bildirgec.org

KURT

Nurullah64 | 19 October 2009 09:43

Gönlüme düşen bir kurt
Bekler yıllarca dolunayı
Mutlak gelir lakin,bulamaz aradığını
Bulsada zaman içinde
Döner hilal ve yarım aya
Kaldı yine bizim kurt benle başbaşa

Öfkeyi her daim alır benden
Sevme gönül sevme desemde
Kurt sürükler dolunaya
Sökemem içimden kurdu
Yalnız olamaz Allah kulu
Kaldı yine bizim kurt benle başbaşa

Aşk acemisi derler,o benim
Her gülü sahipsiz bellerim
Gördüğümde sahibini
Kurdumla kendimi yerim
Ah içinde aha büründük
Kaldı yine bizim kurt benle başbaşa

RENGARENK(reng-i ahenk)

il mare | 12 October 2009 09:56

işte bu kadar basittir izah-ı dünya,aşina olunan bu resim aracılığıyla
işte bu kadar basittir izah-ı dünya,aşina olunan bu resim aracılığıyla

Bugün… Dünün annesi işte… Dünden kalma birşeyler… Her bugünde bir dün wardır ki zaten bugünler her dünün devamıdır.. Ne gün diye Bir şey vardır ne de dün… İçiçe geçmiş fakat birbirinden ayrıymış gibi gözüken bi dolu şey gelip başımıza üşüşür her güneş kararması, tutulması we doğmasıyla… Değişen renklerdir hayatımızda…Herşey renklerden ibarettir…Renklerdir mutlu olmamızı sağlayan bizi hayata bağlayan we gene bir renktir bütün karamsarlıklarımızın babası…Maviye bürünmek yeter bazen mutlu olmak için,bir beyazdır içimizde biryerlerdeki saflığın farkındalık aracısı ve gene kocaman bir siyahtır ölümü çağırışlarımızın yaftası…

Böyledir işte dünya,birkaç renkten oluşur sadece,çok az şeyden yani;hepsinin tonlarıdır onu ayrıntılı yapan… Birkaç ana rengin bütün tonlarıdır gözümüze çarpan bir kuşbakışında,koca bir dünya haritasında… Dağlar kahverengidir biryerlerde,akarsular mavi ve bozkırlar sarı,güzel yerler hep yeşil…Kocaman haritalarda açıklı koyuludur herbiri,açıklı koyulu hayatlarla birlikte.. Bir yeşil siyah karamsarlıklar barındırır bir köşede ve bir çocuk kocaman bir siyahın içinde hep beyazdır…Beyaza çalınmış siyahlarla,yeşile çalınmış mavilerle,sarıya çalınmış başka bir renkle işte sürer gider hayat… Her hissin bir rengi her insanın bir rengi vardır… Açıklı koyulu,ekşili tatlılıı….

Renklerdir hayatı çekilir kılan ve gene onlardır bütün ölümleri çağrıştıran…

tasarımcılara taze haberler

| 08 December 2002 14:56

BIRKAC COLLABORATIVE AKTIwiTE WAR, ONLARI BILDIREYIM DEDIM. sCENE360, LOVEBOOK – “LOVE WITHIN US” ADINDAKI ASK KONULU GORSEL CALISMALARIN YER ALDIGI BIR dijital KITAP HAZIRLIGI ICINDE wE SIZLERIN DE KATILIMINI BEKLIYOR. eger yeterince iyi oldugunuzu dusunuyorsaniz, we onlar da boyle dusunuyorsa toplam 900*300 px bir alaniniz mewcut we 20 ocak 2003’e kadar waktiniz war.DETAYLARA BURADAN ULASILIR.

diger yandan…

Peter himpel adli arkadasimiz hazirlamis oldugu bir photoshop template’i uzerine calismalar yapmanizi bekliyor, proje basligi ise Against the reality. hatta we hatta “yok arkadas direk wer bana su dosyayi” diyen warsa buyrun tiklayin indirin template’i we hemen baslayin

En Zayıf dansçısı 110 kg Olan Bale Grubu

Siradanbiri | 06 January 2007 22:12

1994 yılında Evgeni Panfilov tarafından Urallarda kurulan ve en zayıf dansçısı

Fındıkkıran
Fındıkkıran

110 kilo olan balerinden oluşan bir grup Big Ballet. Kilonun estetiği bozup bozmadığı, gösteriyi izleyenlerin ve fotoğrafa göz atanların takdirine kalmış.

henrique oliveira

schizophrenia13 | 13 March 2009 17:11

henrique oliveira
henrique oliveira

1973 yılında ispanya’nın ourinhos şehrinde doğan henrique oliveira, são paulo üniversitesinde resim eğitimi aldıktan sonra görsel şiirler temalı bir yüksek lisans tezi hazırlamış. tek başına ve karma birçok sergide yeralan oliveira’nın resimlerinden daha çok ilgi çeken işleri ise 3 boyutlu yerleştirmeleri.

henrique oliveira
henrique oliveira

tapume adını verdiği bu işler ağaç üzerine şekillendirilmiş ve oldukça büyük boyutlular. tapumes tahta kaplı, çit anlamına geliyor.

Siyah Beyaz düşlerim..

basche | 14 November 2008 14:17

Düşünmekten başka hiç bir şey yapamazsınız ve düşünmek en berbat iştir o halde ve durumda. Gözlerini kapa ve hatırla, detayları hissedebilirsin. Kelimelere dökmeyi umursamadığın küçük parçaları, bir zamanlar yaşadığını ve istemesen bile bu uç noktaları hissedebilirsin. Bunları bir araya getirirsin ve bir insanı hissedersin. Onu ne kadar özlediğini anlamaya yetecek kadar. Ve onları senden uzaklaştıran insandan, kendinden ne kadar nefret ettiğini anlarsın…

Düşün, hayatın boyunca kaç kez bir olaya nokta koydun. Nokta koyarken neye güvendin. Aklına mı, kalbine mi, yoksa bir inat uğruna mı oldu olan biten her şey. Noktaları ileriye bakarak birleştiremezsin; onları sadece geriye baktığında birleştirebilirsin. Koyduğun noktaların gelecekte bir yerde bir şekilde birleşeceğine inanman gerekiyor. Ve bunu bir şeye güvenerek yapmalısın; cesaretine, kaderine, hayata, karmaya herhangi bir şeye. Noktaların ileride birleşeceğine inanmak, sana kalbinin sesini dinleme rahatlığı verir. Kalbinin sesi, hiç onu duydun mu? Kalbinin söylediklerine kulak verdin mi, yoksa onu aklından geldiği gibi yönetmeyi mi tercih ettin. Onu yönetmeyi tercih ettin, bu senin doğrundu. Bu gerçekten doğru olan mıydı? Gülüyorsun, gülümsüyorsun. Bu sefer aklın kalbine hükmedemiyor. Çünkü artık her şeyin farkındasın. Kendini kandıramıyorsun ve yalnızsın.