C.Eren ÇELİK

Türban sorunu olarak bugün Türkiye’nin kanayan yarası haline gelmiş daha doğrusu getirilmiş olan problemin kaynağını iyi bilmek gerekmektedir…Binlerce yıldır İslamiyetle yaşayan ve Müslüman olan bu toplumun 1968 yılına kadar “türban” yahut “tesettür” gibi bir problemi olmamıştır. Peki ne olmuştur 1968 yılında…
Şule Yüksel Şenler isminde bir gazeteci-yazar kendince bir stil ortaya atarak yeni bir başörtüsü bağlama modeli geliştirmiş, yüzlerce konferans vererek kapanmanın gerekliliğini anlatmış dönemin genç kızlarını verdiği konferanslar, yazdığı yazılar ile etkilemeyi başarmış ve “türban” akımının Türkiye’deki öncüsü olmuştur…Öncüsü olmuştur diyorum çünkü türbanın aslı Türkiye’de değildir. Türban 1970’li yıllarda Lübnan’da ortaya çıkan bir örtünme modelidir.O yıllarda Lübnan’ın Güneyini kontrol altında bulunduran Filistinli gerillaların Şii kadınları taciz etmelerini minimize etmek için İranlı dini önder Hiccetülislam Musa Sadr tarafından bizzat modeli çizilmiştir. Bu model ile tek tip kapanan Şii kadınların hem mezheplerinin farlılığının belli olması,hem taciz edilmelerinin minimize edilmesi hem de o dönemde Lübnan’ın Güneyinde yeni yeni filizlenen Şii silahlı güçlerin bu kadınları korumaları altına alması hedeflenmiştir.Daha sonra bu akım İrana sıçramış ve Şah Rıza Pehlevi’nin devrilmesi esnasında kadınlar tarafından kullanılarak bir dini ve siyasi sembol haline dönüştürülmüştür.