bildirgec.org

periwinkle

11 yıl önce üye olmuş, 14 yazı yazmış. 45 yorum yazmış.

ne ki bu şimdi

periwinkle | 19 April 2004 10:10

uzun zamandır görüşmemiştik, 3 ay kadar olmuştu. 2 gün önce, oturduğumuz kafede içeri girerken gördüm onu ama bakamadım yüzüne. çok heyecanlandım, panik atak hesabı, komik ama öyle 🙂 o bizi gördü, durakladı, gelir gibi oldu, sonra döndü gitti..yaa işte böyle.

“sevgili günlük”

periwinkle | 17 April 2004 10:37

şöyle bir sorunsalım var: ben rock, new wave..vs dinliyen bir insandım. çevremdeki arkadaşlar ise türkü seven, yabancı müzikle alakası olmayan insanlar. bu kadar senelik ömrü hayatımda benimle benzer zevkleri olan insanları pek bulamadım. bu bahsettiğim insanlar da iyi insanlar ama insan başka şeyler de arıyo, zevklerinin tutması…vs. bazen şöyle düşünüyorum, senin bu insanlarla ne alakan var, oturup geyik yapmak dışında? sonra da diyorum ki, insanları ayıramazsın, bi insanın müzik zevki çok da önemli değil. ama napiim önemli benim için. mesela şu aralar new model army’i keşfettim kendimce, onlardan bahsetmek filan istiyorum ama çevremdeki arkadaşlar da “bir istanbul masalı” seyretmek, zara dinlemek, geyik yapmak dışında pek de bişi yapmak istemiyolar(ki bunları küçümsüyorum anlaşılmasın sadece uzaklığı anlatmak için bunları örnek verdim). mesela kitaplar, okuduğum şeyleri de paylaşmak istiyorum ama o konuda da ilgisizler, ben napiyim şimdi? bazen akşamları dışarı çıkmak istiyorum, bu arkadaşlar çıkmıyo, çıksalar da türkü bar diye tarif edilen mekanlara gidiyolar, ben de gittim onlarla (hiç alakam olmamasına rağmen) tabi ki hiç de bana hitap etmedi. benzer zevklere sahip insanlar birbirlerini nasıl buluyolar da ben bulamıyorum anlamıyorum. böyle bi “sinirsel” işte bu da.

depeche mode..

periwinkle | 10 April 2004 11:51

ben eskiden, orta son ve lise 1 zamanlarımda bi depeche mode fanatiğiydim. hala çok severim ama o zaman hayatım onlardan ibaretti gibi bişi.. ankarada eski dergi satılan yerleri az mı dolaştım, toz toprak arasındaki bu yerlerde bi dm resmi, anlamadığım dilde (bkz. çoğunlukla bravo misali alman dergileri) bi dm haberi buldum diye az mı mutlu olmadım ki..o zamanlar bi şekilde bana yaşama sevinci vermiş, müzik zevki aşılamış bi grup onlar ve halen benim için depeche mode 4 kişi: dave gahan, martin gore, andy fletcher ve alan wilder. her ne kadar alan gittiyse de benim için dm hala bi violator bi some great reward zamanındaki depeche mode. depeche mode’un “the world we live in and live in hamburg” en sevdiğim konser kaydıdır, çok içten, naif, etkileyici, hüzünlü, ne biliim nasıl anlatayım bilemedim 🙂 1985 yılıydı galiba o konser tarihi, o zaman orda olmayı, o atmosferi paylaşmış olmayı o kadar çok isterdim ki..hala seyrettiğimde çok heyecanlanırım, ağlamakla gülmek arasında gidip gelirim..istanbul konserlerine gidememiştim, belki de iyi oldu dedim sonradan, kafamdaki gibi kalmaları daha iyi, bi de 3 kişi görmek istemezdim onları..o konsere giden bi arkadaşım konserden aramıştı beni, hiçbişi duyamadım ilk başta, sonra birden ayırd edebildim bu dave’in sesi ve black celebration’ı söylüyodu, nasıl ağladım o zaman salaklık belki ama elimde değildi..ben depeche mode’un violator dönemine kadar olan albümlerini seviyorum, o şarkılar daha başka bi leave in silence, lie to me, shout, sea of sin, clean…—>çok güzel ne diyim 🙂 iyi ki varlar, iyi ki onların müziğini keşfettim, çok özel onlar benim için ve (itiraf) kıskancım bu konuda dayanamıyorum eğer biri çevremde ben depeche mode’u çok seviyorum diye geziniyosa, hayır diyorum içimden onları benim kadar sevemezsin, ben onları tutkuyla sevdim, şarkılarında kendimi buldum, onlar beni anlatıyo, sen aramıza giremezsin..şeklinde tuhaf düşüncelere kapılıyorum 🙂 (şimdi yazınca farkettim pek normal değil yani durum :)) depeche mode sayesinde arkadan the cure, new order bi de camouflage geldi..şimdiyse clash ve smiths var aklıma gelenler, bütün bunların ben dm sayesinde olduğunu, benim iyi kötü bi müzik zevkim varsa bana bunu onların kazandırdığını düşünüyorum. violator sonrası albümlerini aldım hep ama çok sevemedim yani eskiler kadar değil, eskilerin ruhu daha farklıydı…böyle işte, bu da sabah sabah bi çeşit nostalji oldu.

öylesine bişi..

periwinkle | 03 April 2004 11:20

hayat ne güzel değil mi, bahar da geldi lay lay lom şeklinde, artık mutlu olmak “zorundayız”, bunalım yok, kasvet yok, mutsuzluk…o da neymiş?ben sevmiyorum güneşi, kış olsun mümkünse ya da sonbahar en güzeli.bahar geldi diye kendimi iyi hissetmek zorundaymışım gibi hissediyorum sonra da niye hissedemiyorum diye üzülüyorum (ne ki bu?). düz mantık: bahar güzel, her mevsim güzel, çünkü hayat güzel. peki ya hayattan ne istediğini bilmiyosan..karışık mevzular.en son ne zaman çok çok çok eğlendim hatırlamıyorum, eğlenmişimdir de çok çok değil, yani kendini unutacak, kendini hayatın tam da ortasında içinde hatta hayatın kendisi gibi hissedecek kadar değil..ben bi eğlenip geliyim (nasıl olacaksa), bakiim tam (%100) mutlu olma potansiyelim hala mevcut mu