Sakin kalmayı becerebilmek önemlidir. Ben ne kaybettiysem, sakin kalamadığım için kaybettim. Sabırsızım her şeyden önce. Sabırsız ve pimpirikli… İçimde, ne zaman ne şekilde oraya yerleştiğini bilemediğim bir terkedilme, kaybetme korkusu var ki, basiretimi bağlayan, huzurumu kaçıran, ve hatta en nihayetinde terk edilmeme sebep olan işte tam da bu korku!
Beni ilk kim terketti, ilk kimde hayal kırıklığı yaşadım, ve bu hayal kırıklığımı hangi terkedilmişlik duygusundan dolayı sonraki yıllara taşıyarak kemikleştirdim, bilemiyorum. Belki her şeyden önce öğrenmem gereken bu. Peki öğrensem, öğrenebilsem, beni o ilk terk eden kişiyi içimde affetsem, sakin kalmaya becerebilir miyim ?
Sakin kalamadığım için kaybettiğimi söyledim hep. Doğru… Tüm sevdiklerimi, bu terkedilme korkusu, kaybetme paniği içinde boğarak, bunaltarak, kendimden uzaklaştırdım. Gidecekleri yoktuysa da, o kadar daraldılar ki, ne aşk kaldı, ne sevgi, ne de dostluk. Onlar gittikçe içimdeki terkedilme korkusu adlı canavar büyüdü, ve artık durdurulamaz bir hale geldi. Paranoyak oldum. En ufak bir tartışmada, en küçük bir ses tonu değişikliğinde, kayda değer olmayan ama benim kendime her zaman terkedileceğime dair teorimi ispatlamak için bulup cımbızla çekip çıkardığım detaylarda, zapt edilmesi güç bir iç sıkıntısı, buhran, ağlama krizleri, ve anlamsız hüzünler yaşadım. Hala yaşıyorum.
Ben, aslında sevilmeyecek, birlikte olmak istenmeyecek, sıkıntı yaratacak bir değilim. Bilakis, oldukça düşünceli, anlayışlı, kibar, sevecen, sadık ve eğlenceli biri sayılırım. İnsanın kendinden övgüyle bahsetmesi hep antipatik gelmiştir bana, kendime dışardan baktığımda, gerçekten iyi bir dost ve sevgili olduğumu görebiliyorum. Ama işte o korku, ve o korkunun getirdiği panikle, kendime olan güvenim yerlerde sürünüyor. Neden kimse sevemesin beni ? Neden herkes terketsin ki ?
Yine sakin kalamıyorum işte. Yine biri var, gitmesinden ölesiye korktuğum. Ama bir gün aşkımdan öldüğünü belirtmese, bir gün herhangi bir şeyden gergin olduğu için benimle yumuşak ve istekli konuşmasa, bir gün beni özlediğini söylemese, hayatım kararıyor. “Bi dur kadın, herkes her zaman aynı modda olamaz ki, hem seviyor seni işte, ne diye ortalığı geriyorsun ki” diye çıkışsam da kendi kendime, olmuyor da olmuyor ! Olmayınca da herkes gidiyor… Ben terkedilmekten korkuyorum, bu korkumla hayatı herkese zindan ediyorum, sonra da terkediliyorum… Aferin bana !
yorumlar
Evet aferin gerçekten çok iyi anlatmışsın kendini,bende olsam terkederdim seni.
Sakin kalmayı becerebilmekle ilgili tespitin doğru da. Hepsi o diil. Psikologluk taslamak gibi olmasın da, anlattıklarından çıkardığım sonuç ,sen ilişkiyi tek başına yaşıyosun. Şöyle ki; duyduğun o” kaybetme korkusu” seni feci heyecanlandırıyo. Bunalttığının farkına bile varamıyosun o anda. Tuhaf bi adrenalin durumu belki de. Peki şöyle düşün:Karşındakinin de o adrenaline ihtiyacı olamaz mı zaman zaman? Sen ,seni kaybetmekten ödü koptuğunu bildiğin birine heyecan duyabilir misin? Emek harcar mısın? Özlemeye ve kaybetmekten bi parça korkmaya ihtiyacı var galiba ilişkilerin. Ama her iki tarafın da.Bi formülasyonu yok öyle kesin. Ama iki tarafta da olması gerektiği açık gibi görünüyor.Bi arkadaşım benzer ilişkisinden söz ederken ” ya özlememe fırsat vermiyo ki! sürekli boğazımda!!” demişti.Aklı tamamen durumun dışında bırakan hiçbir ilişki türü yok dünyada sanırım..
Gümüş tepside sunulan muhteşem yemekler bile,sürekli olacağını bildiğimizde cazibesini yitiriyo galiba ne dersin? Köşedeki büfeye kadar yürüyüp hamburger yemek istiyo insanın canı!
İnsanız işte..Tuhafız!! :))
sanki
benim de olayları kontrol altında tutma takıntım var.
Herseyden once kendi degerinizi bilmelisiniz, karsinizdaki size ancak o zaman deger verir. -Hay allahim, kendimi tam bir guzin abla gibi hissettim simdi ben, ton ton bir teyzeyim sanki- Yok terkedecekmis, yok suna bakmis. Bakiyorsa baksin! Siz bakma dediniz diye bakmamasi bir seye derman midir? Kole mi sevgiliniz? Degil. E o zaman ya ona ve kendinize guveneceksiniz, yada kendinizi de sorgulama geregi hissedeceksiniz.
Damned ve pinky, haklısınız yerden göğe kadar, bütün bunları ben de biliyorum ama kendime engel olamıyorum işte!
yani damned şu blog’a ahkam girdin ya, çocugun yüreğine su serpilmiştir. !!!
İyice paranoyacak olacak !
“Bakiyorsa baksin!”
‘belki baktığı senin boynuzlarından biridir’ falan da deseydin !
kırmızı başlıklı kız, insanlara güvenememekten şikayetçi, tilki de ahkâm kesiyor.
İnsanları kaybetme ve kazanma?
En başta bu kavramlar tuhaf .Bu, maç ya da yarışma değil dolayısıyla ilişkileri kontrol altına alma çabası,bir şekilde ileriyi planlama anlamsızdır zira hayat, ilişkiler,sevgi yaşanacaksa bu şekilde yaşanmaz.Ki doğallığını da yitirir.Hayat, her türlü kontrol ve plana ironik bir gülümseme fırlatır!
Ben, aslında sevilmeyecek, birlikte olmak istenmeyecek, sıkıntı yaratacak bir değilim. Bilakis, oldukça düşünceli, anlayışlı, kibar, sevecen, sadık ve eğlenceli biri sayılırım. İnsanın kendinden övgüyle bahsetmesi hep antipatik gelmiştir bana, kendime dışardan baktığımda, gerçekten iyi bir dost ve sevgili olduğumu görebiliyorum.
eğer bunların farkındaysan sorun yoktur. böyle olabilmek için gösterdiğin çabayı inanki başkalarıda görecektir/görüyordur senin gözünden. bunun değerini muhakkak veriyorlardır, vermiyorlarsa da bu onların eksiğidir senin değil.
İnsanın kendinden övgüyle bahsetmesi hep antipatik gelmiştir bana, kendime dışardan baktığımda, gerçekten iyi bir dost ve sevgili olduğumu görebiliyorum.
bundan önceki cümleleri bile almıyorum.. ardarda gelen bu iki cümle yetti de arttı bile bana.
😀
arkadaş kendi kendisine bile antipati besliyor demek ki.
bir de ben kendimi tek sanırdım bu şekilde kendinden nefret eden…