bildirgec.org

YALANCI İNTERNET

MSN YÜZÜNDEN İNTİHARA KALKIŞTI

Erkekler kendilerini bildiklerinden beri serbestler. Evli ya da bekar bir farkları yok. Sürekli dışarıdalar ya, gözleri de dışarıda.

Cep telefonu ve internet icat edildikten sonra, silahın icat edilmesi ile bozulan mertlik, daha da bozularak tamir edilemez hale geldi.

Aşk, dostluk, muhabbet gibi insan iletişimine ait değerler daha da kirletildi. Yalan, hile, aldatma, ikiyüzlülük teknoloji ile birlikte hızla ilerledi.

İş hayatı, Cep telefonu ve internet sayesinde kadınlar da erkeklerin bu dünyasına etkin bir şekilde girmiş oldu.

İNTERNETİN BİR PARÇASI OLDUK

KOMŞUNUN KABLOSUZ İNTERNETİNİ KULLANMAK GÜNAH MI?

Neydi o günler? İnterneti ancak Kafelerde görebiliyorduk. Çalıştığımız kurumda internet varsa kendimizi dünyanın en şanslı insanı sayıyorduk. Çevirmeli bağlantının sağlanması için dakikalarca PC başında bekliyorduk. Defalarca kopan bağlantı tekrar geldiğinde ne kadar mutlu oluyorduk sormayın. İnternete sahip olmak zordu. İnternet normal bir bütçeye zarar verecek derecede pahalı idi. Gerçi hala çok ucuz olduğu söylenemez. Dünyanın en pahalı internetini kullanan ülkelerden birisiyiz.

HAYVAN ETİ Mİ, BİTKİ ETİ Mİ?

Tayland’ın Puket Adası’nda her yıl Vejetaryen Festivali düzenleniyor. Bu festivalin iki amacı varmış. Birincisi: Havyan eti yemenin vahşiliğine dikkat çekmek… İkincisi: Günahlardan arınmak…

Bu insanlar hiçbir hayvan eti yemiyorlar. Tüm gıdaları bitkisel… Önce bunu tartışalım.

Dünyada var olan her şeyin bir yaratılış amacı vardır. Yaratıcı insanları kul olarak yarattığı gibi hayvanları da insanların hizmetine sunmuştur. Bir hayvanın binek olarak kullanılması ile gıda olarak kullanılması arasında etik olarak hiçbir fark yoktur. Hayvan eti yemeyebilirsiniz. Buna saygı duyarım. Ancak et yememek bir insanlık gereği ve bir erdem olarak savunulursa buna anlam veremem. Bu mantık üzerine konuşursak: hayvanın taşıdığı candır da bitkide ki can değil midir? Hayvan eti yenince vahşi olacaksın ama bitki eti yenince medeni olacaksın! Doğru mu bu?

KOMŞUN İÇİN ÖLÜR MÜSÜN?

Komşularınızla aranız nasıl? Aman iyi olsun. Atalarımız boşuna dememiş: Komşu komşunun külüne muhtaçtır. Allah hepimize hayırlı komşular nasib etsin. Büyüklerin tavsiyesidir: İnsan yeni bir yere taşınacaksa evden önce komşu seçmeli. Ne demişler: Ev alma komşu al. Kötü komşu ile aynı apartmanı, aynı sokağı paylaşmak çok zordur. Ne asayiş kalır ne huzur. Kötü komşu adamı ev sahibi yaparmış. Ben bu tespiti biraz geliştirerek şunu da söylüyorum: Kötü patron iş sahibi yapar. Neyse niyetim iş hayatının kötü patronlarından bahsetmek değil. Konumuza dönelim. Konumuz: komşuluk.

KARINCAYI UNUTMA

KARINCANIN SAHİBİNİ UNUTMA!…

Hükümdarın biri kaybettiği savaşta tutsak olur ve hapse düşer. Demir parmaklıklar ardında umudunu yitirir.

Böyle umutsuz bir zindan gününde, duvara boş boş bakan gözlerine, bir karınca takılır. Zindanı bir buğday tanesi ve bir karınca ile paylaştığını fark eder o an. O andan sonra gözlerini hiç ayırmaz karıncadan. Karıncayla konuşur, dertleşir. Karınca ise hiç oralı olmaz. İşine bakar karınca. Kendinden kat kat büyük bir buğday tanesini yuvasına ulaştırmak için her gün çabalar durur.

HAKEM KİMDEN YANA?

80’li yılların sonları… Beşiktaş-Boluspor futbol karşılaşması yapılmaktadır.

Hakem Beşiktaş’ın net 2 golünü vermez. Üstelik Boluspor’a alakasız bir penaltı verir. Maç çığırından çıkmıştır. Beşiktaş neredeyse sahayı terk edecektir.

Derken hakemin taraflı bir kararı sonucu daha Boluspor 2. golü de atar.

Beşiktaşlı futbolcular topu santra noktasına koyarlar. Beşiktaşlı Metin Tekin, topun başındadır. Ancak O santrayı yapmaz, bekler. Hakem düdüğü bir daha çalar. Ancak dakikalar ilerlemesine rağmen Beşiktaşlı Metin hala topa dokunmamaktadır.