bildirgec.org

Site arşivi: sinepil

Ölmeden Önce İzleyin 3 – les amants du pont neuf

screamofthebutterfly | 20 April 2009 12:30

Afiş
Afiş

Les amants du Pont-Neuf Tutkulu aşk filmlerinin belki de en derin içeriğine sahip olan filmidir. Bu tutku romantik bir bakış açısı ile verilmez yönetmen Leos Carax
tarafından. Filmde görsel ve estetik olarak abartılan Fransa sokakları bir harabeyle köprüyle özdeşleştirilerek küçük düşürülür, yoksulluk ve yalnızlık fransanın gerçek yüzüdür. Yönetmen fransanın politik tavrını eleştirirken, bir sokak ressamını yüceltir ve onu Özel bir kahraman yapar.

Bu kahraman Michèle Stalens “Juliette Binoche”
kült bir sembol olur. ve Ressam-sanatçı ikileminde Bir Salvodor Dali bir Rembrandta dönüşür ve sanatsal bir aşkı yaşatır bize. Bir oyuncuya söylenebilecek büyük sözlerdir bunlar.
Filmin öteki köşesindeki esas oğlan Alex “Denis Lavant” ise bize asiliğin ve anarşistliğin hüküm sürdüğü bir karakter izletir ve asilik sizin damarınızdanda akmaya başlar.
Başka türlü yazılabilecek bir film değildir. Ya farklı bir ruh halinde izlersin yada izleyemezsin bir filmdir. İzlemeden önceki atmosferiniz ve ruh haliniz çok önemlidir.

Ferzan Özpetek’in kamerasından İtalya depremi

queennothing | 20 April 2009 09:50

6 Nisan 2009 tarihinde, İtalya’nın L’aquila’nın merkezi başta olmak üzere; bir çok semtte kayıplara neden olan deprem, İtalyan yönetmenlerle birlikte Ferzan Özpetek’in de sinemaya değerli bir eser kazandırmasını sağladı.
4 dakika 36 saniyelik bir kısa filmle İtalya’daki sarsıntıyı bir kez daha unutulmaz kılan Özpetek, kısasına “Nonostante tutto è Pasqua / Her Şeye Rağmen Paskalya” adını verdi.

L’appartement vs. Wicker Park

cheerleader | 19 April 2009 12:08

wicker park
wicker park

Wicker Park 2004 yapımı bir film olmasına rağmen ülkemizde vizyonu ancak 4 sene sonra “Hep Seni Aradım” ismiyle görebildi… Gişede ne yaptı ne etti bilmiyorum ama, bana ona verdiğim dakikaların karşılığını beklediğim gibi veremedi… Josh Hartnett , Rose Byrne, Matthew Lillard ve Diane Kruger başrollerde. Yönetmen; Paul McGuigan. Senaryo ise Gilles Mimouni ve Brandon Boyce’a ait. Filmin konusunu ayrıntılara girmeden kısaca özetlemek gerekirse, kaderlerinin peşinden ısrarla koşan genç bir çiftin yoluna koyulan taşlar ve bu taşların tek tek kayması diyebiliriz.

L'appartment
L’appartment

1996 yapımı L’appartment isimli başrollerinde Monica Belluci ve Vincent Cassel’in yer aldıkları filmin Hollywood versiyonu olan Wicker Park’ın taglinelarından biri “tutku asla ölmez” Aslına bakarsanız L’appartment Belluci ve Cassel’in perdedeki ilk beraberliklerine sahne olurken Bafta‘yı da kapmış bir film. Haketmiyor da değil. Zira L’appertment Hitchcock etkileriyle süslenmiş bir gerilimin ta kendisiyken Wicker Park romantizme daha çok yelken açmayı tercih ediyor. Tabii bunu yaparken klişeleri kullanmayı da ihmal etmiyor. Bunun yanısıra ilk çevrime yaptığı göndermeyle izleyiciyi gülümsetmeyi başarıyor. Filmin başladığı ve zaman zaman gördüğümüz restaurantın adı Belluci. İlk çevrimde gördüğümüz yoğun takip, Wicker Park’ta eksikliğini hissettiğimiz birşey haline geliyor. Aynı şekilde karakterlerin tutkularındaki eksiklik bizi özdeşleşme yaparken zorluyor.

wicker park
wicker park

Sonuç olarak başlangıç noktası aynı olsa da her iki filmi de izleyip bitirdiğinizde birbirinden çok farklı iki sonla karşılaşıyorsunuz. Wicker Park izleyiciye istediği sonu verirken, L’appertment kendi sonunu yazıyor. Kısaca; Wicker Park Hollywood klişelerinin kurbanı olan kötü bir kopyanın ötesine geçemezken, L’appartment izlediğimiz iyi filmlerden biri olarak hatırlanmayı hakediyor.

Ahlaksız çizgi klasiği : Southpark Bigger Longer & Uncut

gorcun | 19 April 2009 10:19

Matt Stoneve Trey Parker‘ın kısa bir hikayeden yarattığı tiplemelerin seri haline dönüşmesiyle 1997’de ortaya çıkan Southparkkült bir oluşuma dönüştükten sonra uzun versiyonlu animasyon filminin de yapımı geç kalmamıştır. 2 yıl sonra 1999 yılında Southpark Bigger, Longer & Uncut adıyla piyasaya çıkan animasyon film dizi bölümlerinden çok daha komik bir hale dönüşmüş bir yapım olmuştur.

Başlıca karakterleri 4 küçük çocuk; Eric Cartman, Stan Marsh, Kyle Broflovski ve Kenny Mccormick‘tir. Dizide sezonlar ilerledikçe daha birçok çocuk karakter de (Butters, Timmy, Jimmy, Tweek, Craig, Token…) ortaya çıkmıştır. Çocuk karakterlerin yanı sıra Chef, Jesus, Satan, Mr Hankey, Mr Hat, Saddam Huseyin, Santa Claus, Mr Garrison, Big Gay Al, Philip and Terrance, Ned… gibi birçok yan karakter de bulunmaktadır.

Southpark Bigger Longer & Uncut
Southpark Bigger Longer & Uncut

Film önce 4 baş kahramanın ardından tüm Amerikan çocuklarının çok sevdikleri çizgi film Terrance ve Phillip’i izleyip onların ahlaksız komedi tarzlarını taklit etmeleriyle Kanada ve Amerika arasında çıkan krizin savaşa dönüşmesini anlatır.

4. İşçi Filmleri Festivali: 1-7 Mayıs 09

ifyess | 18 April 2009 14:02

İlk olarak İstanbul ve Ankara’da 2006 yılında düzenlenen, gösterimlerin ücretsiz olduğu ve yarışma zihniyetinden uzak bir şekilde süregelmiş İşçi Filmleri Festivali’nin dördüncüsü, bu sene 1 Mayıs’ta İstanbul, Ankara ve İzmir’de eşzamanlı olarak başlıyor.

Biz başka dünya isteriz “ temasıyla açılacak olan festivalde, bu yıl 50 film gösterilecek. 12’si uzun metraj, 38’i belgesel…

Öne çıkan filmler arasında Sarhoş Atlar Zamanı, Sonbahar ve açılış filmi olarak seçilen “100bin kişiydiler” var. Ayrıca Sarhoş Atlar Zamanı’nın İranlı yönetmeni Bahman Gobadhi festivale konuk olarak katılacak.

Donkey Punch

cheerleader | 18 April 2009 09:02

Donkey Punch
Donkey Punch

2008 İngiliz yapımı film, güzel bir İspanya sabahında başlıyor. 3 kafadar genç kız tatillerini geçirmek üzere geldikleri İspanya’da 3 denizci genç ile tanışıyorlar. Eğlenceli geçen günün ardından, gençlerin çalıştıkları gemiye kızları davet etmeleriyle başlayan gerilim son dakikaya kadar kendini hissettiriyor.

Filmin ilk yarım saati bir gençlik draması izleyeceğinizi sanarken birden kendinizi erotizm yüklü sahnelerin içinde buluyorsunuz. Aslında bunu tahmin etmek çok da zor değil, zira film adını bir seks fantezisinden alıyor. Eğlenirken gayet sıradan ve sevimli görünen insanların iş kendi çıkarlarına gelince nasıl katile dönüşebildiklerini gözler önüne seren film ilerledikçe e yeter artık dediğiniz anda bir kez daha ters köşeye yatıyor ve yönetmen Olly Blackburn‘un düşürmediği tempoyla, gerilim yüklü olaylara kendinizi kaptırıyorsunuz.

Donkey Punch
Donkey Punch

Her ne kadar çerezlik film kategorisinde olsa da, Donkey Punch senaryosu ve oyuncu performanslarıyla sınıfının bir adım önüne geçmeyi başarıyor. Siz siz olun filmi ailenizle izlemeyin ve güneşli başlayan bir günün nasıl biteceğini, asla bilemeyeceğinizi unutmayın…

Mediterraneo / Akdeniz

bayiyorum | 17 April 2009 16:54

Mediterraneo / Akdeniz

Film 1991 İtalyan yapımı.
Yönetmen: Gabriele Salvatores
Oyuncular: Diego Abatantuono (Nicola Lorusso) Claudio Bigagli (Raffaele Montini) Giuseppe Cederna (Antonio Farina) Claudio Bisio (Corrado Noventa)

İkinci Dünya Savaşı’nda kendilerine bir Yunan adasına çıkma emir verilen İtalyan askerlerinin yaşadıklarının anlatıldığı filmde, askerlerin adaya çıkması ile önce gemileri batar, daha sonra telsizleri kırılır ve bozulur. Böylelikle dış dünya ile bağları kopar. Geri dönme şansları da yoktur. Ada halkı ise az sayıda insandan oluşur; bunların çoğu da kadınlar, çocuklar ve yaşlılardır. Adanın erkekleri Alman işgali sırasında götürülmüşlerdir. Adaya gelen İtalyan askerleri zaman içinde adada bir yaşam kurarlar.

Dış dünya ile bağlarının kopması sonucu yıllarca kendilerine kimse ulaşamaz. Savaştan fikren uzaklaşırlar. Savaşın bitmiş olduğundan bile bihaber halde zamanlarını geçirirler. Adaya yalnışlıkla gelen bir uçağın İtalyan pilotunun kendilerini bulmasına, dünyada gelişen olaylardan haberdar etmesine ve bir kurtarma gemisi yollayacağına söz vermesine kadar sürer bu yaşam.

Vampir de olsa insan insandır! : ”Interview with the Vampire (Vampirle Görüşme)”

gorcun | 17 April 2009 12:01

Interview With The Vampire
Interview With The Vampire

Interview with the Vampire, Anne Rice‘nin aynı adlı romanından uyarlanan 1994 yapımı film Neil Jordan tarafından yönetilmiş. Film bir vampir filmi olmasına rağmen korku ya da gerilim filmi değil. Dram hikayesi olarak görülebilir. Farklı bir vampir hikayesiyle karşımıza çıkan filmde Hollywood’un ünlü yıldızları boy gösteriyor .
Louis rolünde Brad Pitt, Lestat rolünde Tom Cruise, gazeteci Danie rolünde Christian Slater, Armand rolünde Antonio Banderas ve küçük kız Claudiarolünde ise 12 yaşındaki Kirsten Dunstfilmin yıldız oyuncularından sayılabilir.

Interview With The Vampire
Interview With The Vampire

Filmin hikayesi buradan itibaren izlemeyenler için spoiler içerebilir. Film bir vampir olan Lestat’ın (Tom Cruise) 18.yüzyılda soylu bir insan olarak yaşayan Louis (Brad Pitt)‘i ısırırak vampir yapması hikayesiyle başlar. Günümüzde bu hikayeyi gazeteciye (Christian Slater) anlatan ve inandıran Louis hikayesini sonuna kadar anlatmaya karar verir.
Hikaye ilerledikçe Louis’in vampir olduktan sonra insancıl duygularını kaybetmediğini ve temel besin ihtiyacı olan kanı insanlara zarar vermemek için en zor yollardan yapmaya çalıştığını öğreniriz. Sıçan, fare, köpek gibi hayvanların kanlarıyla idare etmeye çalışan Louis bir yandan kendini bu hale getiren Lestat’e isyan ederken bir yandan doğasıyla baş etmeye çalışır. Ama bu duruma daha fazla dayanamayıp küçük bir kızı (Kirsten Dunst) ısıran Louis kızın aralarına katılmasıyla doğasıyla savaşmaktan vazgeçip küçük kızı yeni yaşama umudu olarak görmeye başlar.

Kirsten Dunst
Kirsten Dunst

Ama Lestat yine aralarına girip olaya yeni boyutlar katmaya kararlıdır. Film dünyaca ünlü Hollywood yıldızlarından oluşmasına rağmen bir gişe filmi değildir. İnsancıl, dramatik, farklı bir vampir filmi olarak başarılı bir yapımdır. Oyuncular rollerinde başarılı performanslar göstermişlerdir. Lestat rolünde Johnny Depp‘e teklif götürülmüş ama bu gerçekleşmemiştir.

Karanlık ve boğucu bir gerilim : ”The Descent (Cehenneme Bir Adım)”

gorcun | 17 April 2009 10:03

The Descent
The Descent

Korku filmlerinde bir grup arkadaşın bir yere gidip teker teker ölmesi klişesi artık fazlasıyla sıkmıştır. Korku filmi severlerin artık aşina olduğu bu konu farklı şekillerde işlenince farklı etkiler yapabiliyor. Neil Marshall’ın yönetmenliğini yaptığı film 2005 yılında çekilmiş. The Descent 6 maceracı kız arkadaşın keşfedilmemiş bir mağaraya gidip orada yaşadıklarını anlatıyor.Filmin hemen başında gösterilen sahnede ise kızların arasında arkadaşlık dışında nasıl bir çekişme olacağınında sinyalleri veriliyor. Sarah ile Juno arasında olan rekabet filmin ilerleyen sahnelerine fazlasıyla yansıyor.

Sarah (Shauna Macdonald)‘ın geçirdiği kazada ailesini kaybetmesiyle dramatik bir giriş yapan film daha sonra 6 kız arkadaşın Natalie Mendoza (Juno), Alex Reid (Beth), Saskia Mulder (Rebecca), Nora Jane Noone (Holly) ve MyAnna Buring (Sam) toplanıp mağaraya gitme öncesi muhabbetlerine geçiyor. Mağaraya girdikten sonra karanlığa gömülen sahneler mağarada çıkış yollarının kapanması ve mahsur kalmalarıyla klostrofobik (kapalı yerde kalma korkusu) bir filme dönüşüyor.

Türk işi Star Wars : ”Dünyayı Kurtaran Adam”

gorcun | 16 April 2009 15:31

Dünyayı kurtaran adam
Dünyayı kurtaran adam

Dünyayı Kurtaran Adam, namı diğer Turkish Star Wars, Çetin İnançtarafından 1982 yılında çekildi. Turkish Star Wars denmesi ise boşuna değil. Star Wars gibi efsanevi bir bilim kurgu serisinin Türk versiyonu olarak anılması, günümüzdeki teknolojilerle bile yapılmaya cesaret edilemeyen Türk bilim kurgu filmlerinin ilk örneklerinden biri olarak çekilmesi sayesinde olmuştur.

Çetin İnanç
Çetin İnanç

Çetin İnanç gibi bir yönetmenin elinden çıkması ise şaşırtıcı değildir. Yönetmenin diğer filmlerinde de(D.K.A’nın Star Wars etkileşimi gibi) birçok yabancı aksiyon filminden esinlendiği hatta esinlenmeninde ötesine geçtiği görülebilir. Filmin esinlenmeleri sadece görüntülerle kalmamakla beraber müziklere de yansımıştır. Indiana Jones vb. çeşitli filmlerin müziklerini bir çok sahnede duyabilirsiniz.