bildirgec.org

Onlarla her sabah Göztepe tren istasyonunda karşılaşırım…Büyük çoğunluğu evlere temizliğe giden genç kadınlar…Bildiğimiz gündelikçi kadınlar…Trende, banklarda uzun geliş gidişlerin yorgunluğunu, dertleşerek azaltmaya çalışıyorlar…
Yoksulluğun kol gezdiği varoşlardan, dalga dalga gelip, çevredeki evlere dağılıp, hanımlarına hizmet ediyorlar…Köylerinde edindikleri becerilerin deneyimlerin değer yargılarının ,alışkanlıkların yeni ortamlarında işe yaramadığının farkındalar…
Kent yaşamının baş döndürücü değişimlerine ve değer yargılarına uyum sağlamaya çalışıyorlar…

Arjantinli yargıçlar ‘’Türk Julian’a’’ 25 yıl hapis cezası vermişler…
Bu “Türk Julian” denilen adam , 1976-1983 döneminin en ‘’Babayiğit’’ komutanlarından biri… Adam görev aşığı !… O dönemde bulunduğu askeri kampta, tutukluları zincirlerle döver, kablolarla çıplak vücutlara elektrik verirmiş… En iyi becerdiği yöntemi ise “Anüse sopa sokmak”!… Araştırdım ama herhangi bir bilgiye ulaşamadım… Bu arkadaş “Türk” lakabını neden almış ?…

Gökkatındaki mahkeme salonunun kapıları açıldı…Beni İsraiiiil ! Beni adeeem !…. tanrısal mahkemenin mübaşiri var gücüyle bağırdı…İsrail oğlu salondan içeri girerken kendinden emin ve mağrurdu…
” Buyrun sayın yargıç, ben İsrail oğluyum emrinizdeyim ! ”
Gök kubbenin tam orta yerinde , baş yargıç ve üç yardımcısı önlerindeki kara kaplı kitaptan başlarını kaldırıp, Beni İsrail oğlunu süzdüler…

Baş yargıç gök gürültüsü sesiyle ” Dosyan kabarık , bakıyorum gene gündemdesiniz ” dedi.
Beni İsrail hiç istifini bozmadan yanıtladı ” Ben cennette ki yerimi ayırttım bile meraklanmayın ”yargıç ” Hadi ya! görelim bakalım ” diye yanıtladı…

Ne yalan söyliyim, MMORPG harfler kümesini ilk kez gördüğümde panik olmadım desem yalan olur. Kesin, yeni bir gasp çetesi ya da polis operasyonlarından birinin adıdır diye düşündüm… Ahaliyi de boş yere meşgul etmeye kıyamadığım için bu gizemli harf kümesine aldırış etmemeye karar verdim… Ancak araştırmacı ve öğrenmeye açık yapım beni rahat bırakmadı, şifreyi çözüp sonunda rahatladım… ”Çok oyunculu on-line rol yapma oyunu ” Açılımı bu! Aslına bakarsanız ben daha yolun başındaymışım, ofisteki arkadaşların tamamı bu rol yapma oyununun içindelermiş de benim haberim yok.. Millet bana uzaylıymışım gibi bakıyor. Onlar kendi aralarında öyle şeyler konuşuyorlar ki, bunların benden saklamak istedikleri bir şey var diyip, alınganlık bile gösteriyorum… Sonunda çocuklardan biri dayanamayıp her şeyi itiraf etti… Bunların tamamı ”world of war craft” adlı oyunun müdavimleriymişler… Anlattıklarına göre; Bu oyunu oynayan insan, oyuna ruhunu katarak oynuyormuş… Oyun hakkında bayağı izahat aldım ama pek de kavradım diyemem… Sonunda oyunun en çarpıcı ve can alıcı yönünü gene kendim keşfettim… Efendim, Allah gecinden versin bu oyunda öldüğünüz zaman diğer karakterler cesedinizi parçalamıyorlar bu biiir! Ama bana göre en önemlisi, gene öldüğünüzde direkt olarak, bulunduğunuz şehrin mezarına ışınlanıyorsunuz… Yani cesedinizin ortada kalma ihtimali, mezar bulma telaşı yok! Az buz bir şey değil bana göre!… Sırf bü yüzden bile oynamaya değer diye düşünüyorum!

”Türk Einstain”i Prof. Oktay Sinanoğlu; Gençlerin taşıdığı Amerikan bayraklı ve yazılı t-gömleklere fena halde içerlemiş…Diyor ki ” Bu gömlekleri giyenler Amerikan kimliğini ve hayranlığını kabullenen kimselerdir ” ve ilave ediyor ” Bu masumane bir moda trendi değildir, aksine patron ülkenin kölesi olma halidir ve gençlerimizin kafasına yerleştirilmek istenen budur ” Vatanseverliğinden asla şüphe etmediğim hocama katılmamak mümkün değil elbette…Ancak bu ülkede her kesin bildiği bir başka olgu daha var ;gerçekten de gençlerimizin büyük bir bölümünün hayallerini ”patron” ülke de yaşamak süslemiyor mu?…Onları bu yola iten sebepleri ortadan kaldıracak koşulları sağladık mı?

Rahmetli İslam Çupi ” Fenerbahçe’nin büyüklüğü öyle bir büyüklüktür ki kelimelerle anlatılamaz ” demiş. Ben yıllardır bu ülkede yaşıyorum,az çok futbolla da ilgili sayılırım, hatta ”Fenerbahçe Cumhuriyeti ” sınırları içinde ikamet ediyorum ama şu tarifi imkansız denilen büyüklüğü bir türlü keşfedemedim…Ancak”şeytanın avukatlığını”üstlenip şu soruları da sormadan da edemedim SİZLERE!

• Bu kulübün saha içi başarıları sizi tatmin ediyormu?
• Eğer saha saha içi başarıları bir gösterge ise,Galatasaray’ın malum başarıları da ortadayken ” tarif edilemeyen bu büyüklük” size ne kadar inandırıcı geliyor?…
• Taraftar sayısı ölçü olarak alınıyorsa,Yapılan tüm kamuoyu yoklamaların da Fenerbahçe neden hep ikinci kulüp çıkıyor..
• Tarihinin en parlak dönemini yaşadığı,kurumsal olarak önemli aşamalar kaydettiği söylenen Fenerbahçe,neden hala yurt dışından istediği futbolcuyu kadrosuna katamıyor?.Bu bir strateji ve planlama hatası değilse nasıl açıklanır?…
• Şükrü Saraçoğlu stadına ve diğer tesislere bakıldığı zaman;Bu tesislerin Avrupa da eşi benzeri olmadığı yalanına hangi realitenin inanmasını beklersiniz?..
• ”Kurumsal” yapıya kavuşmakla övünen bir kulübün, başkanı hiç bir somut gerekçe göstermeden ”Ben gidiyorum”dediği halde bu oryantal tavra hiç bir Fenerbahçeli’nin tepki koymaması nasıl açıklanabilir?..
• ”Büyük” olduğunu iddia eden bir kulüp,nasıl oluyor da ”Fenerbahçe Cumhuriyeti” sınırları içine giren Fenerbahçe burnunda ezeli rakibinin kocaman bir tesis yapmasını engelliyememiştir…Bu böyle sürüp gidebilir elbette…Ama ”Fenerbahçe” için yukarıdaki anlamlı sözleri sarfeden rahmetli Çupi,bu sözleri sarfederken herhalde Kalamış’ta güneşin batışını izliyordu….

Onları darağacına gönderenlerin bir açıklamaları vardı elbette…

• Zamanın iç işleri bakanı ”3’e 3 yaptık” derken rövanşı almanın keyfini sürüyordu..
• Amerikanlaştırmaya çalıştıkları ülkelerinde,işlerine taş koyanları asmayıp,besleyecek halleri yoktu.Gerekeni yaptılar…
• Tüm kurumları ile ABD gibi bir ülkenin çıkarlarına hizmet etmek varken, 20’li yaşlardaki bir avuç çocuğun hainlik etmelerine izin veremezlerdi. Vermediler…
• Görkemli yürüyüşü ve parkasıyla, devlete başkaldıran karayağız çocuğa dersini vermek vatan borcu idi…Borçlarını ödediler…
• Az daha geç kalsalar bu üç yaramaz çocuk, halk ihtilali yaparak Huzur dolu ülkemizde rejimi değiştireceklerdi…Uyanık davranarak buna fırsat vermediler…

  Geçen gün, Haber Türk TV sütüdyolarına giren adam bana ölümü hatırlattı…34 yıldır,ölümü hatırlatan siyah bedeni ile Baki Tuğ karşımızda duruyor…O, bunca yıldır kötü görüntüsünü silmemek için uğraşıyor..İnat ediyor…

Hürriyet gazetesinin haberi müthiş; SEKSOMNİYAK HASTALIĞI YAYGINLAŞIYOR…
Yani siz sokakta kedi yürüyüşüyle dolaşan bir bayana rahatlıkla yanaşıp,punduna da getirdiniz mi tecavüz edebileceksiniz,yani hem yürüyüp hem seks yapabileceksiniz!…Muhtemelen bu keyifli anlardan sonra başınız belaya da girecektir. Ama korkmayın! Uyku halindeydim diyip yırtıyorsunuz…Hatta sizi yargılamaya kalkanlara; Ben yürürken seks yaparım kardeşim diyebilir,eyleminize destek sağlamak için de Ünlü , cleveland kliniğindeki çalışmaları ve sonuçlarını anlatabilirsiniz…Uzmanlara göre bu durum vucut ile beyin arasındaki bağlantının kopmasından kaynaklanıyormuş ve ABD de bazı tecavüz vakalarında bu hastalık dikkate alınmaya başlamış…Gene de siz siz olun burası Türkiye, Öyle beyin,korteks zart zurt dinlemezler ona göre!

Arkadaşlar madem burada yazarları tartışıyoruz,benim de fikrinizi öğrenmek istediğim bir yazar ve televizyon proğramcısı var.. Dr.Erol MÜTERCİMLER…Kendilerinin yayımlanmış pek çok kitabı ve Haber Türk kanalında” Aynanın arkası ve komplo teorileri” adlı bir proğramı var. Mutlaka izliyenleriz olmuştur…Ben kendilerini pek beğenirim ve izlerim.Sizlerinde fikirlerini merak ediyorum…Ama ,o da sübyancının tekidir deyip beni hayal kırıklığına uğratmayın ne olur!

Bu İsrail Devleti 60 yıllık ömründe 6 büyük savaş yaşamış.1948 den günümüze kadar adamlar hep savaşın içinde olmuşlar…Bedevi ordularını hep yenmişler…Kendi güçlerini de ortaya koymuşlar,ABD ve İngiltere’nin desteğini de arkalarına alarak savaşmışlar…Bu adamlar savaş filmi çekmiyorlar,ulusal bir hareketin içinde varlıklarını sürdürebilmenin savaşını veriyorlar.Nasıl ki müslüman araplar o toprakların kendileri için kutsal olduğu gerçeğine inanıp, ona göre hareket ediyorlar ve yahudilerin orada yer almamaları kendi inançları gereği ise,yahudilerdebulundukları toprakların kutsal kitap Tevratta kendilerine vaad edilmiş olduğuna inanıyorlar ve tapu belgesi olarakta tevratı referans alıyorlar.Bunlar işin din boyutu…İşin bir de herkesin bildiği siyasi boyutu var..BOB projesi,TOP projesi…Her ne haltsa yığınla senaryo üretiliyor…Ben de olan bitene kahroluyorum,küçücük yavruların cansız bedenleri içimi yakıyor…Peki kabul edelim ki burada yaşanan olaylar eşitler arasındaki bir savaş değil ve bir katliam söz konusu…Arap dünyası izliyor,suudiler bir milyar doları Lübnan Merkez bankasına yollamışlar,yeterli mi?Elbette Hayır!Baş,göz sadakası kabilinden bir şey işte…
Aklıma takılan bir başka şey de şu;Bildiğim kadarıyla İsrail Devleti kurulmadan çok önceleri bu topraklar filistinliler tarafından yahudi alıcılara önemli paralar karşılığında satılmıştı…Ve o paralar bir çok arabı zengin etmişti…Şimdi acıları çekilen ve içinden çıkılamaz bir duruma gelen bölgedeki acı gerçekte ,vatan topraklarını ebedi düşmanına satan filistinlilerin hiçmi suçu yok?.