Artık İstanbul’un prens adalarına ( Sedef-Büyük–Heybeli–Kınalı–Burgaz Ada ) giderken Şehirhatları vapurlarında Akbil kullanılabiliyor.Ada sevdalıları anlar vapura yetişme telaşında jeton kuyruğunda törpülenen ömrün kıymetini …Onun için çok keyifliyim ve mutlu :)En kısa zamanda dönüşte de kağıt parçaları vermekten kurtulma dilekleriyle .. .. ..
yorumlar
evropa’ya taşındıktan sora kabataştan deniz otobosuna biner olduum için beni germedi. ama eskaza bostancı’ya döneceksem de o gerizekâlı dönüş bileti olayı beni uyuz ediyor. safi kâğıt israfı. bir de çıkışta ebleh memurla muhattap oluyosun. eskiden ne güzeldi. atlardın giderdin.
bir ara belediye azıtıp zorla piskiletlerimize plaka taktırdı. inatala takmadım. oh olsun. bi halt da olmadı. ondan sonra adalar arası vapura piskilet koyarken karakoldan kâğıt alma çıktı. gerçi o gerekli idi ama evvelden sadece istanbul’a indirirken alırdık. ha bi de telefisyon için alırdık.
bi de, bi de çarşı içinde biziklete binmek yasak diye bişi çıkardılardı. millet çarşıda piskiletten iner. eliyle iterek yürütürdü. tabi ben gene “hatte leyn” demiştim. bi gün arkadaş geldi. zabıta el koymuş piskilete, çarşıda bindi diye. gittik minik belediyecik binasına, “ver len piskileti” diyip 2 diklendik aldık hemen. 15 yaşında veletiz yahu. piskilete binmices napças? zalak belediye başkanı işte. len düdük senin gestapoluun bize söker mi? polis bile gıkını çıkaramadan karakolda oturuyo karışmıyo hiçbişeye, sana noluyo?
Kabataştan denizotobüsü de ayrı bir problemdir. Dönüş saatleri hiç bir zaman uymaz. Uyan saatte de her ne kadar ada varsa uğrar, ondan sonra senin gideceğin ada’ya gider. Bir de sevmem ben Kabataş’ı ne Eminönü olabilmiştir ne Beşiktaş kalabilmiştir ! İkisinin ortasında kişiliksiz bir hayat yaşar. “Anasını satayım Tophane’ye giderim ulan ” desen yol gözünde büyür, otobüse binsen, bir durak için otobüse binilmez. Aksilik olur da vapuru ya da denizotobüsünü kaçıracak olsan vakit geçirmek için yapabileceğin tek şey otoparka çekilmiş arabalara dalgalar vururken içinde sevişmeye çalışan çiftlerin mutluluğuna ortak olmaktır.Dönüş bileti tam bir uygurlaşamama timsali olarak her Allahın günü insanını suratına tokat gibi çarpar. Sabah mahmurluğunda bilet gişesi çalışanı devamlı seni kazıklamaya bakar, paranın üstünü taksit taksit verir. Bileti aldıığında da sorun bitmez, o bilet kaybolmasın diye binbir uğraş verilir, malum rüzgar en büyük düşmandır. Birden beleşçi konumuna girebilirsin. Çıkışta yürürken cebinden düşebilir, hayvan bir arkadaşın şaka yapabilir, her türlü fitne fücûr’a açık bir öğedir. Çıkışta biletler toplanırken çıkış sıkışır, sıkışınca herkes birbirinin ayaklarına basar, yazın terli tenler birbirine değer, kışın da ya yeni pişmiş ekmek sıcaklığında cebinde ısınmış elini çıkartmak istemezsin keskin iskele soğuğunda ya da sevgilinin elini bırakmamak için her türlü cezaya hazırsındır. Sonuçta Ada’da martı sesleri ve motor sessizliği ile biriktirdiğin bütün huzurun bir at pisliği kokusu kıvamında yok olmuştur.Plaka olayı çok komikti, benim hoşuma gitmişti, a ha medeni bir hareket, Türkiyem cennetim de adam oluyor diye kendimi galeyana getirirken ilk hayal kırıklığı plakanın fiyatının yaklaşık 6-7 yıl evvel ( belki daha fazla ) 2 milyon olmasıydı, hatlı minibüs plakası veriyor adam sanki ! Herşeyin bir bedeli vardır, alalım, takalım, mutlu olalım derken, bir baktık, plaka pislik yuvası olmaya başladı, bisiklette ses yapmaya başladı, düştü, kaldırıldı, tekrar takıldı derken zaten bir sonra ki yaz kimse kullanmıyordu.Turnalar’dan Dolci’ye uzanan meşhur bez afiş : ” Saat Meydanında bisiklete binmek yasaktır “Yok ya ! :)Tamam o kadar kalabalıkta bisiklete binmek sinir bozucu, ben de yürürken arkamdan “vıın” diye birşeyin bana yaklaştığını hissettiğimde pek huşû içinde yürüyemiyorum, çoğu sefer tekme suretiyle bana çarpmak üzere olan bir sürü kişi düşürdüğüm de olmuştur ama çözüm Ada’nın bütün yollarının kesiştiği en merkezi yerinde bisiklete binmeyi yasaklamak mıydı ? Neden ortadan ya da kenardan sadece bir bisikletin gidiş-dönüş gidebileceği düzgün şeritlerle ayrılmış, yayaların giremeyeceği bir yol yapmak kimsenin aklına gelmiyordu ? Bunun yerine Meydan’da yapamadıklarını kumsal yolunun sonuna ve başına yaptılar 🙁 Sözde ) Sadece İnsanların yürüyerek geçebilecekleri demir barikatlar yaptırılır ve bu barikatların arasından geçmek hâlâ çok zevkli bir oyundur :)Karakol kağıtlarına gelince, bir kere aldım, bir daha ki sefere hiç bir yerde kimsenin sorgulamadığını gördüğüm ve çımacılarla kanka, polislerle de hoşsohbet olduğum için bir daha almadım.
fekat ben bir burgaz’lıykene sen bir böyükada’lısın
yollarımız apayrı senle
hem bizim adada kalabalık olmadıı için ortalıkta abuk bişi çarşıda piskilet yasaı.
uyh, gaza geldim. haftasonu ancelik’te dozer yemem lâzım. krizim geldi.
dozer: burgazada anjelik tarafından üretilen, dier püfelerce de ürtelimesi denenip başarılamamış mamûldür. Dozer, çıtır basılmış hampurger ekmee, cızbız kıvamı hampurker küftesi, yağlı kaşar, italyan salatası ve espesyal sos ihtiva eder. bol soslu oluşu itibariyle, tek peçete ilen yemek zordur. bilinen tek peçete ile işi bitiren tek kişi ise WeaponX’dir.
Ada’lara giderken denizotobüsleri ucuzlayalı bir hafta oluyor ancak adalarda suların %50 ucuzlaması iyi oldu.Bilmeyenler için söyleyelim adalarda su, yaz-kış %50 pahalıydı. Bir cebimizden alıp, diğerine koyuyorlar diğer bir deyişle…