bildirgec.org

festivalde çıplak vücut boyamaca

irfan yuvasında sor bunu diyeceksiniz, hatta hiç sorma diyeceksiniz,.. ama bu benim merak etmemi engellemez,.. hani maillerle filan dolanan bir resim vardır, iki tane üçgen ve iki tane çokgen beraber bir büyük üçgen oluşturuyorlar, bu birimlerin yeri değişiyor, aynı büyüklükte bir üçgen var halen ortada, ama ortaya bir de boşluk çıkıyor,.. resmi bulamadığım için upload edemiyorum, bulan biri yapsın lütfen,.. ve lütfen biri bana bu nasıl oluyor söylesin,.. kafam acıdı benim artık,..

bletchley park, 2. dünya savaşı boyunca x station olarak bilinen, ingilizlere ait bir şifre çözüm merkeziymiş,.. bazı tarihçiler, avrupa cephesindeki savaşın, bu gizli merkezde yürütülen çalışma sayesinde önemli ölçüde kısaldığını söylüyorlar,.. üstelik bletchley par, aynızamanda modern iletişimin ve bilgisayarın da doğum yeri olarak kabul ediliyor çünkü dahi bir matematikçi olan alan turing, şifre çözen ilk makineyi burada geliştirmiş,.. turing, savaştan sonra, vicdan azabına dayanamayarak, zehir şırınga ettiği bir elmayı yiyerek intihar etmiş,..

apple’ın ısırılmış elma logosu da buradan geliyormuş meğer,..

eger kazayla gelecege gitseniz, hangi yılda oldugunuzu nasıl anlarsınız?

birini durdurup, “hey, hangi tarihteyiz” gibi birşey sorarsanız, o da size “13 mart” derse, utanmadan “ama hangi yıl??” diyebilecek misiniz?

ya da gazete alınabilir,.. ama “bir posta versene” dediginizde, gazeteci size “yedibuçuk tantrilyon abi” derse ne halt edeceksiniz?

tahmin şeysi mi?

aman kara deliklere filan dikkat edin,..

aslan mozart sen her zaman canlısın,.. hem salzburglu, hem de sanki vanlısın,.. çok müzisyen gördük amma dünyada sen hepsinden fersah fersah şanlısın!!

mustafa şener

“26 Yaşında, yakışıklı bir mühendisim,.. Sadece sesi dolayısıyla radyo spikerlerinden bir kıza görmeden aşık oldum Acaba bu kızla evlenirsek mesut olur muyum dersiniz?” Askerlikte görmeden atışların hesabı vardır,.. Gayet isabetli neticeler verir,.. Siz mühendis oldugunuza göre, görmeden aşık olmanın hesabını bulmanız lazım,.. Eğer bu hesabı doğru çıkarabilirseniz, elbette mesut olursunuz,..

(4 Mayıs 1961 tarihli Hayat mecmuasının Gönül Postası köşesinden,..)

vic’in notu: aslında bu ayki Roll dergisinde gördüm,..

sinan çetin’in şöyle bir deyişini okudum az önce: “seyirci ile baglantı kuramazsanız, istediginiz kadar kendizini yüksek artist kabul edin, hiçbir önemi yoktur akşam başınızı yastıga koydugunuzda “ben öyle bir eser yarattım ki seyirci bunu çakamadı, seyirci çok salak” diye düşünüp kendinizi rahatlatıyorsanız, size geçmiş olsun!” kendisinin bu sözüne katılıp katılmamakta kararsız kaldım bir süre,.. ancak “haha anlamayacaklar, ama bu yüzden vay be süper bişey bu diyecekler” tavrı, bence var olan ve beni de rahatsız eden bir tavır,.. elbette çetin’in bütün fikirlerine katılmıyorum; “montajın ana kuralı, filmin montajlanmış oldugunu çaktırmamaktır, bir yönetmenin en büyük üstünlüğü, seyirciye kendini belli ettirmemesidir,..” örnegin,.. !f’in iddialı filmlerinden requem for a dream‘inen önemli özelliklerinden biri normal kurgunun 2-3 katı hızla kurgulanmış olması örnegin,.. veya, ben casablanca’yı bir daha izlemeyecegim,.. çünkü günümüz kurgu hızıyla 20 dakikada anlatılabilecek bir hikaye var o filmde sonuçta,.. film degerli bir klasiktir, o ayrı,.. zaten konudan sapıyorum,.. sinema eleştirmenleri, 1995 yılında ulis’in bakışı filmini, yılın en iyi filmi seçtiler, ancak film benin o yıl en çok sıkıldıgım filmdi,.. böyle bir tartışmayı, müzik konusunda şurada da yaşamıştım,.. buradan şuraya gelmek istiyorum,.. sanat ne için yapılır? “küçük olsun, bize kalsın” şeklinde köy partisi mantıgı ile hazırlanan, arthouse denilebilecek, yönetmenin, aslında temelde euroimages’dan para koparıp kendi hezeyanlarını anlattıgı filmler ne ölçüde gerçekten sanattır,.. sanatta talep görmek hiç mi önemli degildir? elbette bütün filmler bir bruckheimer filmi olsun demiyorum, talepden kastım bu degil, olmasın da zaten,.. ancak hem geniş kitlelere hitap edip, hem de bomboş olmayan ürünler konamaz mı ortaya,.. arthouse kabul edilebilecek eserlerin illa ki sıkıcı ve anlaşılmaz mı olması gerekir?

ya da şu eski ve geyik söylemle bitireyim, sanat sadece san’at için midir?

dişime bişey kaçtı abi!!

neye ne kadar üzülecegimi bilmiyorum,.. bir aylık bir ilişkiyse sözkonusu olan, elbette aşkından ölmüyorsundur,.. kutsal bir sevgi ile baglanmış filan degildim yani,.. sadece bu sefer başarabilecegimi düşünmüştüm,.. sadece kendim için üzülüyorum,.. üzgünüm ama, bencil olmak zorundayım,.. kurban olarak seçilen taraf benim burada,..

tekrar yalnız olmak istemiyorum,.. biriyle beraber olmanın lükslerine alışmaya başlamışken,.. yalnızlıklarım çok uzun sürüyor çünkü,.. ve ben yalnız olmaya uygun yaratılmış biri degilim,.. bunu haketmedigim gerçegini bir tarafa koysam bile,.. birilerini sevip mutlu etmeye çalışmak zorundayım, dışarı akıtamadıgım sevgi, içimde biriktiginde “ah ne kadar çok sevgi birikmiş, haydi hepsiyle kendimi seveyim” diyemeyecegim bir şekle bürünüyor,.. birine sunup onu mutlu edebilecegim şey, içimde degişip, farklı bir hale gelip bana acı veriyor,.. sevilmeye bağımlılık derecesinde düşkünüm, birileri beni sevmeli,. kendimi ancak böyle tamamlayabilirim,.. onları mutlu etmeliyim sonra,.. beni sevdiklerinde bunu nasıl fazlasıyla geri alacaklarını şaşırarak görmelerini istiyorum,.. bana verdiklerini fazlasıyla geri vermek istiyorum,..

bir sevgi bankasıyım ben,.. ah ah ah,.. ah,.. 🙁

akusta müzik, yılbaşına kadar tüm cdlerde %50 indirim yapmış,.. genelde acidjazz, jazz, latin gibi türlerde yogunlaşsa da (“da” dedigim, ben pexevmem, ondan yani, yoksa kimsenin zevkine saygısızlık etmek istemem..) benim sipariş ettigim şu, şu, bir de şu ilginizi çekebilir,..