iki yakalı bir şehir..
istanbul.. birbirinden faklı iki medeniyetin bulu$up birle$tiği, ne doğu ne batı olan binlerce yıllık kent.. nice a$klara hayat olmu$, nice dünya liderine son durak olmu$ anadolu ve avrupa yakası.. bir yakadan diğer yakaya atılan bakı$ların efkârını, umudunu, özlemini denizinin mavisine yansıtmı$ $air memleketi.. önceleri uzun süreli kayık yolculuklarının derdindeyken, tanzimat dönemiyle beraber düzenli vapur seferleriyle iki yakasını birle$tirmi$ istanbul ve yüz yetmi$ yıllık vapur macerası..
bir zamanlar istanbul, ayasofya’nın, sultanahmet’in, topkapı sarayı’nın bulunduğu tarihi yarımada ve haliç bölgesiyle sınırlıydı.. hatta kadıköy ve beykoz gibi bugün istanbul’un en önemli ilçeleri, önceleri sürgüne gönderilenlerin oturduğu yerlerdi.. pendik, bakırköy, sirkeci gibi ilçeler eskiden birer köy ve mesire yeri olarak görülürdü.. bugünkü gibi geni$ cadde ve yollar olmaması nedeniyle ula$ım, kayıklar, çektiriler veya küçük yelkenliler vasıtasıyla yapılırdı..