bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

İTÜ Robot Olimpiyatları 2008

ozcaninan | 18 December 2007 02:41

İstanbul Teknik Üniversitesi Kontrol ve Otomasyon Kulübü (OTOKON), 2007 yılında ilkini düzenlediği İTÜ Robot Olimpiyatları’na 1-2-3 Mayıs 2008 tarihlerinde yeni yüzüyle ikinci üyesini ekleme hazırlığında, İTÜRO 2008. Web sitesi organizasyonla ilgili tüm ayrıntılarla birlikte çoktan açıldı bile!

KENDİME SÜRGÜN

| 18 December 2007 00:10

KEDİME SÜRGÜN

Çok uzun zaman değil biraz önce oldu her şey. Ve fark ettim ki, artık sen yoksun ve ellerimde senden kalan o soğukluk büyüyen yorgunluğumla kayboldu. Yok oldu diyemiyorum çünkü korkuyorum gün geldiğinde beni yeniden bulacağından. Ama olsun bu güne şükür deyip artık doğru yorgunluklarda bitip tükenmeliyim. Buna güne şükür.Bilmeden bir yol ayrımındayım. O kadar yorgunum ki; kedimi durgun bir okyanusta ay ışığı altıda kaybetmek istiyorum. Kaybolduğum o okyanus üzerinde bir gemi içinde olmalıyım, yelkeni yırtılmış, direği kırılmış. Oltama yaşamdan anılar takılmalı en sevdiklerimden. Kim bilir beklide yalın bir yalnızlık olur bütün bunlar ve kim bilir belki bu yalnızlıkta istediğim gibi kaybolurum. Kimse sormazsa söylemem “nerden gelip, nereye gittiğimi”. Ve kimse sormazsa söylemem “neden bu kadar yorgun olduğumu”.Anladım, anladım ki insan bir defa sevebiliyormuş ve anladım ki insan bir defa ölüyormuş. Ne daha fazla ne daha az. Sarsak bir ruh haline bürünmüş yolculukların bile haram olduğu bir zindan da yorgunluğu mesken tutmuş bir yolculukta imkansız. Anladım, anladım ki ne kadar ölü olursan ol karanlıkta gördüğün hiçbir ışığı cevapsız bırakamazmış insan.Kim bilir, belki zamansız açtı dalımdaki mevsim baharı. Ve zamansız toprağına düştü göğümdeki yağmur bulutum. Hep bilmek isterdim sevdanın hallerini, bilmezdim böylesi kor hallerde insanı yaktığını. Ve bilmezdim yarin susmalarının cehennem olduğunu. Ve insan yüreğini parçalayan her acı kırbacının, her defasında insan ruhuna bir şeyler kattığını.Kendimi savaşını kaybetmiş yaşam kahramanı gibi hissediyorum yol ayrımlarında. Başımı kaldırıp bakamayacak kadar korkak ve yol alamayacak kadar yorgunum. Ellerim bağrımda bağlanmış, bir erkek tavrıyla soluksuz kalmalardayım. İkindi tadında bir mekan, gece tadında bir geçmiş. Gelecekse dünyanın hiç görmediği bir mevsim gibi. Beklemekte ve de sormaktayım.“Sevda yangınında zamansız sönen yıldızlar,Sorarım size:Kaç gün kaç gece sürer sizce?”Ne uzun bir sessizlik kaplar bütün sorulardan sonra insan dudaklarındaki tebessümleri. Her kesin bilmezlikten geldiği o yarım kalmış gerçeklikleri bile bilen ve gören biri var elbette. Kim bilir, sevdayı hak eden tek yalan odur belki de. “Aşk” dediğin zaman senin yollarına yol verecek, “Sevda” dediğinde bilmediklerini sana öğretecek. Kim bilir, sevdayı hak eden tek yalan odur belki de.“Yıldızlar cevap verir ince bir sızı gibi sessizce:Aydınlığın harap, bakışların bitapKendini bul önceHem gündüz hem geceYoksa her şey ziyan olur bizce…”Soluksuz kalmış kısraklar gibi yüreğim, sağır bakışlarda ufku güneşsiz yarınlarım. Kollarım bağrımda bağlı kalmış, yol alamayacak kadar yorgun, bakamayacak kadar korkağım. Acı bir gülümseme yüzümde ve bir erkek ahmaklığında gurur yapmadayım. Ve bir kadın edasında korkmaktayım bilmediklerime. Uzun bir yol bakmasam da görebiliyorum, garip bir yön, başlamasam da çözebiliyorum. Artık kendimi miraç kılmalıyım, yoksa sonum yitik, bütün yalanlarıma rağmen farkındayım.“Konuşurum size:Yangınımda sönen yıldızlarArtık yol alalımGece tadında bir geçmiş, ikinde tadında bir mekanVe vakit tamam….”

TDK ne iş yapar?

| 17 December 2007 23:25

Neden yok?

Tembellik mazeret değil.
Fakat, Türkçe sözlüğe ve-veya yazımkılavuzuna ihtiyaç duyduğumuzda, çevrimiçi hizmete mahkum olmaya mecbur muyuz?
Yabancı dillerde sayısız sözlük programı varken bir
“Türkçe Sözlük”, bi “Yazım Kılavuzu” programımız yok.

TDK ne yapıyor?
Yıl 2008, neredeyse her evde bilgisayar var,
ama doğru dürüst bir sözlük programımız yok.
Yok ki, merak ettiğimizde bakalım…

Bir e-posta mesajı gönderdim, cevap yazmaya tenezzül etmediler.
Aradan bir süre süre geçtikten sonra
yoğun disk çalışmasından haberdar oldum.
Kedi olalı bir fare tuttular.
Tuttular da, bu yoğun diskin vatandaşa ulaşması için
daha ne kadar zaman geçmesi gerekiyor?
Ya da, para mı ödememiz gerekecek.

Nihat Genç süpermen olsun.

| 17 December 2007 22:43

Nihat Genç’e karşı özel bir sempatim olmadığı gibi
antipatim de yok. Nihat Genç’in yazılarını ve kitaplarını
da okudum diyemem.
Sadece birkaç kez TV programında izledim.

Nihat Genç saç sakal tıraşı olsun.

Nihat Genç, son günlerde ilginç eleştirileriyle gündemde.
Bir de Nihat Genç’i eleştirme akımı başladı.
Nihat Genç şöyledir, Nihat Genç böyledir…
Eleştiriler çoğunlukla Nihat Genç’in kişiliği ve eleştirilerinin
dikate almaya değer olup olmadığıyla ilgili.

Nihat Genç takım elbise giysin.

Nihat Genç’in eleştirilerini beğenmeyebilirsiniz.
Bununla birlikte,
Nihat Genç hakkındaki eleştirilerin niteliği ise maalesef üzüm yeme yerine bağcıyı dövme üslubunda.

Dedektör

| 17 December 2007 17:16

gördüm işte oradasın,
dedektörün kablosundaki çentik..
o çentik ki nice kısadevrelere gebe..
saramıyorum da onu izole bant ile..
bir görünüp bir yok oluyor namert..
aslında ayarı bozuk değil algılayıcının..
her gün ayar verdiğim kalibrasyonu fevkalâde..
amma, iletende var nanemolla bir ifadesizlik..
çentikten yanlış alarmlarla doludur sicili..
bazen ise gık bile demez en büyük yangında..
dedektör..
kızıl ledli saçma sapan dedektör..
ömrüm senin kablondaki kaçaktan mütevellit toparlama çabalarıyla dolu..
biliyorum sen değilsin sebebi..
hayatımın bütün gerzek alarmları ve bu saçma sapan zırva yazı,
hep o kablondaki çirkef çentiğin eseri..