bildirgec.org

il mare

11 yıl önce üye olmuş, 104 yazı yazmış. 990 yorum yazmış.

GÖZLERİ KAPAYALIM,YENİDEN DOĞALIM

il mare | 11 February 2009 18:24

Hadi biraz oturup tüm yalanlar arasından henüz doğmamış gerçeklerden bahsedelim.doğmaya yüz tutup yarıda bırakılmış,tamamlanmamış,kimi zaman fazla erken ve çoğu zaman da fazla geç bizi bulmuş ya da kendimizi, ellerimizi kollarımızı saklandığımız yerden sağa sola sallayarak zorla buldurttuğumuz bi dolu şeyden… Ya da yok yok… Bunlar her yerde…Güzel çirkin, verimli verimsiz ,doğru yanlış da olsa birşeyler her biyerde,dışarı çıktığımızda kollarımızla bir sağa bi sola itiştiriveriyoruz hepsini bu havuzda boğulmamak için,kalabalıklar her yerde… Biz iyisi mi bi dünya kuralım kendimize… 🙂 Ve önce bizi değiştirelim gene.

kim yok oluyor?

il mare | 31 January 2009 10:33

Pembe perdelerimin arkasından dışarı baktığım zaman anlarım kendimin hayatımın yaşamımın kıymetini.İçerideyken herkes ben gibi ya da benden daha iyiymiş gibi gelir.Duvarı boyalı odalar,renkli bir avize ama heryere aynı renkte ışık veren bi ampul.Pembe değil benim ışığım dünyam gibi sarı.Kitap okumak için başucuma koyduğum ışık florasan ama,beyaz.Bilmem kaç saat dayanıyormuş,farkında olmadan yapılan bi tasarruf!Dışarı bakarım sonra,pembe perdelerim siyah olur birden.Dışarıda çöpleri karıştıran çocukların ellerindeki kirleri hissederim perdemde ve yüreğimde.ve acısını.Acırım ama acımayı hiç sevmem.Bişey sanıyormuş gibi olurum kendimi.Çünkü hiçbir hakkım yok onlara acımaya.Bugüne kadar onlar için hiçbirşey yapmadım çünkü.Hayatın vahşileştirdiği kişiliklrinden korktum hep,onları görünce diğer kaldırıma geçtim,uzaktan izleyenlerden oldum hep.Halbuki acıma duygusunun içinde çabaların verdiği sonuçsuzluk vardır.İçten içe ağlama vardır.Bunu kendimde görememek üzer beni.Artık neye gerçekten üzülüp sevindiğimi bilemem.Dünyanın dört bir köşesinde sadece kameraların takıldığı,bunlar haricinde kamerasız yerlerde kimbilir kaç canın gittiği bilinmeyen haberler üzer gibi yapıyor beni.Spikerle uyum sağlayarak izliyorum haberi,ölümü.spiker acı bir ifade veriyor suratına acı haber gelince,arkasından murat taşdemir banuyu öpmüş,gülüyor bizimki.Kendime bakıyorum bu saçma haber yüzümde hafif bir tebessüm beliriyor!İŞTE O ZAMAN KENDİME GERÇEKTEN ACIYORUM!Esas acınacak kişinin kendim olduğunu anlamakta geç kalmıyorum.Bi de kuşlara acıyorum.Eskiden babamın da benim de hersabah istinasız bayat ekmekle beslediğimiz minik serçelere;mutfak balkonumuza konup bizden pirinç isteyip yine istisnasız onları bulgurla pirinçle beslediğimiz ve annemin pirinç kavanozunun yarılandığını görünce beni tatlı tatlı azarlamasından sorumlu olan güvercinlere acıyorum.Acıyorum çünkü kendimi yararlı hissediyordum onlara karşı.Karınlarını doyurdum onların belki benim sayemde rahat uyuyorlardı.Yoldan geçen yaşlılar da simitle çekirdekle besliyorlardı onları,hepsinin yüzünde bir tebessüm…Kuruyemişçilerin önleri mısırları kapmaya çalışan birbirine kanat atan güvercinlerle doluydu,onların yanından geçip kanatlarının oluşturduğu rüzgarı hissetmeyi seviyordum.Şimdi yok oldular ama asıl yok olan biz olduk.Onlar var hala,panjurların altında korunuyorlar yağmurdan ama biz yokuz artık.Gitgide yok oluyoruz.Kahrolası tıp bizi iyi yapacağı halde yok ediyor.Hergeçen gün bişeye dokunmamak,birşeyi yememek zorunda kalıyoruz.Birşeyden daha soyutluyoruz kendimizi.Tıp,teknoloji bizi yokediyor.Bunların getirdiği mikroplar bizi yokediyor.Taş devrinde yaşamayı o kadar isterdim ki…Kendi kendimizi yok etmemeyi öyle çok isterdim ki…

ben size para vereyim sizse duygularımı

il mare | 31 January 2009 09:21

Aklın esir aldığı bir köle de benim.
Göztepe’de yıllardır ikamet ettiğim halde sizin çok iyi farkına varıp da benim varamadığım portakal ağaçları orada duruyormuş meğersem.Hem de en sevdiğim renk olan turuncu turuncu!

Hep siyahları görmüşüm;masumlukları,temizlikleri,mutluluğu,aşkı,sevgiyi,tüm güzellikleri demirden bir duvar gibi arkasında aç susuz bırakan siyahı görmüşüm.Unutmuşum beyazı,maviyi,turuncuyu,sarıyı.Ancak kış aylarında,televizyonların on saniye yer verdiği kar manzaralarında görür olmuşum beyazı.Sonra yine haber sunan o güzel insanın yüzündeki acımsı ifade,bir kötü haber daha…SİYAH Ardında gülen bir yüz,belli ki iki medyatik insan aşklarını itiraf etmişler yine;onların beyazları işte,tekrar acımsı bir ifade,5 ölü 10 yaralı!!!Bir gülüyor bir ağlıyor spiker,yani siması öle söylüyor.Kendi de farkında değilne yaptığının,içindekileri bilmiyor,ağlamalı mı gülmeli mi,ya da sadece rolünü mü yapmalıen güzel ve en mağdur şekilde?Ona da öğretilmişti.Bir robot gibi,bunu okuyunca tebessümü yerleştir yüzüne,bunda ise kaşlarını öyle bir şekle sok ki yüzündeki acıma duygusu kimsenin gözünden kaçmasın.

kanatlarla son bulur korku

il mare | 28 January 2009 13:21

Ezeliyetsiz ve bekalı duygularımız sandığımızın aksine son bulmaz sonlu bedenlerimizle birlikte.Hepsi aslında bize ait olup bizden çok önceleri doğmuş birer ruhlar ve bu efsunluktur belki de bizim onlara daha da bağlanarak daha insan olmamızı sağlayan.Gözünü kırpmadan bir insanın canına kıyan, yeni doğmuş bir bebeğin ırzına geçen,beyninin duygusuzluğa programlandığı androidlerin diğer adı ise sıradanlıktır her şeyi maddi görüp ne efsuna ne ruha tapınan… Başkalarının duygusuzluğudur çoğu zaman bizim duygularımızı ortaya çıkarıp depreştiren,bi kabullenemeyiş, insan olduğunun en farkında olduğun zamanlarda kocaman insansızlıkları görmek duygu havuzunda can yeleği ile dahi ve hatta boğulmamıza vesiledir.