o ara bi ahkam girip dediğim gibi sonra silmiştim yani üstüme alınmak için gerçekten yeterli sebebim vardı ama demek yeterli değilmiş neyse