Dört arkadaş, çimlere atılmış minderlere kaykılmış vaziyette oturuyoruz.hava sıcak, gözlerimiz boğazın muhteşem manzarasında arada çaylarımızı yudumluyoruz .fincandan oldum olası hazetmem, benimkisi ince belli ama büyükçe çay bardağı..

Dördümüzün de canı sıkkın.bugünkü bulaşmamızın asıl sebebi ise, bişeyler içme bahanesi altında birbirimizi “geçecek” teskinleriyle rahatlatmak.

Uzun siyah saçlımız, evli birine tutkun. açılacağından söz edilen boşanma davasının yegane sebebi olmamakla birlikte ne yapacağını bilemez halde..aklı ile duyguları arasında med cezirler yaşıyor..

Mavi gözlü kalkık burunlu ve en güzelimiz, eşinin ilgisizliğinden şikayetçi, hayatı ve çocukların sorumluluğunu tek başına yüklenmekten yorulmuş, kocasının ilk zamanlardaki sevgi dolu halini özlemekte…


Ufak tefek, gözlüklü olanımız, hayatın her alanında
iyi niyetinin kullanıldığından hayıflanıyor, kimseye hayır diyememekten muzdarip.İyi bir psikolog araştırma aşamasında…


“Bırakın çayları hadi kahve içelim”
diyerek garsona 4 orta kahve söylüyorum..köpüklü kahvelerimiz, buzlu sularımızla birlikte 10 dakika sonra geliyor.