Açmakla açmamak arasında kaldığı telefonun diğer ucundan kulağına dökülen sözcükler çok sevdiği eşinin ölüm haberiyle ilgiliydi. Bambaşka bir boyuta taşımıştı bu sözcükler onu. Hiç beklemediği kişilerin baş sağlığı dilekleri, atan kalbinin ritmini oldukça değiştirmişti. Bedenine bağlı olan damarlarından birinin kopuş anıydı bu. ”Hoşça kal” bile dememişti giderken. Ansızın çekip gitmesi, bu yolda onu yanlız yürümeye hükümlü bırakmasıydı. Aradan bir hafta geçmişti. ”İyi demek adettendir ya… İyiyim diyemiyorum. Değilim. Anlatılması zor bir duygu içimdeki. Her harf, her kelime kavurucu… Ve her cümle olduğundan ya çok basit ya da daha karmaşık bir hale getiriyor dilime getiremediklerimi. ’’Eşinin ölümüyle çok şey değişmişti yaşamında. Uzun zaman olmuştu sanki onu görmeyeli, varlığını ve sevgisini ondan mahrum etmesi uzun zaman gibiydi.Aradan bir hafta geçmişti sadece, bir asır geçmiş gibiydi. Genç kadın,elindeki içkisini yudumlarken, oturduğu yerden sadece bir sigara yakmıştı, gecenin karanlığına karşı…