bildirgec.org

winmaker

11 yıl önce üye olmuş, 480 yazı yazmış. 1115 yorum yazmış.

tavşan kanı

winmaker | 01 August 2002 16:46

ülkemiz çay tüketiminde üçüncü imiş. bir ve iki, çin ve ingiltere olsa gerek(ikisi birleşip kıta olunca isimleri çingiltere oluyo). günde 7-8 bardak içen biri olduğuma göre, katkım pek de az sayılmaz.

çinliler, çay çeşitlerinden de anlaşılacağı üzere çaya çok önem veriyorlarmış(green , black , wulong , commpressed , scented). türkler’ide onlar alıştırmışlar. eskiden çinlilerle yapılan takasta bol bol çay alırlarmış(tarihçe).

herkesin kendine has çay demleme tekniği vardır(benimde var). nekadar iyi demlenirse demlensin, ikinci bardağı içene kadar çayın tadı acılaşır. bunun nedenide demledikten sonra, çaydaki kafein, organik asitler, polifenol türevleri ve minerallerin bir kısmının suya geçmesi ve demleme süresi uzadığında bu maddelerin suya geçişlerinin artmasından dolayı imiş. bu nedenle demlendikten sonra süzgeç yordamıyla çayları demlikten almak en iyi yöntem. bu arada çay içmeden duramıyorum, galiba çay tiryakisi oldum. neyseki pek bi zararı yokmuş.

kandırıkçı mail

winmaker | 01 August 2002 02:00

Mischief Mail sayesinde, istediğiniz bir mail adresinden, yine istediğiniz bir başka adrese mail atabiliyorsunuz. fakat bedava olan sürümünde, gönderdiğiniz mail’in altına: You’ve been had. Mischief Mail http://www.mischiefmail.com

diye küçük bir ekleme yapıyor. yani bana mail atarsanız yemem. bir haftalık kullanım ücreti 5$. ama böyle illegal bir servise güvenipte para verilir mi, orasını bilemem.

cmt.

winmaker | 22 July 2002 11:29

cumartesi günü sodexho geçen, meyhane türü bi yer buldum. dışardan bakınca pis ve ucuz meyhanelere benziyordu, daldım içeriye. hakkaten pis ve ucuzdu. daha yeni oturmuştum ki bi abi, bi ablayı koltuk altlarından tutup, yaklaşık 15 metre taşıdıktan sonra kapının önüne attı. sonra bağıra bağıra içeri geri döndü. önümdeki masada bir yaşlı ve birde genç iki eleman oturuyordu. genç olanı yan masadaki yaşlı bi teyzeyi kesiyordu. yaşlı olan abi “istersen ayarlıyayım, ben onla aksaraydaykene…” diye bişeyler söylüyordu. sonra masadan masaya gezen yaşlı teyzeler vardı. üzüldüm doğrusu. ön masadaki yaşlı abi bi kaç dakikalığına başka masaya geçince, genç olanı bana dönüp “rakıyla birayı karıştırmak iyi oluyomu bari” dedi, “hı” deyip kafamı salladım öne doğru. hızlıca içip kalktım hemen. dev ekranda klip eşliğinde müzik dinlemek için karavana gittim. içersi leş gibi ter kokuyodu, kaçtım hemen. sonra bi kaç ismini bilmediğim bara girip çıktım, hepsinde de iğrenç bi müzik çalıyodu:) fazla durmayıp oralarda, çıkıp biraz istiklalde dolaştım. cadde ortasında göbek atan, bağırarak şarkı söyleyen komik insanlar vardı. bi süre dolaştıktan sonra uykum geldi, dondurma ve çikolata alıp eve gittim. evde uykum kaçtı sabaha kadar belgesel seyrettim.

meme

winmaker | 17 July 2002 08:06

kahramanımız bir sabah kıçında bir yanma hissiyle uyanır. bu yanma hissi bir hafta boyunca geçmeyince doktora gitmeye karar verip yola koyulur.

doktora vardığında kıçındaki yanma hissinden bahseder, bunun üzerine doktor bi bakması gerektiğini söyler. kahramanımızdan soğuk terler boşalmaktadır. doktor “merak etme parmaklamıycam, sadece bi göz gezdiricem hıhohaaa!” diyince kahramanımız biraz rahatlar. biraz sonra doktor, “hımm saat 12 yönünde bir hemeroidimiz var” diyip sahiplenmeye çalışır. kahramanımız şiddetle hayır o benim hemeroidim der ve doktorda buna boyun eğer. krem ve hap verir kahramanımıza kullansın diye, kullanır o da. lakin iki haftadır kullanmasına rağmen geçmeyince doktora gider tekrar. doktor bu sefer kullanması için fitil verir. fitili alan kahramanımız eve gider ve kutuyu açar açmaz küçük dilini yutar. fitiller aynı rokete benzemektedir ve boyutu pek de küçümsenecek kadar değildir. kahramanımız korkar ve kullanmamaya karar verir. fakat bir süre sonra memeler başkaldırınca kullanmaya karar verir. ilk denemesinde, öyle zorlar, böyle zorlar olmaz bi türlü. soğuk terler bir kez daha boşalmıştır kahramanımızdan. kunek bir arkadaşının vibratörünü gösterdiği an gözünün önünde canlanır. o arkadaşı olsa ne gülerdi şu haline. kahramanımızda gülümseyip tekrar dener ama olmaz. gider yatar bunun üzerine. yatakta yarın bu işi bitirmesi gerektiğini düşünür. ama yarın yine beceremez, ertesi günde. kahramanımız artık bu duruma alışmaktadır, pek umursamaz.