Bugünkü yoğurt biraz suluydu. Ayran niyetine yenildi. İçildi desek daha doğru olur. Ev yoğurdu galiba diye tahmin yürüttüm annemin yaptığı yoğurdu hatırlayarak. Pastorize sütten yaptıkları için böyle sulu olduğunu söylediler daha sonra. Normal sütten yapılanlar daha katı oluyormuş. Hayatımda bir kere katkısız süt içmiştim oda Kütahya’da nufüs sayımı sırasında sayım yaptığım bir köy evinde sıcacık kömür sobasının yanında ikram edilen bir bardak kaymaklı süttü.Şehir çocuğuyduk sütü pakette görebiliyorduk sadece. Köyümüzde Yugoslavya’da kalmıştı, gidenler köyümüzde bir şey kalmadığı haberini getirdiklerinde neler kaybettiğimi bilmeyişimden hiçbirşey hissetmemiştim. Yaz tatillerinde köylerine giden arkadaşlarıma nasılda özenirdim. “Anne bizim köyümüz nasıldı anlatsana biraz.” Annemin, babamın, halamın köy anıları kör öküzün otarılması sırasında yaşadığı tehlikeler, amca çocuklarının kemiklerinin kırılmasına kadar dövmeler, gayri müslim komşularının domuzunun yanlışlıkla öldürülmesinden, komünizmden ve ikinci sınıf insan muamelesinden Türkiye’ye kaçıştan ibaretti. Her biri felaket dolu anılar akraba toplantılarında büyük bir ustalıkla komik bir şekilde, o zamanın yoksulluğunu şimdi İstanbul’un en güzel yerlerindeki müstakil evlerinde hedeflenen refaha kavuşmanın verdiği rahatlıkla anlatılır. Bizde hayretler içerisinde şu an torun torba sahibi büyüklerin kafamızda saygınlığını, çocukluklarında yaptıkları akıl almaz davranışları ile bağdaştırmaya çalışır, köy yaşamının özlemini çeker kirazı dalından, karpuzu bostanından yemenin nasıl bir haz vereceğini düşünür sütün üzerindeki kaymağını özlerdik.Şu sayım sırasında ikram edilen süt dışında ve anne sütünden başka hayatıma %100 süt girmedi. İlkokulda iken okulumuza gelen bir tiyatro oyununda sütçü bir kurt vardı. Oyundan tek hatırladığım, kurtun söylediği “Süte suyu katarım, elaleme kazık atarım” şarkısıydı. Bu şarkı benim yeni yeni keşfetmeye başladığım dünyada öğrendiğim ilk ahlak dışı davranıştır ki bunu öğrendikten sonra kendimi toparlamam epey bir zaman almıştır. Şimdi ise bir büfeye gidip “çift kaşarlı tost” yada “iki sosisli bir ayran” şeklinde sipariş veremeyişime neden olan sahte kaşar ve et ürünlerini konu alan programları izledikçe süte su katan kurtun ne denli namuslu ve insan hayatına saygılı olduğunu anlıyorum.Yurt müdürünün yaptığı rutin kontroller sırasında yatağımın altından çıkan boş içim süt kutularını görüp “süt şişesiyle bira mı sokuyonuz lan” diye şüphelenmesine vesile olan süt şişeleri, hala ordalar mı acaba ?