bildirgec.org

tin hakkında tüm yazılar

MATEM

admin | 30 November 2009 10:13

Sessizdi…
Kan kırmızı bir satendi uzandığı, huzur tahtına kurulmuş.
Soğuk, sopsoğuk ve sessizdi…
Alnının üzerinden kapatılıyordu gözleriyle ruhu.
Tin kafesinden çoktan uçmuştu gerçeğin.
Sınırlar, sırlarını da açığa çıkarmıştı yalanlayamadığım…
Bir ayak bağı oluvermişti iplik!
Bir metal, soğukluğunu almış mıydı?
Mora kesen dudakların her an bir çığlığa açılıyordu sanki.
Kımıldamıyordun, kımıldamıyordum artık yüreğinde…
Sessizlik miydi matemim…
Bir isyan mı seni kendine getirecek olan.
Yalanlayamıyordum!
Ama yalan söylüyordum!
Siyaha bürünmüş, matemi kucaklayan kalabalığa!
Sessizliği bozuyordu kürekle toprağın kardeşliği…
Bir zaferin eşiğindeydi son!
Yeni bir başlangıca mahkum ettiğin meçhul…
Yeni bir sonu başlattığım ise aşikar …

29/11/2009

ruh, çağrılmasa da gelir

neceff | 26 December 2008 18:02

Eski Türk filmlerinin meşur repliğidir; bedenime sahip olabilirsin ama ruhuma asla! Buradaki temel felsefe -her ne kadar içkisine ilaç katılıp yatağa atılan çıtırlar bu repliği felsefeden habersiz, bilinçsizce tekrarlasalar da- bedenin geçici, ruhun kalıcı olduğu inancıdır. Evet, beden çürür ölünce, çürür çürümesine de, ruh da uçar. Çünkü ruh uçucudur, varsa eğer! Yer edinmez yeryüzünde. Hacmi de ağırlığı da yoktur ruhun. 21 gram, sadece bir film öyküsüdür.

Ruh, diğer bir deyişle tin, sahip olabilme umudu taşıdığımız son noktadır benliğimizde. O yüzden önemlidir. O yüzden, gerçekten var olup olmadığı umurumuzda değildir. Bedenimizi, bedenimizin tüm gücünü (iş gücünü), yaratıcılığımızı ( düşünme gücümüzü), zamanımızı, sağlığımızı, kısaca her şeyimizi satın alan bir sistemin içinde, ruhumuza sahip çıkma ihtimali, tek umut gibi görünüyor.