bildirgec.org

alternative4

11 yıl önce üye olmuş, 34 yazı yazmış. 0 yorum yazmış.

take a deep breath and meditate

alternative4 | 21 March 2005 06:40

dead songs, half way home, still life lived on mobile phones but the girl had wings and precious things under sheets with tangled limbs wide awake at dawn the sun won’t choose to shine on silence says it all and reaching up and blessing … the higher we climb the smaller we seem mad with possibility no design zig zag girl is happy

rastlantilar.. biliyorum, zaman [yine] gösterecek.

mornings w/ alarms & surprises in b-more [v1.0]

alternative4 | 19 March 2005 13:35

sabah 6. 6 sabah. alti ustu bir sabah. daha once farkedemediklerimi olmadik anlarda birden farketmesem akil sagligim adina. yayinlarima ara versem, yine kendi bunyemde, kendimden oteye gitmeyerek cevreye ve insanlara saygili surdursem rahatsizligimi. cayimi sicak icsem, dusumu soguk alsam. tek atip cift vursam. butun saatler geri kalsa dunya ustundeki, hepsini gecip gitsem, bulamasa beni bir daha zaman. “bu lan boyle” desem, bi siktirip gitsem, bir daha gelmesem. i think that nothing’s getting through, so get to me. evet.

duvarlara işemeyiniz. [14]

alternative4 | 15 March 2005 17:01

1 gün itibariyle hayata döndüm, evet. bu basarili operasyonda emegi geçen tüm apple cihazlarina, müzisyenlere ve tasarimlara tesekkürü borç bilirim.

2 tükenmemek için üretmek, üretmek için tüketmek gerekiyormus. ben bugün bunu gördüm yine, yeniden.

3 hala takozun önde gideni ve esegin arka ayagiyim. yukaridaki taksiratimi affetsin.

________________

– yaa biz bi kitap yazsak, adini da “how I ran away from my design studio?” koysak. bestseller olsak, parayi kirsak.. ne dersin cevat abi? – çayin alti yaniyodu benjamin’ciim, onu bi kis da gel. – peki abi.

are you there?

alternative4 | 14 March 2005 07:59

nicedir mezarini ellerimle derin kazip, topragini ustune bolca attigim bir ben vardi benden iceri. sonra nasilsa senaristin yine kalemini alacagi tuttu eline. ve elime verdi kazmayi da kuregi de. simdi o ufak beden hortladi, ordan oraya kosusturuyor beynimde. birine, birseye, bir suru sey soylemek istiyor kac zamandir suregelen suskunlugun verdigi kizginlikla. oysa anlatamiyorum ki derdimi ona. evet dunya rezil bir yer, evet insanlar kotuler, evet hayat carptigini yamultuyor, evet senin olmaman olmandan daha faydali benim icin, ve evet butun bunlari duyman hep senin kendi iyiligin icin. beni dinlemiyor o, elimden kolumdan cekistiriyor habire kulaklarimi calan sarkilara tikayamayayim diye. susuyorum, yeniliyorum sonunda. birseyler dugumleniyor nefesimin gececegi noktada, varliginin kutlesel halinden otesini unuttugum sey tekliyiveriyor kafesinde. gizli ozneler esir aliyor parmaklarimi, harflerimi kaybediyorum mutemadiyen. ben farkindayim. birsey hatali, birsey yanlis. birsey gercek-otesi, birsey, birsey, birsey ugulduyor beynimde durmadan. ben boguluyorum, boguldukca daha rahat nefes aliyor hortlagim. sonra uzak, sonra cok uzak. ekrana carpip geri donuyor bana tum bakislarim. lanetlerim geri donuyor birer birer eski yerlerine. kafam karisiyor, hesaplar karisiyor, yanlis zaman arti yanlis mekan bilinmeyen rakamlara esitleniyor. cok ama cok kiziyorum orada olmamasi gereken bana. oyle cok kiziyorum ki kizmaktan yoruluyorum. calan sarkilarin sayaci bir yukari attikca daha da buyumesini izliyorum onun. senaristin senaryolarina tukuresim geliyor devamli, olmuyor. tukurmeyi koy soyle bir kenara, tukurulmusleri yaliyorum zira. yuzum de, cumlelerim de benim degil artik, yine o ele gecirdi hayatimin bir kenarini. yine uzulecek, yine gonullu yaralayacak kendini biliyorum. biliyorum da artik ses etmiyorum. nicedir istanbul’da gun dogmamisti nasilsa. birakiyorum onu kendi haline, kirmizi kalemini aliyor, buyuk harfli yamuk yumuk basliklar yaziyor beynimin duvarlarina. sonra birden donuyor bana, uzun uzun bakiyor. diyor ki “this is all make believe, isn’t it?”. sesim titriyor cevabi verirken. yanima gelip sariliyor. agliyoruz.