bildirgec.org

Site arşivi: sinepil

West Side Story (Batı Yakası Hikayesi)

queennothing | 18 March 2009 17:20

Amerika‘nın Batı Yakası‘nda geçen; ırkçı, soğuk ve acımasız çete savaşları arasında saf bir aşkın hikayesi.

San Fransiscolu Natalie Wood, Richard Beymer, Rita Moreno, George Chakiris, Russ Tamblyn gibi başarılı isimlerin rol aldığı 1961 yapımı Broadway yollarından gelen “West Side Story“, ‘10 Oscar Ödüllü bir drama‘ olarak da etiketleniyor.

Bir grup New Yorklu genç, sokaklarındaki Meksika dalgasına karşı, Porto Rikolu çeteyle adsız bir savaş içerisine girer.
New York asıllı ‘The Jets‘ ve ‘diğerleri’; ‘The Sharks‘ arasındaki polis dahil, hiç kimse engel olamamaktadır.

Before Sunrise (1995)

indigococuk | 18 March 2009 09:55

Yönetmen : Richard Linklater
Senaryo : Richard Linklater, Kim Krizan
Oyuncular : Ethan Hawke, Julie Delpy

Dün birer yabancıydılar, şimdi ise birbirlerinin ayrılmaz birer parçaları. Fakat sadece birkaç saat içinde ayrılmaları gerekiyor. Jesse ve Celine gün doğmadan beraber geçirecekleri kısıtlı zamanı unutulmaz kılabilmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Richard Linklater’den yol ayrımında olan gençleri anlatan, akıllıcı gözlemlenmiş bir film daha. Ethan Hawke ve Julie Delpy Avrupa’da bir trende tanışan ve daha sonra birbirlerine karşı ilgi duymaya başlayan, yirmili yaşlarında olan gençleri canlandırıyorlar. İnsanlar mekanlar ve şehirlerin çekiciliği çiftin aniden gezi programı haline geliyor. Aşk artık onların varacakları son noktadır. Yolda aralarında umutları, şakaları, hayalleri, endişeleri ve meraklarını paylaşmaya başlıyorlar.

MODERN TIMES (MODERN ZAMANLAR) İNCELEME

nubahar | 17 March 2009 17:14

Charlie Chaplin’in sanayi devrimine en ağır eleştiride bulunduğu filmidir. II.Dünya Savaşı öncesi çekilmiş olan filmde Chaplin insanın teknoloji karşısında tutunabileceği bazı şeylerin olabileceğini, olması gerektiğini hatırlatır. Bunlar da cesaret, umut ve direnmedir. O anki teknoloji şu anın çok çok altında olmasına rağmen çok teknik içeren bir filmdir. Büyük dev çarklar, civataları sıkan makineleşmiş insanlar, gözünü para kazanma hırsı bürümüş patronun daha fazla çalıştırması, her şeyini kontrol etmek için kurulan kameralar, Chaplin’in en sonunda delirmesi

deliriyor
deliriyor

ve ruh hastanesinden çıktıktan sonra yine insanların elinden tutması güzel sahnelerindendir. Chaplin, 1932 ve 1936 yılları arasında yapılan, kendisi tarafından yönetilen, yazılan, kurgulanan ve yapımcılığı üstlenilen filmde, o günkü eşi (kesin bilemiyoruz)

o gunku esi! ve oyuncusu paulette goddard
o gunku esi! ve oyuncusu paulette goddard

ve Paulette Goddard’la birlikte kendi tek kişilik gösterisinin yıldızı olmuştur. 1931 yılındaki City Lights (Şehir Işıkları) başarısından ve konuşmanın ortaya çıkışından dokuz yıl sonra bu konuda kendini serbest bıraktığı ilk filmdir. Bu protest film,Charlie Chaplin’in senkronize sesli filme son karşı duruşudur ve yarı sessiz film olarak izah edilmesi gerekmesine rağmen, onun son tam sessiz filmidir.Filmde, alışıldık, senkronize sözlü diyaloglar yoktur, fakat, makinelerin, televizyon ekranının sesi ve chaplin’in anlamsız sözlerden oluşan ve hayali saçma şarkı söyleyen gerçek sesi duyulur.Özel ses efektleri ve orijinal film müziği pandomimin değerini arttırır. İşsizlik ve iş bulma sorununun insanı kişiliksizleştirdiği anları ve buna karşı duran emekçinin nasıl da kaba kuvvetle engelenebileceğini anlatan sahneler ve Chaplin’in buna karşı olmsına rağmen farkında olmadan kendisi insanların otoriter lideri olarak görünüyor. Büyük dev çarkların arasında sıkışan Chaplin çarkın bir parçası konumuna düşmüş görünür. İnsanı daha da makineleştirmek için uğraşan patron işçiler yararına! otomatik yemek yeme makinesini denettirir.

Duplicity / Sahtekarlar – 2009-

| 17 March 2009 14:15

Yönetmen: Tony Gilroy
Senaryo: Tony Gilroy
Oyuncular: Clive Owen, Julia Roberts, Paul Giamatti, Tom Wilkinson, Ulrich Thomsen
Filmin Türü: Gerilim
Vizyon Tarihi: 20.03.2009

Sinemaya uzun bir ara vermiş olan Julia Roberts, yönetmen Tony Gilroy ile Duplicity / Sahtekarlar adlı filme dönüş yaptı.

Fimin kısaca konusu: Daha önce hükümet istihbaratından ayrılan, ex-CIA ajanı Clarie Stenwick (Julia Roberts) ve ex-M16 ajanı Ray Koval (Clive Owen) artık özel sektörde büyük firmalarla çalışmaktadırlar. Aralarında kıyasıya bir rekabet kol gezecektir. Farklı iki dev şirkette çalışan bu ikili arasında; şirketlerine büyük kar sağlamak amaçlı, patenti yeni alınacak bir ürünün formülünü, ilk kim alacak hesabı ile büyük rekabetleri başlar. Bu formülü elde etmek amaçlı soygun planı düzenlenirken, aralarında oluşan aşk onları nereye sürükleyecektir. Birbirlerini atlatarak hedefe ulaşmaya çalışırken, aşk engelini nasıl aşacaklardır.

Standart bir Hollywood filmi gibi gözükse de seyretip görmek lazım…

Cinderella Man…

| 17 March 2009 09:56

Yönetmen: Ron Howard
Senaryo: Akiva Goldsman, Clint Hollingsworth
Oyuncular: Russell Crowe, Renee Zellweger, Paul Giamatti, Craig Bierko, Paddy Considine, Bruce McGill, David Huband
Görüntü Yönetmeni: Salvatore Totino
Müzik: Thomas Newman
Yapım: 2005

Cinderella Man, sıradan bir spor filmi değil, tamamen etkileyici ve acıyı son noktasında hissettiren bir boks filmi. Filmde, gerçek bir boksörün; 1920-30’lu yıllarda hiçbir maçta nakavt olmamış New York’lu boksör Jim Braddock‘un (Russell Crowe) öyküsü anlatılıyor. 1929’daki ekonomik krizden hayli etkilenen üç çocuklu boksör ailesinin açlığa yenik düşmemek için verdiği amansız mücadele, filmin ilk yarısında göz yaşartıyor. Bu sosyal içerikler klasik olmakla birlikte fazla abartılmamış. Dövüşme lisansı elinden alınmış Braddock, denediği çeşitli işlerden sonra, bir fırsat yakalıyor ve değerlendiriyor. Üst üste galibiyetler alıyor ve filmin doruk noktasını oluşturan, ölümcül yumruklu Max Baer’la yaptığı tarihi maç ile de film, acı ve şiddetin yine en üst seviyesine çıkıyor. Jim’i bir efsaneye dönüştüren 15 raundluk bu maç, ona neler kaybettirmiştir. Şiddet yüklü boks filmi klasikte olsa, akıllarda kalacak sahnelerle dolu.
Başroldeki, “Akıl Oyunları” filmi ile oscarlı Russell Crowe ve yönetmen Ron Howard işbirliği klasik; fakat bir o kadar etkili bir filme imza atmış…
Filmden bir bölüm izle…

Sahara (2005)

queennothing | 16 March 2009 14:02

2005 çıkışlı macera filmi “Sahara“, kendisini ‘izlenebilir’ kılan Oscar Ödüllü İspanyol aktris Penélope Cruz, Minnesotalı Steve Zahn ve Teksas doğumlu Matthew McConaughey gibi isimleri içinde bulunduruyor.
Sinemacı Michael Eisner 1970 doğumlu oğlu Breck Eisner‘in yönetmenliğini üstlendiği “Sahara“, Clive Cussler‘in romanından uyarlandı.

Eva Rojas, Birleşmiş Milletler Sağlık Merkezi adına, doktor arkadaşıyla Afrika‘ya gelir.

Salgın bir hastalığın, ‘8 kişiyi öldürdüğünü’ kaydeden Eva, hastaların bir ortak noktası olduğunu keşfeder; Mali.
Eva, şimdi insanların öldüren bu salgının kaynağını bulmak için doktor arkadaşıyla Mali yollarına düşer.

(Role Models): Ya Hapse Girecektir Ya Da…

azadeath | 16 March 2009 09:54

Amerika’da iyi bir izleyici ($67,294,270) rakamına ulaşmış gülmekten kırılacağınız bir yapım. Role Models. Konusuna gelince, satış temsilciliği yapan iki kafadardan sevimli olanın (Paul Rudd) girdiği bir buhran sonucu çalıştıkları enerji içeceği firmasının kamyonunu okulun bahçesindeki heykele geçirmesiyle başlıyor. Tutuklanmalarının ardından yeni ayrıldığı avukat kız arkadaşının yardımı ile mahkeme onlara iki seçenek sunar. Hapis ya da eğitim programında 150 saat geçirmek.
Ailelerinin ilgilenemediği iki çocuk. Sorunlu ve ulaşılması zor. Acaba hapise gitmek daha mı kolay?
Filmin aynı zamanda yazar kadrosunda da yer alan Paul Rudd ve Seann William Scott iyi bir ikili olmuşlar. Komik, mükemmel diyaloglar, ilginç karakterler ve iyi bir son.

Piano Piano Bacaksız (1990)

AtaKorkut | 15 March 2009 11:15

Tunç Başaran‘ın yönetmenliğini yaptığı dayanışma ve sevginin vurgulandığı film 1940’lı yıllarda İstanbul’da eski bir konakta geçiyor.Bu eski ve harap konağın her odasında farklı bir aile ve farklı bir hikaye yaşamaktadır.2. Dünya Savaşı yıllarında fakir ama kimseye muhtaç olmadan yaşamaya çalışan ve birbirlerine duydukları sevgilerinden başka pek bişeyleri olmayan konak sakinlerinin hikayesini küçük Kemal’in bakış açısıyla izliyoruz.Konak sakinleri yaşamlarını küçük işlerde çalışarak bazen küçük hırsızlıklar yaparak bazen de kumar oynayarak idare ederler.Ancak onlar yine de konağın iyi insanlarıdır Kemal’in gözünde. Çünkü hiçbir zaman fakirin malını çalmazlar.Sadece idare edebilecek,yaşayacak kadar çalarlar.Küçük Kemal ise konağın bahçesindeki kuyuya düşen ışığın hep bir gün hayatlarını değiştirebileceğini inanır.Çıplak ayakları, yırtık gömleği ve ilerde almayı hayal ettiği çizmeleriyle mahallenin açık hava sinemasında çalışarak konağın geçinmesine yardımcı olur.Geri kalan vaktini ise konağın insanlarıyla geçirir.Bir de Kerim dayısı (Rutkay Aziz) vardır.Konak sakinleri içinde bulundukları fakirlikten ancak bu esrarengiz adam sayesinde kurtulabileceklerine inanırlar.Kerim ise türlü numaralar ve üçkağıtlarla kendisine güvenen insanların hayatlarını kurtarmaya çalışan biridir.Sonunda Kerim Dayısı hayatlarını değiştirebilecek bir plan yapar.Ancak Kemal her zaman bir gün çok paraları olsa bile yine bu evde yaşamayı ister.
Arada bir TRT 2 de gösterilir bu film.Bu başyapıtı kaçırmamanız dileğiyle.

Chicago (2002)

queennothing | 15 March 2009 08:40

Roxie Hart, her gece izlediği Velma Kelly gibi şarkı söyleyip, dans etmek ve ‘herkesin hayranlıkla izlediği bir kadın’ olmayı hayal etmektedir.

Roxie, ünlü olmak için düşünmeden her yola başvurmaktadır ve bu aşamada, O’nu istediği üne kavuşturacağını vaad eden sevgilisi Fred‘i de öldürmekten çekinmeyecektir.

Diğer yandan, geceleri sahnede şarkı söyleyip dans eden, binlerce gözün hayranlığını kazanan Velma‘nın da başı, en az Roxie kadar derttedir.

Zooey Deschanel

azadeath | 14 March 2009 13:01

1980 yılında Los Angeles’ta doğmuş olan Zooey Deschanel’ın babası Oscar’a aday olmuş bir sinema fotoğrafçısı, annesi ise ünlü dizi İkiz Tepeler‘de oynamış bir aktrist. Böyle bir aileden gelmesi sayesinde erken yaşlarda oyunculuk kariyerine başlayan Zoe, ilk rolünü “Veronica’s Closet (1997)” adlı sitkom dizisinde bir modeli canlandırarak almıştır. İlk filmi Mumford (1999)’da oynayabilmek ve tam zamanlı aktistlik yapabilmek için üniversiteyi yarıda bırakmıştır. Daha sonra Cameron Crowe’un ünlü filmi Almost Famous (2000)’da rol almasıyla oyunculuk kariyeri atağa geçmiştir. David Gordon Green’in All the Real Girls (2003) adlı filmdeki oyunculuğuyla, Mar Del Plata Film Festivali’nde en iyi kadın oyuncu ödülünü almıştır.

Onun bizler tarafından tanınması ise Douglas Adams’ın ünlü yapıtından uyarlanan The Hitchhiker’s Guide to the Galaxy (Otostopçunun Galaksi Rehberi) adlı filmdeki Trillian karakteri olmuştur.