-hadi kahvaltıyaaa!

kafama çektiğim yorganın annemin sesine hiç bir etkisi yok. ben, o sesle ve aynı zamanda yorganın içinde nefes almak için cebelleşen küçük miniminnacık bi kızken -ki ozamanlar yorganın altında uzun süre nefes alabilme konusunda tam bir ustaydım ,kampta bi çadırdayım hayalleriyle- beni yatağımdan çıkaran o güsel yanık kokusu olurdu…ekmekler tam ayarlanmış bir kıtırlıkta üzerine süreceğim tereyağıyla birlikte beni bekliyor olurdu.

sonra kalorifer geldi evimize.sevindim, artık kışın her odada evcilik oynayabilecektim:) özellikle de annemin büyük bir itinayla koruduğu misafir odası denilen ama aslında hiç bi işe yaramayan aptal isimli odada:)üzüldüm, artık yorganın altında daha çok nefessiz kalabilmeyi öğrenmeliydim… ordan çıkmamı sağlayacak koku kaybolmuştu artık ama kaybolmayan bi şey vardı hala: