bildirgec.org

Site arşivi: sinepil

War Of Gods (2010)

Ozit | 11 January 2010 09:43

Tarsem Singh
Tarsem Singh

Tam tarihi belli olmasa da 2010’da vizyona girmesi kesinleşen “War of Gods” ya da potansiyel Türkçe adıyla “Tanrıların Savaşı”; Charley Parlapanides ve Vlas Parlapanides’in yazdığı bir fantastik aksiyon filmi. The Cell ve The Fall filmlerinin yönetmeni Tarsem Singh, üçüncü kez hayranları ile buluşacak.

Filmle ilgili 2 benzer ama farkları olan konu açıklaması var.

Birincisi: Antik Yunanistan’da geçen hikayede genç savaşçı prens Theseus şeytanla olan savaşında adamlarına önderlik ederken tanrıların da şeytanlara ve titanlara karşı askerlerin yanında savaştığına şahit olur. ***

The Apartment (1960)

queennothing | 10 January 2010 13:35

Altı Oscar Ödüllü yönetmen Billy Wilder‘in yönetmenliğini yaptığı 1960 çıkışlı sinema filmi “The Apartment” (Garsoniyer), ‘En İyi Film’, ‘En İyi Yönetmen’, ‘En İyi Senaryo’, ‘En İyi Film Düzenleme’ ve ‘En İyi Set Dekorasyon’ dallarında Oscar Ödülü’ne layık görülürken, ‘En İyi Kadın Oyuncu’ ve ‘En İyi Erkek Oyuncu’ da dahil olmak üzere toplam beş dalda Oscar adayı oldu. İki Oscar Ödüllü Amerikan aktör Jack Lemmon ve Oscar Ödüllü Amerikan aktris Shirley MacLaine‘nin başrollerini paylaştıkları yapımda Amerikan aktör Fred MacMurray, Edie Adams, Ray Walston ve Johnny Seven rol alıyor.

Baxter, büyük bir sigoorta şirketinin 19. katında, 100 Dolar’lık haftalıkla çalışan sıradan bir işçidir. Lakin genç adamın yükselme gibi bir hayali vardır ki, bu hayal özel hayatını tok ederken, evini ‘garsoniyer’e çevirecektir. İş yerinin yönetim katında görev yapan dört adama, sonrasında kendisini ‘yönetici’ olarak önermeleri üzerinde anlaşarak, bir kaç saatliğine evini veren Baxter, ek olarak 80 Dolar olan ev kirasının sadece 60 Dolar’ını ödemektedir. Genç adamın paspasın altına bıraktığı anahtarla randevusuna göre içeri giren adamlar, en az Baxter kadar kârlıdırlar; zira kaçamak yapmak için Baxter’in evinden daha rahat, daha saklı bir mekan yoktur.

60 Saniye İçin Kendinizi Hazırlayın

queennothing | 09 January 2010 14:20

En sevdiğiniz dünya çapında bilinen bir sinema filmini kendi görüş açınızdan, istediğiniz formatta; dilerseniz bilgisayarda görsellik katarak, İngilizce altyazısıyla, ’60 saniye’ logosuyla, kendi seçtiğiniz oyuncularla çekin, Jameson Empire-60 Saniye‘ye gönderin, örnek ya da ibret aldığınız yönetmenlerle Londra’da birlikte olma şansını yakalayın. Bunu vaadeden Empire Jameson ve filmlerinizi 29 Ocak gününe kadar bekliyor. 18 yaşını aşmış her sinemaseverin katılabileceği beklentisi az – ödülü çok yarışma, yönetmen adayları için büyük bir fırsat. Türkiye jürisi tarafından kabul edilen her yapım 26 Mart’ta Londra’da gerçekleşecek olan büyük gösterimde yönetmeniyle birlikte yer alacak. Kazanan yapımlar ise 28 Mart 2010‘da açıklanacak.

Veronika Decides To Die (2009)

queennothing | 09 January 2010 11:50

Son dönemlerde “Kazanan Yalnızdır” (The Winner Stands Alone) adlı romanıyla ülkemiz de dahil olmak üzere tüm dünyada satış rekorları kıran Brezilyalı yazar Paulo Coelho‘nun “Veronika Decides To Die” adlı romanından uyarlanan 2009 çıkışlı sinema filmi “Veronika Decides To Die” (Veronika Ölmek İstiyor), İngiliz yönetmen Emily Young tarafından çekildi. Amerikan aktris Sarah Michelle Gellar‘ın başrolünde yer aldığı yapımda 1982 doğumlu Amerikan aktör Jonathan Tucker, “Frozen River” ile ‘En İyi Kadın Oyuncu’ dalında Oscar’a aday gösterilen Amerikan aktris Melissa Leo, İngiliz aktör David Thewlis ve Erika Christensen rol almakta.

Veronika Deklava, yalnız yaşayan bir kadındır. Yalnızlıkla ustaca başa çıkan, yine de yalnızlaştıkça bunalıma giren, yalnızlığın tüm boyutlarını iddiasız ve sessiz bir biçimde iliklerinde hisseden genç ve güzel Veronika, bir akşamüstü intihar eder. Geç kalınmadan hastahaneye kaldırılan genç kadının hayatı kurtulmuştur, fakat Veronika’nın bedeni hesapsızca aldığı ilaçlar yüzünden tamir edilemeyecek ölçüde zarar görmüştür ve organizma, seneleri çıkaramaddan pes edecektir.

Beyaz Melek (2007)

queennothing | 08 January 2010 11:53

Müzisyen Mahsun Kırmızıgül‘ün ilk sinema deneyimi olan “Beyaz Melek” (The White Angel), sinemaseverler tarafından tam not almış, başarılı bir Türk Sineması örneği. Yıldız Kenter, Erol Günaydın, Gazanfer Özcan, Sarp Apak, Toron Karacaoğlu, Yavuz Bingöl, Lale Belkıs, Cezmi Baskın, Nurseli İdiz, Tanju Tuncel, Cihat Tamer, Arif Erkin, Erol Demiröz, Ali Sürmeli, Zeynep Tokuş, Fadik Sevin Atasoy ve Kırmızıgül‘ün kendisinin de rol aldığı 2007 çıkışlı yapım, senenin en çok izlenen filmlerinden biri oldu.

Beyin kanseri teşhisi konulan Ahmet, yaşını başını almış, inatçı ve bir o kadar da yardımsever bir adamdır. İki genç oğlu Ali ve Reşat tarafından, tedavi olması için memleketi Diyarbakır’dan İstanbul’a getirilen yaşlı adam, hastahane ortamına katlanamaz ve ilk fırsatta kaçar. Yabancı bir şehrin bilmediği sokaklarında oğullarından kaçan yaşlı adam, kendisi gibi yaşlı insanların birarada kaldığı bir yer bulur ve içeri girer. Yaşlı Ahmet’in bilmeden girdiği yer, bir huzurevidir ve davetsiz olarak giriş yaptığı bu yerde kendisi gibi insanların sıcak dostluğuyla tanışır.

23. James Bond filmini Sam Mendes yönetecek

queennothing | 08 January 2010 09:41

James Bond Serisi denilen film serisi tam 22 adettir. 1962‘den bu yana süregelen seri, 2011 senesinde 23.süyle sinemaseverleri karşılamaya hazırlanıyor. Elbette daha önceden duyurulduğu gibi Marc Forster‘in yönetmenliğini yaptığı 22. Bond filmi “Quantum Of Solace“da ‘James Bond’u canlandıran Daniel Craig, 23. Bond filminde de yer alıyor. “Bond 23” olarak adlandırılan yapımın yönetmeni ise “American Beauty“, “Revolutionary Road” ve 2009‘da vizyona giren “Away We Go” ile adından sıkça söz ettiren Oscar Ödüllü İngiliz yönetmen Sam Mendes. Şüphesiz ki Mendes, yankısı uzun süre dinmeyecek bir yapımla karşımıza çıkacak, ancak bunun için 2011’e dek beklememeiz gerek.

Equilibrium (İsyan) 2005

gorcun | 07 January 2010 17:58

Equilibrium
Equilibrium

Kurt Wimmer’in senaryosunu yazdığı ve yönetmenliğini yaptığı 2002 tarihli ”İsyan” (Equilibrium) günümüzde göreceli olarak adı fazla geçmeyen ama bana göre yine de özel bir yerde görülmesi gereken bilimkurgu-aksiyon filmidir. Başrolünde çekildiği dönemden beri adını iyice duyurmuş olan Christian Bale başta olmak üzere çeşitli film ve dizilerden aşina olduğumuz oyuncular olarak Sean Bean, Dominic Purcell, William Fitchner, Emily Watson, Angus Macfady, Sean Pertwee, David Hemmings ve Taye Diggs gibi isimleri sayabiliriz. Film, kara-ütopya denilen karanlık ve umutsuz bir gelecek tasviriyle başlıyor ve hikaye bu dönem ve ortam içerisinde şekilleniyor. Filmin renkleri ve atmosferi de bu karanlık geleceği destekliyor. Bu durumu fotoğraflara bakarak görebiliriz.
3. Dünya Savaşı gerçekleştikten sonra geçen hikayede, dünya bu zorlu dönemin ardından totaliter bir sistemin içerisine girmiştir. Bu sistemde dünyadaki savaşları önlemek adına insani duygular bastırılmakta ve engellenmektedir. Özellikle duygulara hitap eden sanat eserleri ve sanatsal her türlü eylem yasaklanmakta hatta bunlar üzerine kafa yoran insanlar ölümle cezalandırılmaktadır.

Miami Rhapsody (1995)

queennothing | 07 January 2010 16:10

Oscar Ödüllü Amerikan yapımcı/ yönetmen David Frankel‘in yazıp, yönettiği 1995 çıkışlı sinema filmi “Miami Rhapsody“nin başrolünde “Sex and the City“nin yıldızı Sarah Jessica Parker yer alıyor. Ek olarak filmde İspanyol aktör Antonio Banderas, Gil Bellows, Amerikan aktris Mia Farrow, beş defa Oscar’a aday gösterilen aktör Paul Mazursky, Kelly Bishop, Kevin Pollak ve Naomi Campbell rol alıyor.

Gwyn, kendine özgü, yalnızlığı seven ve insanlarla arasını hoş tutmaya çalışsa da bazen yanlış anlaşılan bir kadındır. Uzun süredir erkek arkadaşı Matt ile birlikte yaşayan Gwyn, Matt’ın da konuyu açmasıyla evlilik hakkında düşünmeye başlar. Elbette genç kadını evlilik hakkında düşündüren başka bir etmen daha vardır; kızkardeşinin evlenmeye karar vermesi. Yepyeni bir hayata adım atan kızkardeş, Gwyn’in evlilik hakkındaki olumlu düşüncelerine yenilerini eklerken, erkek kardeşinin bitmek üzere olan evliliği fazlasıyla ironik kaçar. Bu kadarla da kalmaz, Gwyn’in annesi ve babası da senelerdir sürdürdükleri evliliklerinin üçüncü, hatta dördüncü kişilerin etkisiyle zedelendiğini daha fazla saklayamaz.

Piranha 3-D (2010)

Ozit | 07 January 2010 14:08

1978 yapımı versiyonun afişi
1978 yapımı Piranha filminin afişi

Piranha 3-D; Richard Robinson ve John Sayles’in yazdığı, Joe Dante’nin yönettiği 1978 yapımı Piranha adlı korku/gerilim filminin bir yeniden çevrimi olacak. Daha önce Haute Tension, Mirrors ve The Hills Have Eyes filmlerini yöneten genç Alexandre Aja bu filmde de yönetmen koltuğunda olacak.

16 Nisan 2010’da gösterime girmesi beklenen yapımın oyuncu kadrosunda Elisabeth Shue, Dina Meyer, Adam Scott, Ving Rhames, Richard Dreyfuss, Jessica Szohr, Jerry O’Connell, Christopher Lloyd, Riley Steele, Kelly Brook gibi isimler var. Film ABD’nin Colaroda nehrinde bulunan Havasu gölünde çekilmiş.

İstanbul Hatırası: Köprüyü Geçmek (Crossing the Bridge: The Sound of Istanbul)

gorcun | 07 January 2010 12:13

İstanbul Hatırası: Köprüyü Geçmek
İstanbul Hatırası: Köprüyü Geçmek

Son filmi ”Soul Kitchen”la gündemde olan başarılı Türk asıllı Alman yönetmen Fatih Akın’ın senaryosunu yazdığı ve yönetmenliğini yaptığı belgesel ”İstanbul Hatırası: Köprüyü Geçmek” (Crossing the Bridge: The Sound of Istanbul) 2005 yılında çekilmiş. Einstürzende Neubauten grubunda bas gitarist olan Alman müzisyen Alexander Hacke’nin gezileri ve röportajlarıyla izlediğimiz belgesel İstanbul’un gösterişli spotlarından uzaklarda kalmış mekanlarındaki müzisyenlerden, Türk müziğinin popüler kültüründe yer etmiş başarılı müzisyenlere kadar bir çok insanı ve mekanı müzikle birleştirerek İstanbul’daki değişik yaşam ve kültürleri göz önüne seriyor.

Siyasiyabend
Siyasiyabend

1.5 saatlik bir belgesel olmasına rağmen bu birbirinden özel anların filme çekilmesi toplam 150 saati bulmuş. Fatih Akın görüntülerin üzerinde 7 ay gibi bir zaman daha çalışarak yapımı izlediğimiz son haline getirmiş. Alexander Hacke, Akın’ın ”Duvara Karşı” filmi için de müzik yapmış. Belgeselde kullandığı kayıt sistemi ise ”mucize mikrofon” adını verdiği ve her yerde profesyonel kayıt yapılmasını sağlayan ”sokak kaydı” sistemi. Hacke, Beyoğlu’ndaki Büyük Londra Oteli’ne yerleştikten sonra yolculuğuna buradan başlıyor.