bildirgec.org

Site arşivi: sinepil

Senaryoların Orjinal Halleri

queennothing | 01 February 2009 13:06

Sinemayla ilgilenen ya da profesyonel anlamda ‘sinema işi’yle uğraşan (yönetmenler, kısa filmciler, senaristler, senaryo yazmak isteyenler, üniversitelerin ilgili bölümünde okuyanlar vs.) sinemacıların, en fazla önem yüklediği öğe, senary dur.

Tema (Temanın saptanması ve sadık kalınması, senaryonun sağlamlığını garantileyen en önemli etmendir.)
Synopsis (Taslak öykü, şema, iskelet)
Treatment (Geliştirim, sinematografik öykü)
Ön Senaryo (Ayrımlama)
Çekim Senaryosu

Inside Man (2006)

turictanyel1 | 01 February 2009 10:04

Bilindik hırsız polis filmlerinden soyutlanan Inside Man, bir hırsızın milyonlarca doları bir kenarda bırakıp sadece bankanın sahibinin geçmişini çaldığı bir hikayeyi anlatıyor.

Banka soygunuyla ilgli hatasız hazırlanmış bir plan, zekice uygulanan bir stratejinin anlatıldığı filmlerin yanı sıra, sonunun tahmin edilemediği ya da ne kadar zeki olursanız olun sizi kendi zekanızla kıyaslayan bir hırsız polis filmi.

Bankayı ve müşterileri rehin alan Dalton Russell son derece kurnaz, dikkatli, zeki ve soğukkanlı bir soyguncudur. Kötü işler yapan Yahudi bir bankacının, Hitlerle olan ilişkilerini ve 2.Dünya Savaşı sırasında kaldırdığı paralarını, kayıtlarını tüm dünyaya duyurmak ve onu savaş suçluları mahkemesine göndermek ister.

bundan sonrası spoiler içerir

Coraline (2009)

Battlehammer | 31 January 2009 16:35

Tüketim toplumunun alışkanlıklarını tatmin etmek sinema sektörü söz konusu olduğunda nispeten kolaydır. 6 7 haneli bütçenizi alır, 3 saniye kuralını uygular, piyasaya daha önce yapılmış onlarca örneğinden çok da farkı olmayan başka bir klon sokar ve tabiri caiz ise para basarsınız.

Ancak bu rutinden sıyrılan öyle isimler vardır ki, yeni bir iş yaptığını duymamız bile heyecana sebep olur. Özel olarak addedilen yapımların ortaya çıkması da tam da böyle bir süreci takip eder. İşte karşımızda yine böyle bir çalışma söz konusu; Tim Burton ile yaptığı işlerle adını duyuran, stop motion animasyonun olmazsa olmaz yönetmeni Henry Selick ve modern fantastik edebiyatın dehası Neil Gaiman‘ın ortak çalışması; Coraline.

Henry Sellick’in ilk çalışmaları, yaklaşık 28 yıl önce dünya ile tanışsa da, haklı ününü 1993 yılında Tim Burton ile birlikte yaptığı Nightmare Before Christmas ile kazandı. Burton’ın hikayesi ile yaratılan Nightmare Before Xmas, halloween kasabasında yaşayan korkunç ancak bir o kadar da şirin yaratıkların, noel’i keşfetmesini ve cadılar bayramı yerine noel organize etmeye karar vermelerini anlatıyordu. Aylarca süren stop motion çekimler, birbirinden farklı ve detaylı onlarca karakter, naif bir aşk hikayesi ve benzeri daha önce yapılmamış bir hikaye, bir diğer deha ve Burton’ın kadim dostu besteci Danny Elfman‘ın müzik/şarkıları ile birleşince ortaya çıkan bir şaheser oldu.

Bir müzikalden, bir aşk hikayesinden ve bir stop motion animasyondan çok ötesini ortaya koyan bu reçete, haklı ününü kısa zamanda pekiştirdi. Ve aradan bunca yıl geçmesine rağmen eskimeyen bir yan ürün tüketim trendini de öncülük etmesi fazla sürmedi.

sinema’nın dişil yakası

kahramancayirli | 31 January 2009 14:39

türk sinemasının en iyi yönetmenlerinden: handan ipekçi
türk sinemasının en iyi yönetmenlerinden: handan ipekçi

sinema da, sinemamız da gerçek hayat gibi eril. filmler eril, karakterler, diyaloglar, olay örgüleri … hepsi eril. bugün size tanıtacağım iki eserse sinemanın dişil yakasını anlatıyor.
iki kitabın da yazarı s.ruken öztürk, ankara üniversitesi iletişim fakültesi sinema radyo televizyon bölümünde doçent doktor ünvanıyla öğretim görevlisi olarak ders vermeye devam ediyor.
ben ankara üniversitesi siyasal bilgiler fakültesinde öğrenciyken kendisi iletişim fakültesinde türk sineması dersleri verirdi. kendi sıkıcı işletme-finans derslerimden kaçıp kaçıp sevgili ruken öztürk’ün türk sineması derslerine girerdim (sanırım o yıl hiçbir dersini kaçırmamıştım). ki öğrenim yaşamım boyunca keyifle dinlediğim tek öğretmen kendisi olmuştur, çok iyidir, yardımseverdir, kendisine sorulan her soruya uzun uzun yanıtlar verir, makaleler örnek gösterir, filmlerden alıntılar, örnekler belirtir. o türk sineması derslerine girmemiş olsaydım şimdi daha boş, daha gereksiz, daha mutsuz bir insan olacaktım buna tüm kalbimle inanıyorum. şimdilik bu hatıra kısmını burada bırakıp kitaplardan söz edelim.
alan yayıncılık’ın 2000 yılında yayımladığı sinemada kadın olmak, diğeriyse om yayınevi’nden 2004te çıkan sinemanın “dişil” yüzü. her iki kitabı da şimdi kitapçılarda bulmak biraz güç. neyse ki ankaradayken bulabilmiştim ama eğer bu kitaplara herhangi bir kitapçıda rastlarsanız hemen alın isterim. keşke metis yayınevi her iki kitabı da yeniden yayımlasa.
iki kitap da çok özel elbet ama ikincisi yirmiüç kadın yönetmenimiz hakkında olduğundan bana hep daha bir belgesele yakın görünür, arşivlerde edineceği yeri hak eder. feyturiye esen, birsen kaya gibi hatırlamamızın güç olduğu yönetmenlerin de bu eserde incelendiğini anımsatalım. tabii kitapta bilge olgaç, handan ipekçi gibi daha aşina olduğumuz yönetmenlerimiz de yer alıyor.
mutlaka edinmemiz gereken türk sineması kitaplarından söz etmeye başka yazılarda devam edeceğim..

A lot like LoVe (2005)

turictanyel1 | 31 January 2009 12:12

Oliver Martin
ve Emily Friehl biri iyi çocuk diğeri kötü kız izlenimi yaratan kişilerdir. Tanışmaları tuhaf başlar. İkisi de Los Angeles’dan New York’a gitmek için havaalanına gelmişlerdir ve Oliver’ın dikkatini asi kızımız Emily erkek arkadaşıyla kavga ederek çekmeye başlar. Oliver’da elindeki fotoğraf makinesiyle onları çeker.Oliver‘ın fotoğrafını çektiği o kızın gelecekte ki büyük aşkı olacağından haberi yoktur. Bu sadece onun için bir hobidir ve zaten eline geçen her anı değerlendirip abuk da olsa her şeyin fotoğrafını çekmektedir. Artık uçma zamanı gelmiştir ve Emily‘nin Oliver’a bakışlarından kurtulmak imkansızdır, Oliver tuvalete gider ve ardından Emily. New York’a vardıklarında beraber vakit geçirirler. Oliver, Emily’e gelecekte yapmak istediklerinden bahseder; kariyerinden, başarılı işinden, büyüttüğü çocuklarından, güzel karısından…Kendi numarası olmadığı için Emily’e annesinin numarasını verir ve bahsettiklerini gerçekleştirip gerçekleştiremediğini öğrenmesi için 7 yıl sonra bu numarayı aramasını ister. 7 yıl sonra Emily Oliver’ı arar. Asıl film bundan sonra başlar. Birbirlerine aşık olurlar ya da aşk gibi bir şey yaşarlar.
Bu romantik komedinin bir hayli güzel bulduğum soundtraklarınd : AQUALUNG, JET, THE CURE, THIRD EYE BLIND, SMASH MOUTH, EAGLE-EYE CHERRY, HOOVERPHONIC, TRAVIS, CHICAGO, GROOVE ARMADA, BUTCH WALKER, RAY LAMONTAGNE, ANNA NALCIK gibi isimler mevcut.

Oliver Martin karakterini Ashton Kutcher, Emily Friehl karakterini Amanda Peet canlandırmış.
Ashton Kutcher‘ın gitarıyla, Jon Bon Jovi’nin “I’ll Be There for You” şarkısıyla seranad yapması Teen Choice Award tarafından Choice Movie Rockstar Momentödülüne layık görülmüş.

!f Istanbul 2009

turictanyel1 | 31 January 2009 11:12

“!f Istanbul AFM Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali” 12-22 Şubat 2009 tarihleri arasinda Beyoğlu AFM Fitaş, AFM IstinyePark, AFM Caddebostan Budakve Emek Sinemaları‘nda, “!f Ankara” ise 26 Şubat – 1 Mart tarihlerinde Ankara AFM Cepa Sineması’nda gerçekleşecek.

Zengin film programı ile dikkat çeken “!f Istanbul”un web sitesinden film tercihlerinizi yapabilir, festival programını inceleyebilirsiniz.

Ayrıca Oscar ödüllerinin sahiplerinin festivalin kapanış günü açıklanması beklendiğini hatılatır, “!f Istanbul”‘da 12 dalda Oscar ödülleri için yarışacak filmlerin de bulunduğunu söylemek isterim.

İyi seyirler…

Surrogates (2009)

13thMonkey | 31 January 2009 09:37

Bu duruş filmi izlemek için yeterli
Bu duruş filmi izlemek için yeterli

Robot savaşları başlıyor! 2009 yılının iki dev bütçeli,dev robotlu filmi Transformers: Revenge Of the Fallen ve Terminator: Salvation arasındaki gişe savaşına Surrogates de katılıyor.

Filmin yönetmeni Terminator 3: Rise of the Machines ‘te de kamera arkasına geçmiş olan Jonathan Mostow. Senaryo ise Robert Venditti‘nin aynı adlı çizgi romanından yine T3‘ün senaristleri John Bracanto ve Michael Ferris tarafından uyarlandı.

Surrogates 2054 yılında, insanların dış dünyayla sadece vekil robotlar(surrogates) aracılığıyla iletişim kurduğu bir gelecekte geçiyor. Başrolde FBI ajanı Greer’ı canlandıran Bruce Willis var. Willis’in yanında diğer bir FBI ajanı rolünde ise Silent Hill‘de de başrolde izlediğimiz ve son dönemlerde yıldızı parlayan Radha Mitchell var. Filmde olaylar vekil robotların mucidinin de içinde olduğu gizemli bir cinayet etrafında gelişiyor.

10 soruda ne kadar ıssızsınız?

nazokiraze | 30 January 2009 17:28

Geçtigimiz aylarda gösterime giren ve büyük begeni toplayan Issız Adam filminle ilgili hoş bir anket yapılmış. Filmi çok acıklı, duygusal bulanların bile kahkahayla gülecegi anket filmi begenenler oldugu kadar eleştirip dalga geçenlerin de oldugunun bir göstergesi. Issız adam izleyenlerce cevaplanması uygundur:)))

İşte 10 soruda ne kadar ıssızsınız?

A Takımı Film Oluyor!

13thMonkey | 30 January 2009 16:26

80’lerin kült dizisi The A-Team (A Takımı) beyazperdeye geliyor. Yapımcılığını Ridley Scott ve Tony Scott‘ın, yönetmenliğini ise Joe Carnahan‘ın üstlendiği film 2010 yazında gösterime girecek.

Dizinin konusuna kısaca değinirsek: Vietnam Savaşı’ndan sonra suçsuz yere askeri hapishaneye atılan dört asker hapisten kaçarak masum insanlara yardım eden paralı askerler olarak A Takımını oluştururlar. Son yıllarda sık sık karşılaştığımız gibi bu filmde de Vietnam’ın yerini ortadoğu alıyor.

Ping Pong Playa

mnc | 30 January 2009 13:25

Ping Pong Playa basket sevdalısı, çinli ama bir zenci ruhu taşıyan Christopher ‘C-Dub’ Wang’ın (Jimmy Tsai) bir komedisi. Kankası siyahi Kevin (Romeo Brown) bile onun kadar siyahi ruhlu değildir.
Film Jessica Yu‘nun bir filmi. Yanılmıyorsam film kanada’da geçiyor. Gecenin bir yarısında izledim baya kahkaha attığım bir film.

Chris, ailenin en tembel üyesi, üstelik küçük bir çocuk gibi mısır gevreği, oyun konsolu, basketbol ve tembellikle gününü dolduruyor.
Boyu nedeniyle çinlilerin baskete 1-0 yenik başladığını düşünüyor ama bu bir engel değil iyi olduğundan ve en iyisi olacağından emin.

Egosunu kabartan şey ise yendiği ergen bile olmayan küçük çocuklar.