bildirgec.org

Culture Orange

11 yıl önce üye olmuş, 72 yazı yazmış. 234 yorum yazmış.

Sergey Brin Artık Blogküre’de

Culture Orange | 21 September 2008 09:08

Bugün bunu yaptım ama şunu yapmayı unuttum tarzı yazılarla dolu olan blogküre gerçekten blog yazarlığından habersiz görünüyor. Gerçekten sessiz sakin ve başarılı işler yapanlar var fakat bulmak biraz uğraş gerektiriyor. Her neyse efendim haberimize geçiyoruz ve tanıdık bir ismin daha blogküre’ye dahil olduğunu sizlere bildirmek istiyorum.

Kendisi google dan tanıdığımız Sergey Brin. Kendisi de artık blog yazarı. Yanlız beklemeyin high-tech bir blog yazacak. Tam aksine daha sosyal bir konu üzerinde yoğunlaşıyor.

dna
dna

Samimi bir şekilde Parkinson disease olarak bilinen hastalığın belirtileri ve müstakbel eşinin yeni kurduğu şirketin dna testleri hakkında yazacak.
Karısının yeni kurduğu genetic testing firması 23andMe.

23andme logo
23andme logo

23andMe firması anladığımız kadarı ile insan genomlarını araştıran ve bu konuda gayet başarılı olan bir firma. söylenene göre Brin annesinin parkinson hastalığına 23andMe firmasıyla nasıl teşhis konduğunu anlatacak. Bu sayede annesinin gen mutasyonlarındaki dikkat çekici değişimler ve gelişmeler gösterilecek. firmanın görevi ise gerekli genetik testleri yapmak ve ayrıntılı bir dna incelemesine girmek. Karı koca girişecekleri bu işten başarıyla ayrılacaklar,ayrılıyorlar ya da ayrıldılar.
Hareketlerin biraz reklam koktuğu düşünülse de
Brin Böyle bir çözüm bulduğu ve insanlığa yararlı olduğunu düşündüğü için kendini şanslı hissediyor.

Online Yapay Zeka ve Semantik

Culture Orange | 20 September 2008 23:58

Yazılım geliştiriciler gün geçmiyor ki karşımıza çıkıp “biz bir şey yazdık” demesinler. Şimdi de kelimelerin anlamlarını idrak edebilen bilgisayar yazılımı üretmişler.

Semantik kart adı verilen bu kart sayesinde kelimelerin anlamını öğrenen bilgisayar kaynakta belirtildiğine göre bir Amerikalı üniversite öğrencisinden daha geniş kelime haznesine sahip olacak.

Yuh Dedirtecek Kaçakçılık Haberi

Culture Orange | 20 September 2008 07:44

Boru hatları bildiğiniz gibi doğalgaz,petrol vs taşır. Taşıma kapasiteleri oldukça fazladır ve bu yüzden ülkeler tarafından fazlaca tercih edilir. Bu avantajları kullanmak isteyen bir kaç akıllı bıdık tutmuş votka boru hattı kurmuşlar. Rus’tur ne yaparsa “fos”tur demekten kendimi alamıyorum. E tabiki bu boru hattıda fos çıkmış.

boru hattı
boru hattı

11 kişilik bir çeteyi boru hattının uzandığı yerden yani Estonya’dan 1 kişi yakalamış.
Boru hattı 2 km uzunluğunda ve 2004 yılında kurulmuş. 2004 yılından bu yana ise tam 6200 litre votka geçmiş hattan.

Uzaydan Gelen Müzik ve Gezegenler Senfonisi

Culture Orange | 19 September 2008 19:30

Müzik çok uzun sürelerdir insanoğlunu kendine hayran bırakan bir sanat dalı olmakla kalmayıp insanın ruhunu dinlendiren bir etkiye de sahip.

müzik enstrümanları
müzik enstrümanları

Müziğin sadece enstrümanlarla yapıldığını sananlara inat bir çok insan çöp kovaları ile, mutfak malzemeleri ile ve ayakkabıları ile müzik yapıyor. Siz ne düşünüyorsunuz müzik enstrümanla mı yapılır yoksa “yapılabiliyorsa” her şey ile mi yapılır?

Bu yapılabilme tabiki hayal gücüne bağlı bir durum. Yani bir yumurta kabuğundan çıkabilecek sesleri çeşitlendirerek bir melodi yaratmak renkli bir hayal gücünün ürünüdür.
Belki biraz hayal gücümüzü kullandık belkide zaten onlar biz burdayız bakın müzik yapıyoruz dediler. Sözü onlara bırakıyoruz işte son yılların en gözde orkestrası…

Korkmaktan Korkmak “Fobofobi”

Culture Orange | 18 September 2008 16:27

Bilinmeyen bir şeylerin olduğunu bilmek insana korku vermektedir. Lakin insana bilinmeyen bir şeyin olmadığını ve bildiklerinin “her şey” olduğunu söylerseniz korkularını bastırabilir misiniz? Bu mümkün mü?

kork benden!
kork benden!

Bilinmeyenden korkan insanoğlu bilerek korkusunu yendi yıllardır. Bir fareye onu öldürmeyecek kadar zehir katılmış bir peyniri verdiğinizde ve fare onu yediğinde tadı alacak, bir daha o bölgeye uğramayacaktır. Fakat insanoğlu korktuğu şeylere çomak sokmaya daha küçüklüğünden beri başlamıştır. Çomağı bırakıp kaçsa bile ertesi gün yine başına gelerek merakını gidermeye çalışacaktır.

Böyle olmasaydı bu kadar gelişme sağlanamazdı. Bazen dem vuruyoruz “hayvanlar bile pistten kışttan anlıyor ama insanlar laftan anlamıyor git denince gitmiyor, elleme denince bile elliyor” diyoruz. Bu böyle olmadığı zaman nasıl o insan gelişebilirdi?

En çok korkulan şeyler arasında karanlık ve nerden geldiği belli olmayan sesler vardır, buna rağmen karanlığı seven de vardır, nerden geldiği belli olmayan seslerle ruhunu dinlendiren de.
Her şeyden korkabiliriz; yeter ki o “şey” bizimle uygun zaman ve yerde karşılaşsın.

Anlayacağınız üzere konumuz korkular.

Efsane Oyunun Güzelleri!

Culture Orange | 17 September 2008 15:29

Efsanenin geri döndüğü daha önce bir çok kez haber olarak yayınlanmıştı. Hatta eleştriler daha oyun çıkmadan başlamıştı. Fragmanları izlenme rekorları kırarken bir dönemin müptelası olduğu oyun RED ALERT 3. versiyonu ile tüm platformlarda (xbox 360,pc,PS3) 28 Ekim’de piyasaya çıkıyor.
Ekran görüntülerinden anlaşılacağı üzere üçgen vucütlu ve kaslı bir grafik kartına ihtiyaç duyacağımız kesin.

red alert 3
red alert 3

Her gün yeni bir haberin duyurusunu yapan Command And Conquer gerek oyuna eklediği yeni araçlar(karakterler) gerekse hikaye videolarındaki oyuncu kadrosuyla dikkatleri çekiyor. Tanya’nın dillere destan güzelliği diğer oyunlarda pek vurgulanmamıştı ama ordu üyesi ve asker kızı bir bayan artık adından söz ettiriyor.

Kara Melek, Çiçek Taksi ve Küçük Besleme!

Culture Orange | 17 September 2008 12:13

Kimisinin tadının damağımızda kiminin ise boğazımızda kaldığı dizileri tanıtmaya devam ediyoruz.

İyi Seyirler…

Küçük Besleme

küçük besleme dayak yerkene!
küçük besleme dayak yerkene!

Tür:Dram, küçük kıza kötü davranmaca 🙂
Oyuncular: Tomris Oğuzalp, Nur Kulakoğlu, Esmeray, Tuncay Beyazıt, Jale Öz…
Konu:Yine Kemalettin Tuğcu’nun bir eserinin televizyona uyarlanmasından ibaret bir dizi. Halka ders vermek amaçlanmış o dönemdeki tüm dizilerde olduğu gibi. Diziden akıllarda kalan tek şey çoğumuzun kocakarı olarak bildiği ama dizideki adı Hayriye olan karaktere işkence etme isteğidir. Bilge’ye yaptıklarının 10 katını hak ettiğini düşündüğümüz Hayriye hanım bir konak sahibi gaddar,vicdansız ve bazen sevgi denen şeyin varlığından haberdarmış gibi yapıp çevresini kandıran bir kadındır.

Televizyondaki yakın geçmiş-1

Culture Orange | 16 September 2008 16:29

Televizyon seyretmek eskiden güzeldi diye düşünüyorum. En azından gözünü para hırsı bürümüş medya patronları oluşmamıştı daha. Bahsettiğim yıllar çok eski yıllar değil bir 10 yıl gidebiliriz mesela. Çok geçmişe gidersek televizyonun biraz rengi kaçıyor ve siyah beyaza bürünüyoruz. Zaten tv’nin tadı sanıyorum ki 10 yıl önce çıkıyordu. Çizgifilmler olsun diziler olsun hepsi birbirinden güzel ve çileden çıkarıcıydı.
O zamanın dizileride güzeldi. İnsanı bağlar ama izlerken işten güçten etmezdi. Son bölümleri Rosalinda gibi trafik kilitletmez, asmalı konak gibi sinemada yayınlanmazdı. Tadında bırakırlardı. O zamanın komedi dizileri için ise fazla hayal gücüne gerek duyulmazdı.

Yalan Rüzgarı
Yalan Rüzgarı

Normal halkı canlandırmak yetebilirdi. Her gün yaptığı şeyleri tv de izleyen insan diziyi beğenir dizide kendini bulduğu için dizinin başarılı olduğunu düşünürdü. Şu sıralar bundan yararlanan tv dizileri “7 den 70 e herkes bir şeyler bulacak bu dizide” sloganlarıyla yayına başlıyorlar.
Bir at çiftliğinde geçen bir diziden herkes ne bulabilir kendine veya ütopyanın pembe boyalı yerebatan sarayına benzeyen mekanlarından ne anlayabilir ki insan? Hangimiz parmaklarımızı oynatarak yokuş aşağı hızla gemi azıya almış bir bebek arabasını durduruyoruz? Hani kendimizi bulacaktık biz bu dizilerde?
Bir ata binmek için 2 tane 1 ytl ve bir sopadan oluşan düzeneklere ihtiyaç var mıdır? Romanları dizilere uyarlamak ise ayrı bir furya oldu son günlerde. Aman bu yapımlardan biri tutmaya görsün hemen ardından ne kadar roman varsa hepsini dizi yapıp süreriz piyasaya.