bildirgec.org

Ethan

10 yıl önce üye olmuş, 31 yazı yazmış. 74 yorum yazmış.

E-Book olayı

Ethan | 15 November 2002 11:31

Nedir? Ne değildir?

Bu konuda bilgisi olan arkadaşlar beni aydınlatabilirler mi? Nasıldır? Hangi siteler bu tür şeyleri barındırmakta felan gibi…

Aşık Olmak Böyle Bir Şey Olsa Gerek

Ethan | 13 November 2002 20:50

Aşık olmak böyle bir şey olsa gerek.

Kısa bir süredir beraber olduğum insan ulusal bir radyoda bir radyo programı yapıyor

Asıl işi değil aslında, biraz hobi gibi birşey ama zaman içerisinde asıl işininde önüne geçen bir uğraş.

Onun programlarını onu tanımadan önce de biliyordum. Özellikle sevdiğim bir radyo programcısıyla aynı radyoda çalışmış olmasından dolayı biliyordum. Benim sevgilim ondan sonra çıkıyordu.

Sevgilimi tanımadan önce ne zaman programı başlasa direkt kapatırdım. Sesinin bir radyo programcısı için yeterli olmadığını düşünür, aman allahım bunu da nasıl işe almışlar derdim.

Şimdi ise bu insandan çok hoşlanıyorum. O da benden hoşlanıyor gibi. Beraber olduğumuz vakitler ekstra mutluyuz. Lakin söz onun radyo programlarına geldiği zaman sözü sürekli değiştirmek zorunda kalıyorum.

Bana dinlemem için bir süre önce yaptığı programlardan birini verdi.

İki saatlik programın daha yirminci dakikasında dehşet bir kapatma isteği duydum. Öyle de yaptım zaten dayanılacak gibi değil.

Halbuki normal konuşma sesi ne kadar güzel. İki ses arasında alaka kuramıyorum bile.

Kısacası aşk güzel bir şeydir. Aşk fedakarlıktır. Normal şartlar altında programını sonuna kadar dinleyip onu tebrik etmem gerekirdi.

Birazdan arayacak ve programını nasıl bulduğumu sunacak. Güzeldi diyeceğim ama gerçeği siz biliyorsunuz.

Onu dinleyeceğime Nelly adındaki çılgın pop/rap cu/ci yi dinlemem de ayrı bir hakaret olsa gerek.

Neyse, zaten asıl işi değil ki… Mükemmel sevişen bir insanın mükemmel radyo programı yapmasına da gerek yok. Acaba bende mi bir hata var belkide programı gerçekten iyidir. Evet evet bir gün beğenmediğimi söylemek zorunda kalırsam araya radyodan felan anlamadığımıda sıkıştırayım.

Bir Öğrenci Nasıl Para Kazanır?

Ethan | 08 November 2002 01:30

1. Fuhuş yaparak…

aslında bu çok mantıklı geliyor kulağa ama zaten fuhuş gibi kötü işleri yapmamak için okumuyor muyuz bu üniversite denen mereti…

2. Ders vererek

eskiden bu işler daha kolaydı sanırım, şimdi kimsenin özel derse verecek parası yok ya da ben pek aramıyorum galiba… Ne güzel olurdu şöyle sümüklü ama zengin bir ortaokul,ilkokul öğrencisi… özellikle yabancı dil konusunda

(alper adındaki arkadaşıma ciddi uyuz olmaya başladım, kendisi konservatuar okuyup enstrüman çaldığı için millete piano tıngırdatarak iyi para kazanıyor… suç anamda babamda verecektiniz elime darbukayı öğrenecektik el kadarken)

İsmini Söyle Sana Kim Olduğunu Söyleyeyim Strikes Back

Ethan | 20 July 2002 19:27

Alper (3): Alperler zeki,yetenekli bir o kadar da iddiasız insanlardır. Genelde bir konu üzerinde belirli bir yetenekleri vardır bunun yanında gösterişten hoşlanmazlar. Dışarıdan görünüşleri ile içlerindeki benlik birbirini tam olarak tutmaz. İnsanlara karşı içten içe bir nefret bile besleseler bunu belli etmeden saygılı görünümlerini korumayı bilirler. (bknz Dr.Jekyll and Ms.Hyde)

Can (5+) Can ismindeki arkadaşlara öncelikli ciddi bir uyarım var.Paranormal olaylara inanan biri olarak bu konudaki bilgilerim ışığında (ve pek çok ilahi kitapta geçtiği üzere) Can aynı zamanda bir tür güçlü cin ırkının ismidir. Bu bakımdan Canların karabasanlarla ya da benzeri durumlarla karşılaşma durumları gerçekten çok fazladır ve hayatları boyunca bunu hissederler. Gerçekten bunu okuyan insanlara salık verebileceğim tek şey çocuğunuz olursa ona ^^Can^^ ismini vermemeniz. Bunun yanında ^^Can^^ dan türemiş isimlerde bu derece de olmasada tehlikelidir.Canlar sevimli,sade, genel anlamda doğal ve basit espiriler konusunda uzman insanlardır. İyi erdemlere sahiptirler. En kötü tarafı dediğim gibi daimi olarak takip edilirler. (bknz. Ghost in the Shell)

16 Temmuz 2002 ve ben E.H. ile tanıştım… hala şoktayım

Ethan | 16 July 2002 20:24

Beyoğluna inmek aklımdaydı zaten. Evde sıcak dışarısıda sıcak mantığıyla öğleden sonra önce Galatasarayı sonra Beyoğlunu turladım.

Onu daha önce iki kez daha görmüştüm. İkisinde de yanına gidip tanışmak kısmet olmamamıştı. Kendi kendime

demiştim. ^^Ben o adamı bir kez daha göreceğim ve gidip tanışacağım.^^ Zira tam olarak öyle oldu.

Açık mavi gözlerini çevreme sersem sersem bakarken farkettim. Bu E.H. idi. Peki . E.H kim? E.H. diyorum çünkü deşifre olmasını istemiyorum ama sandığınız gibi bir üçüncü sayfa sapığı değil. E.H. bir aktör.E.H. bir oyuncu. E.H. bir reklam yıldızı.Aslolan ise opera sanatçısı olduğu. Şu ara da belli başlı kanallarımızdan birinde haftaiçi her gün 5 dakikalık bir program yapıyor.

Yanına gittim. ^^Merhaba E. bey… Ben sizi çok beğeniyorum ve şu anda burada olduğunuza inanamıyorum…^^ gibisinden uzun bir giriş yaptım. Kendimi Tarkan konserlerinde çığlık çığlığa ağlayarak donlarını fırlatan kızlara benzettim bir an. E tamam adamın hayranıyım ama seviyeyi düşürmeden de adamı övebilirim. Zaten klişe yıkama yağlamalar bana uzak. Yani posterinizi odama astım desem inanmaz. (Posterini nereden buldum ki?) Reklamlarınızı videoya kaydettim desem ayrı bir salaklık.( Ayrıca adam sapık sanardı) Ben bunların hiçbirini yapmadım. Birde şey var. Adamın sanatçılığı felan çok iyi elbette. Özellikle o tok sesine bayılıyorum. Ama olay burada işte. Adam benim için seks sembolü gibi birşey aslında. Türkiyedeki bir numaralı fantezim. Yani en çok beraber olmak istediğiniz kişiyle tanıştığınızı düşünün. İşte benim durumum tam olarak bu.

Ona zamanı olup olmadığını sordum. İstiklal Caddesinin başındaydık ve kitap almaya geldiğini beraber yürüyebileceğimizi söyledi. Aslında onlarca kitapçı geçtik yolunu da bile bile uzattı sanırım. 🙂

Benim öğrencilik durumumdan,ne istediğimden, onun projelerinden, yurtdışı serüvenlerinden, yeni çekecekleri diziden epey konuştuk. Bu arada gömleğinin iki ya da üç düğmesi açıktı sanırım.Pek çok şeyi görebiliyordum (Bu manzara bana 3 ay yeter)

Bir yandan ülkeden,üniversitelerden konuşurken diğer taraftan aşk hayatı ile ilgili bir şeyler sorsam mı diye düşündüm. Evli olmadığını biliyorum. Acaba sözlü mü? Benim gibi olabilir mi acaba (?) 45 dakikalık yürüyüş sona erdi. Merak ettiğim şey acaba telefon istemeliydim. Bir de şu var biz beraber yürürken yanımızdan bir arkadaşı geçti. Ona telefonun verdi. Ama ben kibarlık olsun diye biraz uzaklaştım. Yani duyamadım. Bir 0532 kısmını duydum. Neticede tamam ben adamı çok seviyorum ama yok yani ne yapacağım alıpta telefonunu. ^^Beni hatırlıyor musun hani Beyoğlunda ehiehiehi….^^

Ayrılma zamanı geldiğinde. Yaklaşık üç kere felan teşekkür ettim. Belki telefonunu alırım o da bana verir gibi birşey düşündüm. Ama olayı star-hayran moduna döndüren benim. Tarkan’ın hangi kıza telefonunu verdiği görülmüştür. Aksine daha bir saklarlar. Söylediği son şeyler gerçekten içacıcıydı.^^ Bir daha rastlaşırsak, yanımda kim olursa olsun lütfen gel, mutlaka rastlaşırız ^^ gibisinden birşey dedi.Şimdi onun için Beyoğlunda vardiya gezemem elbette ama inanıyorum biz tekrar karşılacağız onunla.

İşin son kısmına gelirsek. Bütün bunlardan sonra bir saat sonra evdeydim. Televizyon kanalları arasında gidip gelirken gene ona rastladım. Bir de program canlıydı. Vay canına bea! Vay canına!

Romeo ile Mecnun\’un öldüğü gece

Ethan | 01 July 2002 07:00

13 aylık bir macera bu ve hikayenin en azından birinci cildi dün gece tamamlandı…Şu anda saat 06:50. Eve henüz biraz önce girdim.Alkol alıyor olsaydım insanların ^^geceden kalma^^ dediği durumda olacaktım büyük ihtimalle.Türkiye’nin futbol cart curtundan tamamen uzakta, sanki havai fişekler öylesine patlıyormuşcasına salaş bir yerde yemek yedik, eve dönemeyeceğimi anlayınca onda kaldım…Çok garip bir yurt ortamıydı. Koskaca binada sadece ikimizin olduğunu çok iyi biliyordum ve genelde kendi irademe güvenirim. Ben istemedikten sonra birşey olmazdı. Olmadı da belki ama karşı ranzalardan birbirimize bakarak elele uyuduk. En sonunda istediğimi de başardım. Hırs mı yapmıştım ne? İlişki olayı sırasında yaşananlar koydu sanırım… Azim ettim… O soğukkanlı görünen muşmula suratlı adamın ağzında kendi isteğiyle ^^seni seviyorum^^ lafını çıkarttım… Hani çizgifilm kahramalarının gözlerinde dolar sembolleri döner ya… Benim zaferimdi sanırım bu da… Herneyse olay sadece hırs meselesi değil artık elbette… Benim için yegane bir kaç insandan biri ve ne yazık ki o da yurtdışında

Savur beni Magnus!

Ethan | 09 June 2002 12:59

Çok sıkıcı ve kasvet dolu bir hafta var önümde… Şu anda mideme kramplar giriyor. Hayatımda konuşabileceğim pek çok insan vardır aslında. Akraba,arkadaş,dost,exler… Şu anda hiçkimse yok. Ve hiç kimseyi hissetmiyorum da. Ulaşmak da istemiyorum. Burasıyla dertleşmek -ki aslında kendimle- bir anda aklıma gelen birşeydi.Hadi bakalım!Ne kadar idealist olursanız olun bazı şeyler var. Sizin elinizde olmayan. YÖK’ü pek çok kişi iyi bir hayat için tek kapı olarak görmüyorum. Benim yaşımdaki gençler için nasıl bir ^^dolap canavarı^^ ateş saçan bir ^^Gargoyle^^ olduğu umrumda da değil. Peki umrumda değilse neden mideme kramplar giriyor? Büyük ihtimalle umrumda da o yüzden.Yani bu çok garip. Sayısal istatistiklere, aileme ,arkadaşlarıma, öğretmenlerime göre ben yaparım. Ben başarırım. Ben hep başardım çünkü. Kendime de güvenim var…Genede Magneto karşısında adamantiumlarını sallayan Wolverine gibiyim. Adam magnetizmanın kralı ve ben de bir metalim…

ev boş ne yapsak ki :)

Ethan | 25 May 2002 11:39

annemler gene yazlığa gittiler….

Bu ara epey başıma gelen bir hadise, eskiden olsa ya romantik bir gece için birilerini ayarlama çabasında olurdum. Yada yada (bu birleşik mi yazılıyordu?) çılgın partiler için tüm salak arkadaşlarımı çağırırdım. Arkadaşlarımdan salak olanlarının hepsi gitti.Öldüler. Salak olmayanlarıyla eğlenilmez. Canım romantik gece istemiyor… sekste istemiyorum sanırım. Belki istiyorum ama yanlışlıkla aşık felan olurum aman sakata gelmeyelim 🙂 Alalade bir gün olcak galiba…ders,net,tv,dışarısı,içerisi… Bir yandan da suçluluk duyuyorum. Hani olur ya içinizden bir ses: ^^ABİ SALAK MISIN BOŞ EV DEĞERLENDİR^^ felan der ya.. – neyse içimdeki ses kardeş başka sefere değerlendiririz -ULAN BOŞ EV DİYORUM BOŞŞ… NE HASTA ADAMSIN SEN -bak terbiyeni koru içindeki ses, yoksa içimdeki ses demem … -CONCORDE ARTIK KALKMIYO Dİ Mİİ? -?!?!?!? içimdeki ses… çabuk odanaaaaaaaaaa

Hayatımda yazdığım tek şiirims şey

Ethan | 19 May 2002 18:29

ARAYIŞ

Neden yalnız kalmak istiyordu bilmiyordu. Neden bazı insanlar aklından çıkmıyordu. Neden bazı hayalleri,hayal kavramının bile dilini uçuklatacak kadar inanılmazdı ve bunlar onun hep aklındaydı. Neden arayış daima sürüyordu.

^^Alıp başımı dağlara gideceğim^^ bu laf şu anda ona ne kadar da uygun aslında öyle değil mi? Birde herşeye rağmen mutluydu ya … buna ne demeli! Nasıl oluyorduda insanlarla savaş halindeydi de aynı zamanda barış duyguları besliyordu… fazla bir enerji mi vardı ;yoksa bir enerji eksikliği mi? Bir insan tam bir aptal olan çok zeki bir insan olabilir mi? Peki bir insan kendini hem yakışıklı hem de suratsız sıradan görebilir miydi? Aşık olmaya engel korkularımı var yoksa zaten bir numaralı aşkı olan kendisini mi geçemiyor? Liderlik ruhunu her zaman gıdıklayan bir güdü de pasif kalmak,sessiz oturmak kısa süreli dinlencesi mi? Fiziksel yakınlaşmaya bu kadar ihtiyaç duyuyor da ona dokunanları kendinden itiyor… sadece teşhirci mi? Sigarayı sevmiyorda, içenin yanında durmak ayrı bir zevk veriyor… potansiyel taşıyan pasif içici yeşilaycı mı? Öldürmeye,ölmeye,iz bırakmaya,ağlatmaya,güldürmeye… duyguların en doruk noktasını başka insanlara (sevdiklerine,sevmediklerine -ki zaten ortası yok-) aksettirmeye yeminli mi? Sahte gülücüklerin biraz üstünde samimi bakışlar normal mi?

Oynuyorum Ama Nereye Kadar?

Ethan | 18 May 2002 21:54

Psikopat değilmişde sanki normalmiş taklidi yapmak.Gay değilmişde sanki heteroyomuş gibi davranmakKendini kötü ve aciz hissettiğinde sonuna kadar iyi ve güçlü gibi görünmeye çalışmak…

Son zamanlarda yaptığım şeyler bunlar… Aman allahım kafayı yiyeceğim. İşin komik tarafı her zaman çok iyi anladığım bir insanı da ihmal ediyorum. Çok iyi olduğum bir insanı… Biricik bir insanı… Bu şey gibi, söyleyemiyorumki onun sorunlarını bana çok uzak geliyor. Anlayamıyorum. Hani 80lik bir amca ^^internette chat yapiyordum ama laga takıldım^^ gibi bir cümleden hiç birşey anlamaz ya… Aynen o derecede anlamıyorum. Teneffüs etmediğim bir havayı hissetmeye çalışmak gibi birşey bu.Son derece amaçsız. Onun yanındayım.Sonuna kadar çünkü epey ilerledik ve onu çok seviyorum. Ne diyebilirim, ne yapabilirim bilmiyorum. Mazeretim var. Sınav var ve kafamı kurcalıyor. Birşeyler yapabileceğimden eminim ama yapabileceğimin en iyisini yapamama düşüncesi beni endişelendiriyor. He bu mazaret mi ayrıca! Herkesin sınavı ve emin olduğum başka birşey onun sınavı benimkinden daha zor ve bir ay sonrada bitecek cinsten bir sınav değil. Olabildiğimce sakinim aslında. Öyle görünüyorum. Ses tonumu o ^^azimli ve başarılı^^ moduna getiriyorum. Etrafta bazen dik bazen kambur yürüyorum. Bunun yanında evet duygusal anlamda büyük bir abazalık içindeyim. Hayır yok! Yeni biri olmaz! Yat,kalk,orda kal,portakal!