Keklendim…
Evet, yanlış duymadınız ben, çevresinde uyanıklığı paranoyaklıkla harmanlamışlığıyla tanınan ben , kek – len – dim ….Hem de kelimenin her iki anlamıyla da keklendim..
Nasıl mı ? şöyle izah edeyim;
Ben şu yalnız kalma fobisi olanlardanım ve okul yıllarından kalma bi alışkanlıkla koloni halinde yaşarım. Yine bir hafta sonu bir arada olalım kararıyla bir küçük tabur insan buluştuk birimizin evinde.. Hiç yaptığımız şey olmamasına rağmen akşam çayları ocağa konuldu, kekler, börekler falan pişirildi.
Normalin dışında gelişen bu olaylar karşısında aklımdan ‘’hayret, neden çay acaba? Neden her zamanki gibi hepimiz birer bira açmıyoruz ya da kardeşimin en son seyahatinde getirdiği iki şişe tekiladan birini patlatmıyoruz ki’’ diye geçirmeme rağmen bunu bi heves olarak nitelendirdim ve aldım çayımı oturdum baş köşeye..İkinci bardağımla kekim de geldi.Herkesin ki sade olmasına rağmen benimki çukulata sosluydu.Sorduğumda arkadaşım böyle sevdiğimi bildiğinden benimkini ayırdığını söyledi.Hoşuma gitti.’’Beni bu kadar iyi tanıyan insanlarla takılmak ne güzel’’ dedim.
Kekin tadı biraz değişik geldiğinde ‘’mahlep’’ li olduğunu söylediler. Bu ‘mahlep’ denen şeyin neyin nesi olduğunu anlamadım ama mutfakla pek aram olmadığından buna da şaşırmadım.Üstüne üstük bu ‘’mahlep’’ in keki bozduğunu düşünsem de regl döneminde ihtiyaç duyduğum tatlı yı ihtiva ettiğinden ikinci dilimi de löpür löpür götürdüm..